Strip перевод на английский
4,926 параллельный перевод
Evet, sırtından aşağıya büyük bir kesit.
Yeah, big strip down his back.
Sadeleştirmemiz lazım.
We need to strip it down.
Güçlerini elinden alabilirim, Morgan.
You know, I could strip you of your powers, Morgan.
Ne yüz var ne de parmak izleri ama Sid Walden olduğundan eminim.
Well, he's got no face and no fingerprints, but I'm pretty sure it's Sid Walden They'll confirm it at the lab. Any other skin missing? Yeah, a big strip down his back.
Sidney Walden'ın sırtından güzel bir kesik aldım ki kitabın sırtını bitirebileyim.
I took a nice strip from Sidney Walden's back so that I could finish the spine.
Eğer birisi bir arabayı soyup boşaltıyorsa burası kesinlikle bunu yapmak için en iyi yer.
Well, if somebody's gonna strip and dump a car, this definitely looks like the place to do it.
Hırsızlar bir arabayı burada soyduklarında her şeyi alırlar.
When the thieves strip a car here, they take everything.
Ve lütfen bir daha annemle strip poker oynama.
And please don't play strip poker with my mom again.
Strip O Michelin yıldızlı bir restoran bulunmaktadır.
He has a Michelin-star restaurant on the Strip.
Bir şeritli filim aynı bir mermi gibidir.
A strip of film is like a bullet.
Flamingo'da striptiz kulübü işletiyor.
Owns a strip club off of Flamingo.
Evet, ve bu e-postaya göre, bu şeyler sadece bir Verdugo Road yarım mil şeridinde bulunmaktadır.
Yeah, and according to this e-mail, this stuff only exists on one half-mile strip of Verdugo Road.
Bu gece striptiz kulübüne gideriz diyordum?
So, I'm thinking strip club tonight?
Striptiz kulübü mü? Hem de salı gecesi.
A strip club on a Tuesday night?
- Git striptiz kulübüne Nick.
Go to the strip club, Nick.
Sence Nick striptiz kulübünde el mi sıkıyor şimdi?
Do you think that Nick is in the strip club right now shaking hands? No.
Nick striptiz kulübünde ama sadece 20'lerindeki arkadaşlarıyla olmak için 20'li yaşlardaki birinin yapacağı normal bir şey yapıyor.
Nick's at a strip club, but he's just being a normal guy in his 20s that wants to hang out with other guys in their 20s.
Striptiz kulübünde ağladı.
He cried in a strip club.
Amy, Marmaduke karikatürlerini çok seviyor.
Amy has a fondness for the comic strip Marmaduke.
Eğer peşine düşeceksek, striptiz kulübüne gitmeliyiz.
We're gonna go to the strip club, which I'm excited to do.
Ki bunu iple çekiyorum. Striptiz kulüplerine bayıIırım.
I love strip clubs.
Aa, bebeğim, çok severim ben de.
Oh, baby, I love me a good strip club.
Striptiz ya da onun gibi bir şey için mi?
For a strip show or something?
Aubrey toparlanıp Las Vegas taki krupiyelere fotoğrafını gösterdi.
Aubrey trooped through all the casinos on the Las Vegas strip showing his photograph to dealers.
Strip poker oynamalıyız.
We should play strip poker.
İnanılmaz derecede güzel dört kadınla strip poker oynayarak sonlandı.
I ended up playing strip poker with four incredibly beautiful women.
Dur, sen yeğenimle strip poker mi oynadın?
Wait, you played strip poker with my niece?
Fakat... sadece Strip hakkında konuşurdu.
But... all she ever talked about was the Strip.
Strip, bu onun olayı, öyle mi?
Strip- - that's her scene, huh?
Bir adamı kıyafetlerinden arındırabilirsiniz ama yine de katmanları kalacaktır.
You can strip a man of his clothing but he's still got layers.
Beni ondan sıyırmayacaksın herhalde.
You don't wanna strip me of my identity, do you?
Soy şunu.
Strip her!
O zaman sana bir erkeğin önünde nasıl soyunacağını öğreteyim mi?
Then, should I teach you how to strip down in front of a man?
Pekâlâ, soyun bakalım. Hadi Sam.
Okay, strip it off.
Santos'un çalıştığı striptiz kulübünü buldum.
I found the strip club where Santos worked.
Ya ona, modern çağı hatırlatan eşyalardan arındırmaya çalışmışsa?
What if he was trying to strip her of items that reminded him of the modern era?
Evlenme teklif ederken işin içine striptiz kulübünü katmana bana yalan söylemene ve iki ay boyunca nefret ettiğim kadına çakmış gibi yapmana bayılıyorum.
And I love that your marriage proposal involved a strip club, lying to me, and pretending to bang the woman I hate for two months.
Striptiz kulübüne gittik ve çatal-bıçakla çizburger yedi.
The one time we went to a strip club together, he ate a cheeseburger with a fork and knife.
Striptiz kulüpleri, yalanlar benim tarzım değil.
Strip clubs, lies... That's not my scene.
Peki striptiz kulübüne gideceğiz. Fakat çıplaklar çıplaklar çıplaklar varsa. Gidiyoruz gidiyoruz gidiyoruz.
We'll go to the strip club, but if it's nude, nude, nude, I am leaving, leaving, leaving.
Onu striptiz kulübünde yedik, garipti.
Which was surprising, since we were at a strip club.
Cidden, gerçekten tüm saçmalıklardan arınıp birbirimizin gözlerine bakar ve alkollerimizi yudumlarız istemiştim.
Too much? I just really want to strip away all the bullshit and just stare into each other's eyes, not just sit in a field, slowly emptying a bin bag full of booze.
- New York bifteği.
- New York strip.
Striptiz kulübünün dışında.
Out-Outside of a strip club?
Bozulmuş ama manyetik şeridini kurtarmaya çalışıyor.
It's degraded but he's trying to save the magnetic strip.
Tamam, şimdi manyetik şeridi karbon tetraklorür ile kaplıyorum ve böylece buharlaşıyor.
All right, now I coat the magnetic strip with carbon tetrachloride, and as it evaporates...
Striptiz kulübü yönetiyorum.
I manage a strip club.
O halde yapacağımız şey, otları sarıp ve tekilaları devirip parasına strip poker oynacağız...
OK, in that case, here's what we're going to do. We're going to roll a spliff, we're going to drink tequila and we're going to play strip poker... for cash.
Striptiz kulübüne geldiğimize çok memnun oldum, Riggs.
I sure am glad we came to this strip club, Riggs.
Alışveriş merkezine yakın.
- Near the strip.
Seçme şansım yoktu ve pasta okuluna gelmek için striptiz yapmak istemiyordum.
I ran out of options, and I didn't wanna strip my way through pastry school.