Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ S ] / Slime

Slime перевод на английский

639 параллельный перевод
Her sabah tükürüp duracaksan o balçıklı suyu niçin alıp duruyorsun ki?
Why do you take that slime if you're going to spit it out?
Kaosun hakim olduğu zamanlarda serpilip hayat ağacına dönüşen bir tohum vardı.
In the slime of chaos there was the seed that rose and grew into the tree of life.
# " Artık daha fazla altama yok!
# " No more deceived, from slime emerge! Work ; but your strength let union teach.
- Seni dinsiz solucan!
- You heathen slime!
Hisler, hatta söylediğin sözler bit, hamaböcekleri ve balçıkla kaplı.
The feelings, even the words you say... - covered in lice, cockroaches and slime.
Zevzeklik ve Sonsuzluk Üzerine Tez.
Treatise on Slime and Eternity.
Kaldırımların üzerinde şarap yüzünden kalın bir tabaka vardır.
There is a thick slime all over the cobblestones, from the wine.
Atayım, tayım, sayım, ayım...
Sublime, time, dime, slime...
Hiç şansın yok seni pislik!
Not a chance, you slime!
İnsan olmayı başaramamışlarla takılırsan, halin onlardan daha kötü olur.
You go with the lower forms and you are down in the slime.
- Seni aşağılık, sefil, manyak pislik.
You low, miserable crazy slime!
Sefilin tekisin!
You're a slime.
Sen bir yılansın!
- Marcello, you're a slime!
Bütün bu böcek ve çamurun evrimleşmesi konuşmaları sırasında Bay Cates Tanrı'ya hiç atıfta bulundu mu?
In all this talk of bugs and evolution, of slime and ooze, did Mr Cates ever make any reference to God?
Kafiye, taziye, maliye, kafiye!
Rhyme, time, slime, rhyme!
Şu pisliğe bak!
Look at all this muck and slime.
Sadece balçık, hiç su yok.
Only slime left, no water at all.
Okyanusun en alt kısmında balçıkta yaşıyorlardı.
They lived in the slime, at the bottom of the ocean.
Siddim Vadisi zift kuyularıyla doluydu ve Sodom ve Gomorra kralları kaçtılar ve orada düştüler ve galipler esirleri ve malları alıp gittiler.
The vale of Siddim was full of slime pits... and the kings of Sodom and Gomorrah fled and fell there... and the victors took captives and goods and went their way.
Kaçıyorum bütün duvarlardan bütün balçıkların ve parçalanmış kemiklerin arasından.
I escape through all the walls through all the slime and the splintered bones.
Ve görüşümce Kirk Denebianlı bir balçık zebanisi, tabii, bu benim görüşüm.
And if I think that Kirk is a Denebian slime devil, well, that's my opinion too.
Ayrıca sizi Denebianlı balçık zebanisiyle karşılaştırdılar.
No, sir, they also compared you with a Denebian slime devil.
Dünya'daki karşı devrimciler için!
For the world counter-revolutionary slime.
Salyangoz gibi arkanda pislik kalıyor.
You leave a slime behind you like a snail.
- Bu ne çamur!
- What slime!
Bu tortu ya da balçık geniş yumrular halinde topaklantı ve yavaşça değişik şekillere dönüştü.
This sludge or slime gathered into large lumps and slowly formed different shapes.
İnançsız köpek!
You faithless slime!
Beni çamur ve balçıkta sürüklemeliler
I shall be dragged through the slime and the mud
Beni çamur ve balçıkta sürüklemeliler Çamur ve balçıkta...
I shall be dragged through the slime and the slime and the
Gürültü.
Slime.
Kuru gürültü.
Pure slime.
O mukadder günde, bir parça pis kokulu çamur, denizden dışarı çıktı ve soğuk yıldızlara doğru haykırdı : "Ben insanım".
From that fateful day when stinking bits of slime first crawled from the sea and shouted to the cold stars :
Balçık ve korkunç hayvanların arasında suyun içinde yaşadım.
" I lived down in the water among slime and horrible animals
Yeşil yeşil kusuyor.
He's bringing up green slime.
- Kalk ayağa seni avcı bozuntusu!
- Get up, you dry-gulchin'piece of slime.
İnsanoğlu çamurdan sürünerek çıktığından beri bu böyle.
It has been since man crawled out of the slime.
Her hasta, kendine bahşedilmiş özellikleriyle üstün bir bireydir. İnsanoğlunu, yaratıldığı balçıktan farklı kılan da budur.
That each patient is a supreme individual endowed with those qualities that distinguish the human being from the slime from which he emerged.
Al bunu seni yeşil pislik!
Take that, you green slime!
Görünen o ki küçük sarı yapışkan beni dinlemiyor.
Obviously the little yellow slime is not paying attention.
- Salya sümük ağlarım ama.
- Oozing green slime.
Bu rezil artık benim oğlum değil.
This slime is no longer mine.
O herif bir pislik!
That man is a slime.
Tam bir pislik.
He is a slime.
Düşman tüm Avrupa'yı bir balçık gibi kaplıyor.
The Axis is crawling like a slime all over Europe.
- Bu serseriyi arkaya tık.
- Put this slime in the back.
Bu konudaki genel açıklama, hepimiz yani, ağaçlar, insanlar, balıklar, solucanlar, bakteriler, hepsi 4 milyon yıl önce, gezegenimizin ilk günlerinde varolan, tek bir canlıdan meydana geldi.
The usual explanation is that we are all of us, trees and people anglerfish, slime molds, bacteria all descended from a single and common instance of the origin of life 4 billion years ago in the early days of our planet.
Golf endüstrisini içten çökertecek yapışkan tehdit!
Scum, slime. Menace to the golfing industry!
Senin nerede olduğunu biliyorlardı. Ama sana ihtiyaç duyana kadar yardım etmediler. İşleri düşünce seni yaşamakta olduğun balçığın içinden çekip çıkardılar.
He knew where you were but it wasn't until he needed you that he reached down and hauled you up out of the slime.
Taksici, seni pislik.
Cabbie, you slime!
- Ve insanlar bana... senin değersiz bir pislik parçası olduğunu söyleyip duruyorlar.
- And people keep telling me... you're a worthless piece of slime.
- Dört gözle bekleyeceğim, sümük.
- I'll be lookin'forward to that, Slime.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]