Skip перевод на английский
5,145 параллельный перевод
Hadi zıplayın bakalım.
Come on, now, skip.
Skip seni sol kanada mı aldı?
Skip's got you out in left?
Bu seferlik beni yok sayın, Dix.
You want to skip me on this one, Dix.
Hatırlıyorumda bir akşam ağzımda iç çamaşırlarımla sıçrayarak uyandım.
I remember once coming to in a skip in the middle of the afternoon with my underpants in my mouth.
O kısmı atlayabiliriz, Roy.
We can skip that part, Roy.
Çocuklar o gün okulu asmamışlardı değil mi müfettiş?
The little boys didn't skip school that day, did they, Inspector?
Beni ekecek misin?
You skip town on me?
Elinden kaçırma!
Don't skip!
Suman -
SKIP
Hey -
SKIP
- Yaptıklarını söylemezsen olmaz mı?
- Can you skip the commentary? Okay.
Dikkatli olmalısın, evlat... etrafında olup bitene dikkat etmelisin.
You have to be aware, Skip, my boy... aware of the things around you.
Sen okur musun, Skip?
- Do you read, Skip?
Hayat bazen tıpkı bir kitap gibidir, Skip.
Life sometimes is very much like a book, Skip.
Skip?
Skip?
Adım, Skip.
- I'm Skip.
Benim de adım, Skip.
- I'm Skip.
Hayır, Skip benim.
- No, I'm Skip.
Hayır, benim.
- No, I'm Skip.
Ben de Skip'im.
- I'm Skip, too.
Hey, Skip, bir şey kaybettin mi?
Hey, Skip, you lose something?
Kendi kendinle mi konuşuyordun, Skip?
- You talking to yourself, Skip?
Hey, hey, hey, param nerede, Skip?
- Hey, hey, hey, - where's my money, Skip?
Neyim ben, senin psikoloğun, falan mı, Skip?
What am I, your shrink now, Skip?
İşte şimdi, konuşmaya başladık, Skip.
- Now we're talking, Skip. - No problem.
Paramla birlikte gelmen için 24 saat, aksi takdirde, bazı sorunlar yaşayabiliriz, Skip.
- 24 hours to come up with my money, or we're gonna have some problems, Skip.
Bakalım burada neyimiz varmış, Skip? Güzeel.
What we got here, Skip?
Bir konuda sana yardımcı olayım, Skip.
No, better yet, I'm gonna help you out, Skip.
Evet, Skip.
- Hey, Skip.
Skip!
Skip!
Skip, neredesin? Aç şunu!
Skip, where you at?
Orada olduğunu biliyorum! Aç kapıyı!
I know you're in there, Skip!
Skip, aç şu kapıyı!
Skip, open the door!
Gün içinde bir veya iki saat, belki de daha fazla zamanları atlayacağız.
Somewhere within it, we're going to skip an hour or two, or maybe a big chunk.
Adı Skip.
His name is Skip.
Suçlu takibi günlerimden hatırlıyorum onu.
I know him from my skip-tracing days.
Suçlu kovalamaca mı?
Skip tracing?
Çok korkuyorsan vazgeçip geri dönebiliriz.
We can skip it and go back if you're too freaked out.
Küçükken koruyucu ailemin evinden her kaçtığımda Frankie'nin penceresine tırmanıp içeri saklanırdım.
When I was small, every time I'd skip out on my foster home, I'd climb through Frankie's window and hide out.
Son sahneye geçelim.
Let's skip to the last scene.
- Evet, birini bile atlamayacağız.
- Yep. We're not gonna skip one.
Atlaya atlaya izleriz, tamam mı?
We can just skip around a little bit. Okay?
Burayı atlıya...
I'm gonna skip to...
Zırvalamayı kesip, asıl olaya dönebilir miyiz?
Oh, skip the bleeding hors d'oeuvres, shall we, and get on with it.
- Gerçekten töreni asacak mısın?
You're gonna skip the ceremony?
- Teşekkürler Skip.
Zing! Ha, ha. Thanks, Skip.
Bu bir ardışık kodlama.
It's a skip code.
Pekala Kaptan, biz hazırız.
All right, skip, we're all ready.
Biz hazırız Kaptan.
Okay, we're ready here, skip.
- Kaptan.
- Skip.
- Boşversene.
- Oh, skip it.