Sinirlisin перевод на английский
675 параллельный перевод
Yalnızca sinirlisin.
You're just nervous.
Sinirlisin.
It's nerves.
Çok sinirlisin canım.
You're nervous, my darling.
Çok sinirlisin.
You're too nervous.
Hayrola? Sinirlisin.
What's the matter, nervous?
- Neden bu kadar sinirlisin?
So, why are you so upset?
Çok sinirlisin, genç adam.
You're too hot-headed, young man.
Hayır, yalnızca sinirlisin.
No, you're just jittery.
Sinirlisin, değil mi?
You're nervous, ain't you?
- Bu yüzden mi sinirlisin?
- Is that why you're so nervous?
Blanche'ı dışarı çıkardığım için sinirlisin.
You're angry because I took Blanche out.
Sinirlisin, çünkü eve döndüğümden beri Blanche ve ben oldukça yakınlaştık.
You're angry because since I've been home Blanche and I have gotten to know each other pretty well.
Emin ol sinirlisin, Clive.
You sure got nerve, Clive.
Neden sinirlisin?
Why get sore?
Çok sinirlisin.
You're a very high-strung girl.
Neden hep sinirlisin?
What makes you like this? Still carrying a grudge?
Son günlerde çok sinirlisin.
You're so restless lately.
- Biraz da sinirlisin.
- You also have a temper.
- Neden sinirlisin?
- Why did you get upset?
Neden bu kadar sinirlisin?
So what are you gettin'so sore about?
Hiçbir şey yapmadan durdum. John, bir insanın öldürüldüğünü gördüğün için sinirlisin.
Stay where you are until these witnesses get done talking.
Neden bu kadar sinirlisin?
What are you so upset about?
Sen sinirlisin.
Of course you are.
Hep çok sinirlisin, hep kusur buluyorsun.
You're always so irritable, always criticizing.
Bu gece çok sinirlisin.
That's a little too harsh.
- Sinirlisin, güzel adamım!
- It's the nerves, my good man.
Neden bu kadar sinirlisin?
Why so upset?
( SAHNEDE ) Sinirlisin sanırım.
( PLAY ) You're all upset.
Neden bu kadar sinirlisin?
Why're you so itchy?
Operasyondan sonra bugün çok sinirlisin.
You got nervous after the operation today.
Öyle demek istedin, şimdi de sinirlisin.
But you wish you had said it. And now you're angry.
- Neden sinirlisin?
est? so nervous?
Çok sinirlisin, Galtsev.
You're too nervous, Galtsev.
Biraz sinirlisin Sergei.
You are a little nervous, Sergei.
- Çok sinirlisin.
- He's so neurotic.
- Çok sinirlisin.
- He's very neurotic.
- Niye böyle sinirlisin?
What are you so jumpy about?
Belki canı istemiyor. Sinirlisin.
Perhaps she doesn't feel like it.
Neden bu kadar sinirlisin?
Why so nervous?
Sinirlisin ha?
Nervous, eh?
Sinirlisin.
You've got the jitters.
Sadece sinirlisin.
You're just a bit nervous.
Sinirlisin, yorgunsun içeri gir de, yat biraz.
You're upset, you're worn out Go inside, go lie down
Biraz sinirlisin, dostum.
You got some nerve, buddy.
- Ben değilim. - Evet öylesin. Benim olmuş olduğum gibi sinirlisin.
You're nervous like I was.
Sinirlisin, yoldan mı geçiyordun.
You've got a nerve, picking your way in here.
-... sinirlisin. bir duş al. - Zevkle Bones.
- My pleasure Bones.
Seni 18 Temmuz, 1936 da görüyorum... Pencereyi kapatıyorsun, sinirlisin...
I'm seeing you on July 18, 1936... shutting windows, nervous...
- Niye bu kadar sinirlisin?
- You haven't eaten a bite.
Niye sinirlisin?
Why are you nervous?
Neden bu kadar sinirlisin? Paranı istiyor musun?
What are you so jumpy about?