Soldaki перевод на английский
1,022 параллельный перевод
Soldaki ilk yoldan dön ve sonra köprünün altına gir.
Take the first on the left and then keep going down, to the bridge.
Çift kapıdan geçerek soldaki ilk kapıdan girin.
Go through the double doors to the first door on your left.
Sağdaki Jerry Marks, soldaki Mendy Yales ve ortadaki de benim, Tony Mandetta.
Jerry Marks on the right, Mendy Yales on the left, and that's me in the middle, Tony Manetta.
Soldaki taburlar, çiftliği sarın!
Left troops, envelop the ranch!
Öldürülecekseniz, soldaki kapıdan geçerdiniz.
If you were to be killed, then you went through the left gate.
Kasaba meydanını geç, soldaki ilk caddeye gir.
Go two blocks past the town square, take the first street to the left.
Soldaki sokağa sapın, biraz aşağıda metroyu bulursunuz.
The metro's that-a-way
Birinci kat, soldaki ikinci kapı.
First floor, second door left.
Kolinsky, Henshaw, soldaki hendek sizin.
Kolinsky, Henshaw, take the left flank over there by that tree.
Soldaki de.
The one on the left does.
Soldaki kısa boylu, Pirman Lab'da ilaç bölümünde çalışıyor.
The short one on the left is on the job. Works at Pirman Laboratories. Specializes in pharmaceuticals.
Buradaki fren... soldaki.
Right here's your, uh, brake, here on the left.
- O kolay, arkadaşım. Seine'ye kadar devam et son ada. Soldaki son sokak.
Drive along Seine until the last island, and there take first street to the right.
Lord Byron "Beppo" yu şu soldaki evde yazmış.
That apartment on the left is where your friend Lord Byron wrote "Beppo."
Soldaki son karavanda.
Last trailer on your left.
Soldaki ise Albay Broderick.
On the left, that's Colonel Broderick.
Sanırım soldaki şu geçide doğru hızla gidecekler.
I guess it'd be they'd high-tail it out that ravine to the left.
Efendim, soldaki asansörü kullanın lütfen?
Would you take the elevator to your left, sir?
Soldaki dolapta kahve ve kahve makinesi var.
Well, there's a percolator and coffee in the left-hand cabinet.
Kahve makinesi soldaki dolapta.
Remember, the coffee percolator is in the left-hand cabinet.
Soldaki küçük olan.
A little to the left.
Soldaki ön janta bir bak.
Check the rim on the left front wheel.
- Şu soldaki ne?
- What's that on the left?
Sizi Batı Bölgesi'ne götürecek olan yol soldaki.
Only the left passageway will take you to the Western Zone.
Soldaki yastığın altına bak.
Look under the pillow at your left-hand side.
Soldaki, III numara, endüstri gelişim notu B harfine denk düşüyor.
The one on the left, number III, rates letter B on the industrial scale.
Soldaki ikisi sizin, Mavi Lider.
Take the left-hand pair, Blue Leader.
Soldaki çalıların arasındalar.
In the bushes on the left.
Sağdaki mi soldaki mi?
The one on the right or the left?
Soldaki ilk kapı.
It's the first door on the left.
Soldaki ilk kapı. Teşekkürler.
The first door on the left.
Sağdaki kişi koşarak, elindeki çubuğu soldaki adama geçirecek. O da geri koşacak ve böyle devam edecek.
One runs from the right, hands the peg to the man on the left, he'll run back and so on.
SOLDAKİ PERVANE KÖTÜ DOLANMIŞ...
THE LEFT PROPELLOR IS BADLY TWISTED...
Soldaki oyuncunun üstünde BBC Kostüm Bölümü'nün harika gri takımı var.
The actor on the left is wearing the great gray suit Of the bbc wardrobe department
Yok, henüz evlenmedim ancak soldaki bayan nişanlım.
No, I'm not married yet but the lady on the left is my fiancee.
# İkinci bölük soldaki trene binecek... # 15 dakikanız var.
The second squad into the train to the left... You have 15 minutes.
Anlarsın, soldaki.
Oh, you know, on the left.
Soldaki.
It's on the left.
Egzozdan yanmamak için aracınızın sağından inin ve soldaki mavi bölgeden yürüyün.
To avoid being singed by jet exhaust, please exit your vehicle on the right and walk through the blue zone on the left.
Şuradaki, soldaki sınır,... bulanık, neredeyse suni bir yüzey gibi.
This left border over here, it's smooth, almost like an artificial surface.
Soldaki üst çekmeceye.
Top drawer, left side.
O, soldaki adam.
It's him, the man to the left.
Onlar soldaki tanklar!
Those tanks on the Left!
Soldaki yol.
That's to your left.
Tümseğin ardındakini. Soldaki alçak olanın.
Not the big hillock, the little hillock on the left.
Soldaki ilk yola.
Straight, then first on the left.
Kendini tamamen inzivaya çeken atalarımızdan biri soldaki kulübelerden birinde yaşıyor.
And in one of the huts to the left lives one of our fathers who has cut himself off completely
Arabam soldaki korkuluklara çarpınca uyandım.
I woke up when my car bumped the guard rail on the left.
Soldaki son kapı.
The last door on the left.
Soldaki röle bir çeşit tetikleyici mekanizmaya benziyor.
The relay on the left is some sort of trigger mechanism.
Üst katta soldaki oda.
Front room on the left upstairs.