Stuffed перевод на английский
2,886 параллельный перевод
Şiştim.
I'm stuffed.
- Şişmiş.
- Stuffed.
Yüzlerce kilometre uzakta, Bandiagara kayalıkları boyunca, 40 derece sıcaklıkta yaşamanın güç olduğu Dogon Şehri nehirlerinde, izole edilmiş havuzlara doldurulmuş balıklar yaşıyor.
Hundreds of kilometres away, along the Bandiagara escarpment, the sapping 40-degree heat has sucked the life out of the rivers of Dogon country, leaving only isolated pools stuffed with stranded fish.
Orada servetimiz elden gidiyor, sen malını mülkünü tıraş kremine bulamışsın ortalıkta geziyorsun!
And yet here you stand, as a fortune walks away, with your wedding tackle stuffed into your shaving kit!
"Beni suya düşür ve doldurulmuş ayı kazan!"
"Knock me in the water and win a stuffed bear!"
35 numara sentetik botlar. Uçlarına kağıt sokuşturuyordu.
Synthetic boots, size 35 She stuffed paper into the tips.
Bu şeker şeyler kızı bagaja tıkmışlar.
These charmers stuffed her in the trunk.
Peki ya iç dolgulu kızarmış zeytinler?
Ah, what do you think of fried stuffed olives?
- Peluş maymun.
- Oh, robot. - Stuffed monkey.
- Bunları doldurttu mu? - Aynen öyle.
- Your father had them stuffed?
Doldurulmuş hayvanlarıyla oynamayı seviyor. Ama içeri girdiğimde...
Playing with her stuffed animals, but when I went in...
Kızartılmış ve dolmalanmış.
Roasted and stuffed.
10 yaşımdayken amcamın çizmelerini keçi bokuyla doldurmuştum.
When I was 10 I stuffed my Uncle's boots with goatshit.
Çoğu kişi şans getiren eşyalar ve doldurulmuş hayvan falan getirir.
- You know, most people just have good-luck charms and stuffed animals.
Ekmeğin arasında peynir eriteceksin.
It's the cheese-stuffed crust.
Callie için de mi oyuncak köpek kazandın?
You won the stuffed dog for Callie.
Kız için, oyuncak hayvan kazanarak mı?
Winning a stuffed animal for a girl on the pier?
Onu bavulla taşımış.
He stuffed her in the suitcase.
Sonra da bavulundaki kıyafetleri çıkarıp odaya attın ve onu bavula tıktın.
Then you dumped her clothes all over the room and stuffed her in her own suitcase.
- Siktir git!
Now get stuffed!
Dondurulmuş hayvanların varmış demek...
You have your stuffed animals...
- Ağzına dört bilardo topu teptin.
You stuffed four pool balls in it.
Ped biliyorsun, Som`a içi doldurulmuş ayı kazanmak için yumurta yarışına gittim.
Ped, you know right I went bobbing for eggs to win a stuffed bear for Som. Arrg!
- Kendine doldurulmuş hayvan al.
- Buy yourself more stuffed animals.
7 kişiydik. Çuvala doldurulmuş ve Chesapeake Bay'in buz gibi sularına atılmıştık.
There were seven of us stuffed into a sack tossed into the frigid waters of the Chesapeake Bay.
Tamam ama yolda oyuncakçıya uğrayıp oyuncak falan almalıyız.
On the way, we gotta stop at a toy store and get him a stuffed animal. Something.
Yani bavuluna fazladan kıyafet koymuş ya da satın almış.
So she stuffed an extra sweatshirt in her bag, or she bought something.
Tanrı korusun, eğer ilk sen gidersen senin içini doldurtup, şu köşeye koyarım.
If, God forbid, you go first, I think I'm gonna have you stuffed and put in that corner right there.
Ölü ve bagaja atılmış, ama ipucu ipucudur.
Sure, it's dead and stuffed in the trunk of a car, but it's a lead nonetheless.
Ağzıma bir bez parçası tıktılar.
They had stuffed cloth in my mouth.
Muhtemelen "A" nın arabasının bagajındadır.
It was probably stuffed in the trunk of "A's" car.
Sana içi doldurulmuş tavşan da aldı mı?
What'd he get you, a stuffed rabbit, too?
Demek kıza tecavüz etti, onu bayıltana kadar dövdü sonra da eşyaları boşaltıp kızı valize soktu.
So he rapes her, he beats her unconscious, and then he gets her out stuffed in that suitcase.
Hediye dükkanından Doldurulmuş ayılardan birini size alacağım?
I'll bring you back one of those stuffed bears from the gift shop?
Patatesli gözleme.
Potato stuffed roti
Ee, yıllar boyu birbirimze Gizli mesajlar yolladık, ama... bekle, evini araştırırken,
Well, we exchanged secret messages over the years, but... Wait, when they searched his house, did they find any stuffed animals?
Mükemmel kalamar yapar. Ho-ho!
She makes a stuffed calamari with squid ink.
El çantası çiçekler, oyuncak bir fil.
A handbag, flowers, a stuffed elephant.
Oyuncak hayvan seven bir kadın gibi mi duruyor sence?
Does she seem like the kind of woman who needs a stuffed animal?
Ben de senin sayende, hayvanlar aleminin en derin boğazına daldıracağım.
And thanks to you, I'm going to town on the deepest throat in the stuffed animal kingdom.
Oyuncak zürafayla seks yapmamı mı istiyorsun?
You want me to have sex with a stuffed giraffe?
Büyükannem bile içi doldurulmuş bir hindiyi daha güzel diker.
My grandmother could sew up a stuffed turkey... - It was... - Better than this.
Siz acıktığını sanıp yine meme verirsiniz.
In fact, he's sick of food. Stuffed.
O Çinli madencilere tüm meteliğini vermek seni serseme çevirdi.
Giving all the opium these Chinese diggers stuffed you in. Maybe.
Şu filmi izlemiştim, üste para koyup altını lanet gazete kağıtlarıyla doldurdukları film bunun tamamı para sevimli adam, şu Bay Adiakha - - Siz nereye gideceksiniz?
Saw this movie once, cash on top, and underneath they had stuffed with all fucking newspaper this is. this is all cash nice guy, that Mr. Adlakha where are you going to go?
Küçük bir çocuğun önünde oyuncak bir zürafayla seks yapmaz mıydın?
Have sex with a stuffed giraffe in front of a small child?
Kurutulmuş biber ithal ediyorlar. İçleri Ekstazi ile doldurulmuş.
They're importing dried pepper stuffed with ecstasy inside
Çantasının dibine tıkılmış buldum.
I found it stuffed in the bottom of her bag.
beni öldürür sonrada bir fırının içinde yakarsınız size saygı duyuyorum efendim
Out here they are killed and stuffed into an oven. I respect you a lot Sir,
- Bunu çantanın dibinde tıkılmış buldum. - Ona bunu kim verdi?
I found it stuffed at the bottom of her bag.
... Bay Dale'i sarmakta kullanılanların aynısı.
... Are the same ones that Mr. Dale was stuffed in.