Sometimes перевод на английский
50,772 параллельный перевод
Bazen sevdiğimiz kişiyi incitiriz.
Sometimes we hurt the ones we love.
Bazen çalışmana gerek olmuyormuş.
Sometimes you do get what you wish for.
- Tartışıyoruz tabii ki. Bazen.
Sometimes.
Bazen sırf ardından sevişiyoruz diye tartışma çıkarıyor gibi hissediyorum.
Sometimes I think that he likes to fight because it leads to sex.
Bazen bu benim de hoşuma gidiyor.
Sometimes I think I like it, too.
Hayır tabii ama diğerlerinin duygularını da biraz dikkate almaktan da zarar gelmez.
No, but, you know, doesn't hurt to be mindful of other people's feelings sometimes.
Bazen savaş bizi seçer.
And sometimes our battles pick us.
Onlardan tiksiniyorum ama arada bir keşke öyle yaşayabilsem diye içimden geçiriyorum.
They disgust me, but sometimes I... I wish I could be like that, wish I could live like that.
Genelde nakit, bazen de çekle.
Cash usually, sometimes a check.
Tamam haklısın, evlat, biliyorum, burada tıkılıp kalmak, bazen zor olmalı.
It's all right, boy, I know it must be hard sometimes just being cooped up in here.
Tamam haklısın, evlat, biliyorum, burada tıkılıp kalmak, bazen zor olmalı.
It's all right, boy, I know... it must be hard sometimes, just being cooped up in here.
Ve bazen... Her şeyi alıp götürüyor.
And sometimes, it... it takes away everything else.
Nefret etmediklerin, bazen gerçekten sevmediklerindir, aynı zamanda.
The ones you don't hate, sometimes you don't really love, either.
Bazen orada, bazen burada.
Sometimes there, sometimes here.
Bazen bu duvardan.
Sometimes this wall.
Bazen başkalarının evlerinde kokuların karışımı, yiyecek ve hayvanların feromonu yüzünden midem bulanabilir.
I sometimes get nauseous in people's homes because of the mix of smells, the pheromones of food and pets.
Ama seninki gibi aşırı cinsellik içeren davranışlar bazen çocukluk travmalarının kanıtıdır ve benimle rahatlıkla konuşabilirsin.
But when people have oversexualized behavior like yours, sometimes that's evidence of past childhood trauma and I just wanted you to feel safe talking to me.
Sen 15 bin kilometre uzaktayken bir takım kararlar vermem gerekiyor.
Sometimes i have to make decisions when you're 10,000 miles away.
Bazen senin gelemediğin yerlere gelmem için beni at gibi yarışa hazırladığını hissediyorum.
Sometimes i feel like you're grooming me To get to a place you, um, couldn't.
Yani anlayacağınız bazen, belki biz o çizgiyi aşıyoruz.
And, you know, sometimes maybe we- - We cross that.
Bazen.
Sometimes.
Bazen kendimi kaybediyorum.
Sometimes i lash out.
Bazen merak ediyorum.
Sometimes I wonder.
Bazen keşke 10 tane çocuğumuz olsa diyorum.
Sometimes I wish we had 10 kids.
Mimar olduğunu söylemişti. Ama bazen iç tasarımcılar kendilerini mimar olarak tanıtırlar.
She said he was an architect, but sometimes interior designers say they're architects.
Bazen sahte isimle yorum yazıyorum.
I leave comments sometimes, though under an alias.
Kocanız bazen sizi çok sert tuttuğunu söylemişti.
Your husband said he grabbed you too hard sometimes.
Bazen ikimiz de vahşileşiyoruz.
We both become violent sometimes.
- Bazen konuşmak iyi gelir.
Sometimes it's good to talk. Okay.
Ama bazen kazanmama izin verirdi.
But he let me win sometimes.
Bazen benimle birlikte içerde tutsak kalmış gibi hissediyorum.
Sometimes, I think she's trapped inside here with me.
Bazen yolun başındadır.
Sometimes you got your way.
Bazen kocanız alpaka çiftliği satın alır.
And sometimes your husband buys an alpaca farm.
Bazen karınız küçük bir servet harcıyor Dünyanın en rahatsız edici kanepesinde!
Sometimes your wife spends a small fortune on the world's most uncomfortable couch!
Bazen gerçek gibi hissediyorlar, hepsi bu kadar.
Sometimes they just feel real, that's all.
Bilmiyorum, bazen kavga ediyoruz, sanırım.
I don't know, we fight, I guess, sometimes.
Gabriel bazen sorunlarımız, umduğumuz kadar karmaşık değildir.
Gabriel sometimes our problems are not as complex as we'd hoped.
Ara sıra kalbim acıyor hissediyorum.
Sometimes I can feel my heartbeat.
Bazen yuksek etkilenebilirlik durumuna yonlendirmek icin kisiye gorsel odak noktalari sundugumuz oluyor tabii.
We do use focal points sometimes to... guide someone into a state of heightened suggestibility.
Sadece bazen mekânda cok fazla beyaz insan olunca endiseleniyorum.
All I know is sometimes, if there's too many white people I get nervous, you know?
Yerine gore daha bilgili bile olabiliriz, teror olaylari da bizde cunku.
We might know more than you all sometimes because we dealing with some terrorist shit, so...
Hatta bazen iyi bile sayılırdı değil mi?
Sometimes even good, right?
Bazen yırtığın arasında saklanıyorlar.
Sometimes they get in the crevices.
♪ Bazen kendini keşfetmek zordur ♪
♪ Sometimes it's hard to find yourself ♪
Bazen başkasının yerini çaldığımı düşünüp üzülüyorum.
Sometimes I feel like I'm taking someone else's spot and then I feel sad.
Ve bir aile olarak bazen kendi derdimize o kadar düşüyoruz, girdiğimiz yola kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki ailenin ne kadar önemli olduğunu unutuyoruz.
And as family... I think sometimes we get so absorbed with... what we're doing individually, we go off on our own track and so forth, we lose the fact that how important family is.
Ama bazen belirli anılar ön plana çıkar.
But sometimes certain memories do have a way of sticking out.
Bazen günler geçiyor, iki, üç, dört gün. Kimse uğramıyor.
So sometimes there would be days, two, three, four days and not one person would walk in the door.
Bazen beklemek daha iyidir.
Well, sometimes it's better to wait.
"Bazen insanın, kendi sorununu kendi halletmesi gerekir."
"Sometimes, a guy's gotta get through things on his own."
Hannah evdeyken bazen koşturur, komik seslerle dizi şarkıları söyler, bize sarılıp dururdu.
At home, Hannah was... Well, I mean... sometimes she would run around the house singing show tunes in funny voices and showering us with hugs, and other times... she was quiet and moody and it'd be hard to get a word out of her.