Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ S ] / Suçsuz

Suçsuz перевод на английский

1,711 параллельный перевод
Oğlum suçsuz.
My son is innocent.
Ama kız arkadaşın seninle sevişirken devletin, 14.000 suçsuz mülteciyi sınırdışı etmektedir.
And while she is sucking on your cock, your government expels 40,000 asylum seekers.
Çok uzun bir zaman geçti ve sonunda, onun suçlu mu yoksa suçsuz mu olduğuna karar verilecek.
It lasted a very long time and at the end, he'll be declared guilty or innocent.
Başından beri bizden hiç hoşlanmadı, ve bu küçük kasabada, suçlu yada suçsuz, bittik demektir.
He never liked us to begin with, and in this small-ass town, innocent or guilty, we're dead.
Bir psikopat suçsuz bir adamdır diyelim.
By definition, a psychopath is a man without guilt.
- Tahminen aralarında suçsuz olanlar da vardır.
But I suppose there are decent folk amongst them that shouldn't be there.
4 oya karşı 1 oy ile, Bu mahkeme, Stuart Edgar Angel Jones'ı delil yetersizliğinden Suçsuz bulmuştur.
For 4 votes against 1, this Court finds the accused, Stuart Edgar Angel Jones, innocent for lack of evidence in the process.
Sadece özgürlük varsa birilerini suçlu yada suçsuz bulabilirsiniz!
Only with freedom can you find someone guilty or innocent!
Onların eşyasını aldınız ve suçsuz olduğunuzu mu söylüyorsunuz?
You snatched their stuff... and claimed you're innocent?
Bert, benim oğlum suçsuz.
- Well, it's complicated, but we...
Savcı suçsuz bir vatandaşı yargılamak istiyor.
Then the lawyer court would an innocent... be condemned?
- Bu davada sizin ifadeniz çok önemliydi, ve bu yüzden Bay Birk mahkemeden suçsuz olarak çıktı. Evet mi hayır mı?
His testimony was a crucial evidence... where the deceased was acquitted... yes or no?
Çok düşüncelisin. Ama suçsuz yere hapis yatmak ta çok anlamsız.
Eddie, your gesture is very noble... but you really want to go to jail for something it did not?
Bu yeterli değil mi? Evet, çocuğun suçsuz olduğundan şüphem yok.
He came to play because he wanted to Isn't that good enough?
İkinci dereceden cinayet suçuyla Ryan Myerson aleyhindeki kamu davasında, bizler jüri olarak Ryan Myerson'ı suçsuz bulduk.
In the matter of the Gammoned / the versus Ryan Myerson... on the charge of murder in the second degree... we, the jury, find the defendant, Ryan Myerson... not guilty.
Bu beni suçsuz yapmıyor, ama benden bir şeyler sakladığında...
And I know it doesn't let me off, but when you're holding back on me...
Kendi çok suçsuz gibi.
Yeah, like you were so innocent about that...
Suçsuz olduğunu söylüyorlar.
They think she's clean.
Mariano'nun suçsuz olduğunu, Evde'nin ateş ettiğini söylüyorlar.
They still say Mariano's innocent and Every-Day did do the shooting.
Japonya gibi muhafazakar bir kültürde Reynolds kıza suçsuz olduğunu itiraf ettirmişse, kızın ailesi mahçup düşecektir.
I don't know, you know, conservative culture like Japan Reynolds gets her to confess that he's not the rapist family could lose face.
Reynolds'ın gerçekten suçsuz olduğuna mı inanıyorsun?
You really think Reynolds is innocent?
Suçlu mu suçsuz mu?
Did he blow the box or not?
Suçsuz bir dünyaya çok yaklaştık.
We " re getting closer to a crime-free world.
Kardeşinin suçsuz olduğunu düşünüyor.
Seems though she thinks he's innocent.
Bu yüzden olay yerinde katilin cinsiyeti ile ilgili sorular sordun Miguel'in suçsuz olduğunu biliyordun.
That's why you asked us about the sexuality of the killer at the crime scene, you knew miguel was innocent.
Neden Miguel suçsuz ise neden bir şeyler söylemiyor?
Why wouldn't miguel talk if he's innocent?
Dedektif Xavier'in suçsuz görüneceği mekân için senin bir fikrin vardır.
Maybe you have an idea where I can place detective Xavier where he wouldn't look guilty.
Suçsuz görünmüştü.
Came up clean.
O mektup senin suçsuz olduğunu kanıtlayamayacaktı.
That letter was never going to prove you innocent.
- Zor bir durum. - Yarın suçsuz bir adamın ölmesini umursamıyor musunuz?
Tough. / So if an innocent man dies tomorrow night, you don't care.
- O suçsuz, tamamen suçsuz!
But she is completely innocent!
Suçsuz mu demek istiyorsunuz?
Innocent?
Ellerinde hâlâ Meixinger Şans Domuzu'nun pis kokusu varken, bu karıya nasıl suçsuz dersiniz? Ellerimi masumiyet ile yıkarım. Aziz Emeran kutsal mumları üzerine yemin ederim.
How can you call this woman innocent, if her hands still smell like Meixinger's pig?
Yargılanmış ve temmuz 2002 de suçsuz bulunmuş.
Tried and found not guilty July 2002.
Üçü de ağır suçlardan yargılanmış üçü de suçsuz bulunmuş.
All 3 charged with a felony. All 3 found innocent.
3 beyaz adam sebepsiz yere siyah bir genci öldürdü. 4 görgü tanığı vardı. Jüri onları suçsuz buldu.
3 white guys kill a black teenager - just because 4 witnesses see it.
Baba, ayrıntılara şu anda giremem ama Jack suçsuz.
Dad, I can't go into details right now, but Jack is innocent.
Suçsuz olduğunu bu sabah ortaya çıkardık.
We cleared you this morning.
Sanığı ikinci dereceden cinayetten suçsuz bulduk.
On the count of murder in the second degree, we find the defendant not guilty.
Sanığı, kanuna aykırı davranıştan suçsuz bulduk.
On the count of statutory rape, we find the defendant not guilty.
- Kendini suçsuz görmesine rağmen mi?
Even though you feel she's blameless?
Vic'in tamamen suçsuz clduğu mantıklı bir sonuç.
A reasonable outcome for which Vic was completely blameless.
Sana doğruyu söyleyeceğim, bunu gibi bir savunma için bile Dava açarsan suçsuz olduğun halde tutuklanırsın.
Tell you the truth, even for a light offense like this, you'll be detained if you plead not guilty.
Suçsuz bir adamı dava ettik.
But she is. We prosecuted an innocent man.
Suçsuz bir dünyaya çok yaklaştık.
We're getting closer to a crime-free world.
- Sana hala suçsuz gibi mi geliyor? - Bilmiyorum. Bak...
Well, does he still seem blameless to you?
Tüm sanıkları suçsuz bulduk.
Nappy Napoli. How do you like that?
- Eddie, ben senin suçsuz olduğuna inanıyorum, ama düşün bir.
Eddie, I believe in his innocence.
Her gün Sucsuz insanlar yargilaniyor.
Wake up! Innocent people go to jail every day.
Aynı davada erkek arkadaşına ölümcül dozda eroin vermekten suçlanmış. Jüri onu suçsuz bulmuş.
Jury found her not guilty.
Sanığı, ağır saldırıdan suçsuz bulduk.
On the count of aggravated assault, we find the defendant not guilty.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]