Süpriz перевод на английский
1,289 параллельный перевод
Ve süpriz.
And surprise.
Gecenin bu vaktinde, kimin bana süpriz yaptığını merak ediyorum.
I wonder who this could be, surprising'me this time of evening.
Süpriz.
Surprise.
Süpriz, Big Momma.
Surprise, Big Momma.
Big Momma'nın süpriz partileri sevdiğini sanmıyorum.
I don't think Big Momma likes surprise parties.
- Bu bir süpriz parti.
- It's a surprise party.
Ve telefon senin süpriz partini ayarlamak içindi.
And the phone call was to set up your surprise party.
Ne güzel bir süpriz.
What a beautiful surprise.
Süpriz!
Surprise!
Süpriz. Seni bir yere götüreceğim.
A surprise. I'll take you somewhere.
- Sana süpriz yapmak istedim!
- I wanted to give you a surprise!
İyi, iyi, iyi, büyük bir süpriz değil mi?
Well, well, well, isn't this a big surprise?
- Fakat bu çok "şeytanca veya süpriz."
But it's so "trick or treat."
Ne kadar güzel bir süpriz.
What a lovely surprise.
Büyük süpriz, değil mi?
Big surprise, huh?
- Bu ne süpriz!
- What a surprise!
Çocuklara süpriz yapmıştım.
A treat for the kids.
Bu ne süpriz?
What surprise?
Bir süpriz bir süpriz olmalıydı.
A surprise should be a surprise.
Bu iyi haber ile sen bize süpriz yaptın
You surprised us with this good news.
İlk ben Prem'e söyleyecegim.Sonra sana söyleyecegim Büyük bir süpriz olacak.
First I'll tell Prem. Then I'll tell you. It's going to be a big surprise
Birilerini kolayca öldürmeseydiniz süpriz yapardınız.
You'd be surprised how easy it is not to kill someone.
Adam güvenlik sistemini etkisiz hale getirmiş süpriz şekilde kadını koridorun sonunda yakalamış buradan kapıya kadar sürüklemiş. boğuşma izleri var.
A guy bypasses the security system surprises the wife in the back hall Drags her in here. She grabs onto the doorway, sign of struggle.
- Lorelai. Bu süpriz oldu.
My goodness, this is a surprise.
Bu tamamen süpriz sayılmaz.
This isn't a total surprise.
Bu bir süpriz.
It's a surprise.
Süpriz..
A surprise..
O zaman Tim süpriz doğum günü partisinde çok mutlu olacak. Bu akşam değil mi?
So Tim has something to look forward to for his surprise party tonight.
Pekala, bu bir süpriz değil mi? Bu sefer biraz daha yaratıcı birşeyle önümüze çıkabilirlerdi.
You'd think they would have come up with something a little more imaginative this time.
- Süpriz yapmak istedim.
- I wanted to surprise you.
Hım... bu gerçek bir şeyin yeniden canlandırılması büyük süpriz?
Uh... it's an authentic recreational recreation of a big surprise?
Orada Hiç bir süpriz yok
No surprise there.
Benim farklı olmadığımı bulman mı sana süpriz oldu?
Does it really surprise you to find out that I'm no different?
artı, süpriz yapma kozumuzda var.
Plus, we'll have the element of surprise.
Onlara son keşfini anlatınca bize bir ziyaretle süpriz yaptılar.
They surprised us with a visit after I told them about your recent discovery.
Ee, birden karşımıza çıkmanın hikayesi nedir, Bay Süpriz?
So, what's with the just showing up, Mr. Spontaneity Guy?
Görünüşe bakılırsa süpriz bir tanığımız var.
- Uh, looks like we got a surprise witness.
Süpriz tanık mı?
Surprise witness?
- Süpriz süpriz.
- Surprise, surprise.
Süpriz!
SURPRISE!
Biliyosun, süpriz parti.
YOU KNOW, THE SURPRISE PARTY.
Kahrolası süpriz partine gelir misin!
AND COME TO YOUR GODDAMN SURPRISE PARTY?
Süpriz.
SURPRISE.
Wow, Bu gerçekten süpriz bir parti.
WOW, THIS REALLY IS A SURPRISE PARTY.
Michael'ın süpriz partisine gelebildiğine
I AM SO HAPPY THAT YOU COULD MAKE IT
Süpriz olmak zorunda.
OOH, OOH. IT HAS TO BE A SURPRISE.
Süpriz.
It's a surprise.
Şey, bu süpriz oldu.
Well, that's a surprise.
Belki süpriz yapacaklar.
Oh, maybe it's a surprise.
Cartmanland'da 100den fazla tur, 6 hızlı tren ve tonlarca harika süpriz var!
Cartmanland has over 100 fabulous rides, six roller coasters and tons of great surprises!
O meme başı, vücudunun senin için sakladığı tek süpriz olmayabilir.
That nipple may not be the only surprise your body has in store for you.