Sırası gelmişken перевод на английский
210 параллельный перевод
Ama sırası gelmişken söyleyeyim, ben senden hoşlanmıyorum.
But, incidentally, I don't like you.
Sırası gelmişken, bir keresinde bana, eğer bir suç işlemiş olsaydınız çaldıklarınızı saklamak için altında bir oyuk olan büyük bir taş arayacağınızı söylemiştiniz.
You once told me if you had committed the crime you would have looked for a big stone with a hollow underneath... to hide what you stole.
Sırası gelmişken, kızım, uyurken üzerimi kim örtmüş?
And by the way, my girl, who put that coverlet over me while I slept?
Sırası gelmişken, sakalım olacak ve köye şüphe çekmeden gireceğim.
By that time, I'll have a beard, and I can walk into a village without being suspected.
Sırası gelmişken davayı kazanmamla neden bu kadar ilgileniyorsun?
By the way, why are you so interested in my winning my case?
Sırası gelmişken... San Juan hakkında sana bahsettiğim şu kadın —
By the way... that woman I was telling you about in San Juan -
Sırası gelmişken adın nedir?
Say, by the way, what's your name?
Sırası gelmişken, unuttum, bu benzin parasının üstü.
By the way, before I forget it, here's the change from that gasoline money.
Oh, sırası gelmişken... Eğer hoşuna gidecekse bu tarafa gitti.
Oh, by the way, if you'd really to know, he went that way.
Sırası gelmişken, o bebek...
By the way, that baby...
Sırası gelmişken, küçük hanımefendi teşrif ettiler mi?
By the way, has the little lady turned herself in to you yet?
Sırası gelmişken, göz önünden kaçırmamanız gereken, seyreltik havanın, görünmezliğe yardım eden bir çeşit hava olduğu.
By the way, have you noticed that thin air seems to be the type of air... most conducive to disappearances?
Sırası gelmişken, baş veznedar ne yapıyormuş o sırada?
By the way, what was the head cashier doing at the time?
- Sırası gelmişken, evleniyorsun.
- By the way, you're getting married.
Sırası gelmişken, iş başvuruların ne durumda?
What about work?
Sırası gelmişken ne iş yapıyorsun?
By the way, what is your business?
Sırası gelmişken, köpeğin var mı?
By the way, do you have a dog?
Sırası gelmişken, O'Malley, senden üç gün sonra, Jimmy Graham öldürüldü. küçük kızkardeşim de kendini astı.
By the way, O'Malley, three days after you killed Jimmy Graham, my kid sister took a length of rawhide and hung herself.
Sırası gelmişken hiç var mı, Hans?
There isn't any there, by the way, is there, Hans?
Söyle, sırası gelmişken, "Jingle Bells" i çalabilir misin?
Say, by the way, can you play "Jingle Bells"?
Sırası gelmişken, senin tahta hacı getirmeyi unutmuşum senin baş aşağı haç.
By the way, I forgot to bring your wooden cross your upside-down cross.
Sırası gelmişken, o gün seni değil kardeşini takip ediyordum.
Incidentally, it wasn't you I was following that day, but your sister.
Sırası gelmişken, efendim, sizin için handan Shizu'yu çağırttık.
By the way, sir, we've summoned Oshizu for you from the inn.
Sırası gelmişken Anne, kitabımı nasıl buldun?
- Incidentally, how did you like my book?
Sırası gelmişken banyo kristali fikrin çok güzel.
Oh, by the way, your idea of the bath crystals is very good.
Sırası gelmişken, Kumakichi,
By the way, Kumakichi,
Sırası gelmişken... O genç bayan hâlâ yukarıda mı?
Incidentally, is the young lady still upstairs?
- Sırası gelmişken, Henoichi... bütün bunları nasıI biliyorsun?
By the way, Henoichi... how do you know all this?
Sırası gelmişken.
Oh, that's by-the-by.
Sırası gelmişken söyleyeyim, bundan böyle sonsuza kadar burda benimle kalacaksınız.Cehennemde.
By the way, you will remain here with me for the duration of eternity. Here in hell.
Sırası gelmişken size Amazonlara bir yolculuk teklif ediyorum.
Incidentally, I offer an expedition to the Amazon.
Ah, sırası gelmişken eşim ve ben, vereceğimiz Noel partisinde hepinizi görmek istiyoruz.
Oh, by the way, my wife and I would like to see all of you at a little Christmas party we're giving.
Sırası gelmişken, satranç problemlerinde çok şanslı mısın?
By the way, do you have much luck with those chess problems?
Oh, sırası gelmişken sen yemekteyken bir adam aradı çok üzgündü, kiralık kasa anahtarlarını kaybetmiş.
Oh, by the way, a man telephoned when you were at lunch, all upset because he'd lost the keys to his safety deposit box.
Sırası gelmişken, Albay Martin'e, cesedi teşhise gitmeyeceğimi söyle. Bu onun işi!
By the way, tell Colonel Martin that I won't go to identify the body.
Sırası gelmişken söyleyeyim dedim....
I just thought I'd mention in passing....
Sırası gelmişken söyleyeyim o resimle ilgili bir yanlışın var.
By the way this picture was a mistake.
Oh, sırası gelmişken, kuşunuz hakkında, onu yemeye mecbur kaldık.
Oh, by the way, about your bird, we were compelled to eat it.
Düzinelerce seks yaptık çok tatmin edici, sırası gelmişken...
We made love a dozen times very satisfactorily, by the way...
Sırası gelmişken, Dr. Thompson'u kontrol ettim.
By the way, I ran that check on Dr. Thompson.
Sırası gelmişken, seni sevdiğimi sana söylemiştim... ve sadece lastik için değildi, tatlım.
By the way, I have told you I loved you... and it wasn't for tires, sweetheart.
Sırası gelmişken hiçbirinizin attığı imzaya da güvenmiyorum.
And while I'm on about it... I trust none of you lot are signing'on as well.
Sırası gelmişken ona ne olacağı sizi ne ilgilendiriyor ki?
By the way what business is it of yours what happens to him?
Sırası gelmişken ev sahiplerimiz için kadeh kaldırabilir miyim?
May I, in turn, propose a toast to our host and hostess?
Sırası gelmişken, beyler.
By the way, gentlemen.
Sırası gelmişken beyler,..
By the way, gentlemen...
Aklıma gelmişken... prova sırasında o kadar taşkın olmamanı dilerdim.
Incidentally... while we are in rehearsal, I wish you wouldn't be so demonstrative.
Aklıma gelmişken sorayım. Hırsızlık sırasında siz neredeydiniz?
And, as a matter of interest, where were you, at the time of the robery?
Aklıma gelmişken, görev sırasında konuk kabul etmek yasaktır.
By the way, no guests on duty.
Ve sırası da gelmişken uzun bir sürede hiçbir erkek ya da kadınla yatmayacağım.
Which is by the by, because actually I no longer sleep with men or women.
Yeri gelmişken mahkeme sırasında sorulmamış küçük bir soru sorayım :
Let me ask you a quick question-which by the way failed to come up at the trial which they had - ;