Stranger перевод на английский
7,103 параллельный перевод
O olmadığını biliyorum ama yolda görüdüğüm yabancılar hep ona benziyor.
I mean, I-I know it's not really him. Just a stranger or someone on the street that looks like him.
'Ben senin için her bilmediğim yeri sordum'
"l asked every stranger for yourwhereabouts."
Tamam, hortum konusuna sonra geliriz... şimdi kapını çalan bir yabancı için sevdiğin kadından ayrılmanın sebebine odaklanalım.
Okay, let's table the hose part for now and focus on the fact that you broke up with a woman you loved for a stranger who knocked on your door.
Benim size sunabileceğim bir şey var mı yabancı?
Can I offer you anything... stranger?
Ya da en azından, tanıdık bir yabancıyla eski öğrencilerinizin dairesinin her bir köşesinde sağlam, ateşli bir gece yaşayabilirsiniz.
Or, at the very least, a night of sturdy, spirited lovemaking with a relative stranger in every corner of the apartment of several of your former students.
Acınası bir adam bilindik yerlerde kendini yabancı biri gibi hisseder.
Pity a man in familiar places who yet feels like a stranger.
Sen ve jinekoloğum olacak tamamen yabancı kişi.
You and this complete stranger who will now be my O.B.-gyn.
Herkese söylemiş olmam için yabancı birine bile anlatmış olmam gerekir.
Telling anybody would be like blabbing it to a perfect stranger.
Asla bir yabancıyla arabaya binmemem öğretildi.
I was taught never to get in a car with a stranger.
Kendini özletme.
Don't be a stranger.
Yani tanımadığınız biri, şüpheli bir erkek, kadın, çocuk, bir şey?
A stranger, a suspicious man, woman, child, anything?
Sanırım kokain ve egzotik danslara da aşina değilsindir
You're a stranger to cocaine and exotic dancing, too, I imagine.
Barbie, buraya yabancı olmanın ne demek olduğunu biliyorsun.
Barbie, you know what it's like to be a stranger here.
Yani ona göre sen, yüzü olmayan bir yabancısın.
I mean, to him, you're just a faceless stranger.
Hiç tanımadığın biri için niye böyle yapıyorsun ki?
Why would you do this for a total stranger?
- Kendini özletme.
Oh. Oh, great. Well, don't be a stranger.
- Merhaba yabancı!
Hey, stranger!
Geçen gün arkadaşımla yemekteydim ve tanımadığım biri sözümü kesti çünkü TV'ye çıkan ünlü biriyim diye benimle fotoğraf çekinmek istedi!
The other day I was having lunch with a friend and a stranger interrupted me because he wanted to get a photo with me because I am famous on a reality show.
Yabancının tekisin.
You're a stranger.
Yabancı birine güvenecek kadar Daniel'den nefret ediyorsun.
You must really hate Daniel to trust a total stranger.
# Kalbin nasıl çalıştığına yabancı değilim. #
"I'm no stranger to how hearts work"
- Yani bir yabancıyla mı evleneceksin?
So you'll marry a stranger?
Selam yabancı nerelerdesin?
Hey, stranger, where you been?
Bir ricam olacak ve bunu birkaç dakika sonra açıklayabileceğim ama şimdilik bir yabancıya güvenmen gerekecek.
I need a favor and I'll be able to explain why in just a few minutes, but for now you have to trust a stranger.
Yakışıklı bir yabancıyı eğlendirirken dik durmayı tercih ederim. En azından başında.
I prefer to be upright when I'm entertaining a handsome stranger- - at least, when we start.
Zarif, kibar bir beyefendi.
An-an elegant, refined... stranger.
İhtiyacımız olan her şey buradayken neden bir yabancıya bel bağlayalım?
Why take a chance on a stranger when we have all we need right here?
Merhaba yabancı.
Well, hello, stranger.
Tanımadığın biriyle yatakta çıplaktın.
You were naked in a bed with a stranger.
# Hoşgeldiniz yabancılar
# Stranger you are welcome here
Altın ok için yapılan yarışmada,... on raundun ardından, mücadele Lord Şerifimiz ve Tamirci Tom diye bilinen yabancı arasında olacaktır.
In the contest for the golden arrow, after ten rounds, the battle is betwixt our Lord Sheriff... .. and the stranger known as Tom the Tinker!
Belki de yabancı biri değildir bile.
Perhaps not such a stranger, after all.
# Zavallı Robin ve yabancı yatıyor
# Poor Robin and the stranger lay
Gelecek ile ilgili hayellerinin bir yabancı tarafından yok edilmesinin nasıl bir şey olduğunu anlamasını istedim.
I wanted him to know what it was like to have all your dreams for the future Taken away by a stranger.
Yabancıdan yabancıya.
Stranger to stranger?
Bir hastanenin sana önerdiği bir yabancı değil o.
He's not a stranger that some hospital referred you to.
Bir de ufak bir yabancı gelip içinde kalmış tüm hayat enerjisini emer ve tam camdan atlamaya hazırlanmışken birden sana güler.
And then this little stranger comes out, sucking every bit of life you have left in you, and as soon as you're ready to jump out of a window, all of a sudden he smiles.
- Ben seni tanımıyorum.
You're a stranger.
Yabancı olma.
Don't be a stranger.
Parkta herifin birine elle muamele yaptığı için alınan parmak izleri, değil mi?
Fingerprints that they took because she was caught giving... manual pleasure to a stranger in a park?
Ben yabancı değilim, babanım senin.
I'm not a stranger, I'm your dad.
Ya da, sanki içinde yaşayan bir yabancı varmış gibi hissediyor olacak.
Or else, it's gonna feel like there's a stranger living inside you.
Alice bu dünyayı bir yabancı olarak terk etse de hâlâ ailemizden biri.
Alice left this world a stranger, but she is still our family.
Bu kimyasallar, tamamen yabancı biri ile bile bağ kurmamızı ve empati yapmamızı sağlayan eşsiz bir yetenek sağlıyorlar.
These chemicals give us the uniquely human ability to connect with someone, even a total stranger, and empathize.
İnsanlar, benim gibi yabancı birine kapılarını açıp evlerine buyur ettiler. Tereddüt etmediler.
People have welcomed me, a perfect stranger, into their homes without a second thought.
- Selam yabancı.
- Oh, hi, stranger.
Şu an parasında yabancı bir el görüyorum.
I see he has a stranger handle his money now.
Neden dünyadaki en tehlikeli adam DC Network'e çalışan bir yabancıyı seçti?
Why would the most dangerous man alive choose a stranger from a DC Network affiliate?
Anlat bakalım. Normalden daha tuhaf davranıyorsun.
You were acting stranger than normal.
Paralel evrende bir uçaktayız, beraber seyahat ediyoruz ve beni tanımıyorsun.
Travel with me, if you will, to a parallel universe. We're on a plane. I'm a stranger.
Babana bu kadar yabancı olmamasını söyle.
Hey, tell your father not to be such a stranger.