Special перевод на английский
43,160 параллельный перевод
Ben de onun sloganı olduğunu gördüm 28. Özel Taktik Filosu için.
I saw that it was also the motto for the 28th Special Tactics Squadron.
Yetimhanedeyken doğum günlerinde, özel günlerde birbirimize verirdik.
Birthdays and special occasions. Whenever one of us was feeling scared or sad.
Özel ajan Reade ve Zapata.
Special Agent Reade, this is Zapata.
Şefe hürmetler, çok müthiş bir yemekti.
Compliments to the chef, that was a wonderful, wonderful special meal.
Özel sipariş, değişiklik yok.
No special orders, no substitutions.
Ama 400 dolar nakite de onları bodruma indirip, çok daha özel şeyler kullanmalarına izin veriyormuşsun.
But for $ 400 cash, you'd take them downstairs to the basement, let'em fire something really special.
Ülkemizin valilerinin iş birliğiyle özel Kongre seçimleri bu hafta yapılacak.
And with the cooperation of our nation's governors, as you know, special congressional elections have been confirmed for later this week.
- Weddle, Uyuşturucuyla Mücadele ajanıymış.
- Weddle was this DEA special agent.
Ben Özel Ajan Hannah Wells.
I'm Special Agent Hannah Wells.
Yüzbaşı MacLeish, bir Komando Özel Harekât birimini Marja'nın dışındaki uzak bir Afgan köyüne götürdüm.
Captain MacLeish led a Ranger Special Forces unit into a remote Afghani village outside of Marja.
En değer verdiği ajanı, Özel Ajan Hannah Wells...
The agent he valued the most... Uh, Special Agent Hannah Wells...
Tehdit Değerlendirme Özel Komitesi. Pentagon.
Special Committee for Threat Assessment, Pentagon.
Ajan Wells bana kafayı takmış gibiydi.
Special Agent Hannah Wells seemed to be a bit obsessed with me.
Özel bir görev.
It's a special assignment.
Çuvalda işaret yok, dikenli tel de gayet sıradan.
There are no markings on the burlap and nothing special about the barbed wire.
Açıklar'da özel ihtiyaçları olan insanlar olacağını herkes tahmin etmez.
Not everyone would assume there are people with special needs on the Offshore.
Ezequiel sende özel bir yetenek görmüş olmalı.
Ezequiel must have seen some special quality in you.
Benimle çalışacak kadar özel biri olduğunu ve Diğer Taraf'ı daha iyiye taşıyacağını.
Someone special enough to work with me and who will improve the Offshore.
Birbirlerini yıllar içinde mükemmelleştirdikleri özel dansları ile selamlıyorlar.
They greet each other with the special dance they've perfected over many years.
- Megan'ın anıt mezarını kutsamak özel bir şey. Bu Patern Günü benim için çok önemli.
Blessing Megan's cenotaph is-is special.
- Üstünde Megan'ın ismi yazan bir taşı kutsamak özel falan değil.
Blessing a rock with Megan's name on it- - it's-it's not special.
İnsanlar özel hissetmek isterler.
People want to feel special.
O yüzden bırakalım özel bir şey aldıklarına inansınlar.
So we let them believe that they're getting something special.
O özel kadını bulman nasıl bir histir bilirim.
I know what it's like to find that one special woman.
Ona kendini özel hissettirdin.
You made him feel special.
# Çok özel duygular hissedeceksin duyduğunda #
♪ Oy, oy, oy ♪ ♪ You will get a very special ♪ ♪ Feeling when you hear ♪
O kadar özelsin ki.
You're so special.
Bir özelliğin, bir yeteneğin olduğunu söylememi mi bekliyorsun? Seni diğerlerinden ayıran, özel kılan bir şey mi?
You expect me to say you have some gift, some ability, something that sets you apart and makes you special?
Kimsenin kendi özel tarifini bilmesini istemezdi.
Didn't want anyone figuring out his special recipe.
Sadece görünür spektrumun çoğunu ortadan kaldıran ve ultraviyole ışığın geçmesine izin veren özel bir filtre ile kaplanmıştır.
They're just coated with a special filter that removes most of the visible spectrum, allowing only ultraviolet light to pass through.
Raquel özel bir kız. Ona gerçekten yardımcı olmak niyetindeyim.
Raquel's a special girl and I really want to help her.
Henüz farkında değil ama, özel biri.
She doesn't know it yet, but she's special.
Özel yetenekler kısmında telefonuyla gizli bilgileri çalmak ve 100 metre koşusu rekoru yazıyordu.
Special skills include stealing top secret information with his phone and 100 meter dash.
Yine de özel bir arkadaşınla tanişmayı dört gözle bekliyorum. Ne oldu? Gördün mü?
I am, however, looking forward to meeting any, special friend that you might want to...
- Sizi özel kılan ne?
That makes you special?
Bilmemiz gereken herhangi bir özel ihtiyacın var mı?
Do you have any special needs we need to be aware of?
Sana özel savaş ödülümü göstereceğim
I'll show you my special trophy of war
Kızlar için özel indirim, bir alana bir bedava
Special offer on pussies, buy one, get one free
Özel güçleri var mı?
But do they have any special powers?
Yedi yaşındayken birkaç defa kan nakli yaptırdın. Bu nakiller özel olmanı sağlıyor.
When you were seven, you got a few blood transfusions, and those transfusions made you special.
Özel güçlerim falan yok.
I don't have special powers.
Benim gibi bir kızı bu kadar özel kılan şey ne?
What's so special about a girl like me?
Kendini onun yerine koy. Gecenin bir yarısı kutsal biri senin özel biri olduğunu söylüyor.
Put yourself in her shoes... a divine being shows up in the middle of the night in your bedroom, tells you you're special...?
Özel bir arkadaşım var.
I have a special friend.
Kişiselleştirmek için özel olarak sipariş ettim.
I ordered it special to get it person-ized.
İki yaratılışın da kendince özel kıyaslamaya çalışmanınsa aptalca olduğunda anlaşalım.
Let's just agree that both creations are special in their own way and it is foolish to try and compare them.
Çok özel bir kadın olduğunu bilmeni istiyorum.
I want you to know I think you're a very special lady.
Ve-ve özel bir ilgi alaka da beklemiyoruz.
And-and we're not looking for special consideration at all.
Hayır, özelden de öte.
No, more than special.
- Yarın büyük aile futbol maçınız olduğunu biliyorum ama villa tam denize nazır. - Dinliyorum.
And i wanted to take a special someone.
Çok özel
- Oh, that's special.