Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ T ] / Taped

Taped перевод на английский

1,152 параллельный перевод
Küçük Joey'nin yatağının üzerinde Met'in posteri asılı.
Little boy Joey with the little Met poster taped above his bed.
Bantladım, kaptan.
I taped it, Captain.
Bilmedim, herkesinkini kaydettim.
I didn't, so I taped everybody's.
Bizde vatandaslarımıza her kim olayları kaydetmişse... Bu kayıtları inceleyebilmemiz için.
We are also asking citizens who may have taped the event... to allow us to examine those tapes.
Şey, sen onu yaparken, ben de havaya girelim diye... lisede dinlediğimiz şarkılardan bir kaset yaptım.
Well, while you were doing that, I taped all the nostalgic songs... from high school, to get us in the mood.
Niye babamın en sevdiği koltuğa bantladınız? Bu adam kim?
Why is he taped to my father's favorite chair?
Lanet olası bir koltuğa bağlısın.
You're taped to a chair.
Şu an alanı kapatmamış olsak da suç mahallindeyiz.
Even what's not taped up is a crime scene.
Diğer karşılıksız çeklerle beraber yazar kasasının üzerine yapıştırmış.
He taped it up on his cash register with all of the other bad cheques.
Programı kaydettim.
- I taped it.
Bu teyp mi?
You taped this?
Rhea'yı kaydettiğine göre, onu da kaydetmişsindir.
If you taped Rhea, you taped the girl.
Oyunu azıttılar, ibne bunlar!
I can't believe those assholes taped over the game.
General, burada elektrikli levhaları ısıya duyarlı füzenizin hedefini bulmasına yardımcı olmak için aracın yüzeyine bağladığınızı görüyorum ve araç o kadar sıcak ki 6 metre yükseklikte bir yumurtayı pişirebilir!
General, I see here that you taped electric hotplates to the surface of the vehicle to help your heat-seeking missile find its target and that the temperature of the vehicle was so high that it could have fried an egg at 20 feet!
Böceklerin çiftleşmesi üzerine bir belgesel.
A special I taped on entomological sexual behavior.
Bayan Tringle orda "Days of Our Lives"'ı izliyor bu demek oluyorki buyuk ihtimalle bütün haftayı kaydetmistir yani bir bucuk saat kadar vakit var bu da demek oluyor ki bir saatligine özgürüz.
Mrs. Tringle is in there watching Days of Our Lives which means she's probably taped a whole week's worth of shows which means she's got about an hour and a half left which means we should have an hour of freedom.
Bantlı kalsın, ve çıkarmaya devam etmek için her gün gelin.
Keep that taped down, and come back daily to continue the extraction.
Ayak bileklerini koli bandıyla bantlamıştım.
I taped this guy's ankles together with duct tape.
Hatta huzurevine gidip Nikos'un büyük büyük annesiyle bile konuştum.
I even taped Nikos'great-grandmother.
Baywatch kasetimin üzerine böceklerle ilgili bir program kaydettiğini biliyor muydun?
Did you know he taped over my "Baywatch" tape with a show about bugs?
Kramer'da alanı güvenlik şeridi ile çevirecek.
Kramer's taped out a loading zone.
Birasını yudumladıktan sonra rüyalarının evine tekrar geri dönebileceğini düşünmeye başladı.
As she sipped her beer... she mentally Scotch-taped her dream house back together again.
- Aman tanrım. Kasette Kenny'i öldürdüler.
- Oh, my God, they taped killing Kenny!
Bu not posta kutularının yanındaki duvara asılmıştı.
This note was taped to the wall by the mailboxes
Ah pardon, bunları evde kaydetmiştim, o yüzden biraz reklâm var.
Oh sorry, I taped these at home so there's more commercials.
- Evet, yaptın! - Hayır. Biliyor musun?
I had it taped down and everything.
Elinde silahı vardı!
The gun was taped to his fucking hand!
- Gebertme!
Her hands are taped.
Kendim kaydettim.
I taped them myself.
Teybe kaydedilmiş itiraflar davalarda epeyce ikna edicidir.
Taped confessions are very persuasive in court.
Onu ben kasete çektim.
I taped it.
Gittiğin her yer, gördüğün her insan sen ve Blackburn'un her duyduğu kelime, videoya ve teybe, gördüğüm ve duyduğum herşey tarafımdan kaydedildi!
Every place you've gone, every person you've seen... every word you and Blackburn ever said to each other, bugged... taped, seen and heard by me as it happened!
Efendim istihbarat birimleri. Şafi'nin çektiği bir mesajı ele geçirdi.
Intelligence has intercepted and taped a message.
"Dingoes Ate My Baby" müzisyenleri parmaklarına kalın sosisler bantlanmış gibi enstrüman çalıyor.
"Dingoes Ate My Baby play as if they had Polish sausages taped to their fingers."
- Ne? Pacey en son garip davrandığında sonunda harabelerde Bayan Jacobs'la yaptığı şey ortaya çıkmıştı.
Well, last time Pacey was acting this weird I ended up with taped outtakes of him and Miss Jacobs performing tree surgery at the ruins.
Annem üstüne kaydetmiş olmalı.
My mom must've taped over her work.
Neden Icehouse'ın çevresi bantla çevrilmiş?
Why is the Icehouse taped off?
Bu lanet davetiyeyi aldım, dolabıma bantlanmıştı.
- I got an invitation, taped to my locker, it says :
Tanrım, oğlum tarih dersi için üzerine kayıt yapmış olmalı.
My kid must've taped over this for history class.
Ağzının bantla kapatıldığını ve sekse hazır bir halde olduğunu biliyorum.
His mouth was taped shut, and he looked ready to hit a home run.
- Azıtıldılar.
Cat? - Taped and corked.
— Sıraya selobantladılar.
Well, they duct-taped me to a bench.
- Birini kasade çekip öbürünü izlerdim.
- l taped one and watched the other.
Elimizde bir itiraf kaseti var.
We have a taped confession.
Kameraya alınıyorsun.
You're being video-taped.
Kanal 10 için çekmiştik ve...
We taped the Channel 1 0 feed and...
Bu kayıtlı yeminli ifadeyi Savcılığın 27 Nolu delili olarak sunmak istiyoruz.
Lawyer : We'd like to submit this taped deposition as People's Exhibit 27.
Kaydettim.
I taped it.
İçeride düzinelerce polisle, yarım bloğa şerit çekmişsiniz. Ne olabilirdi ki?
Well, you got half the block taped off, and you got what, about a dozen cops in there, fuckin'up your crime scene?
- Şimdi de çalışıyor mu?
Am I being taped right now?
Köpeğimin üstüne yapıştırmışsın ;
You taped it to my dog.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]