Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ T ] / Taps

Taps перевод на английский

554 параллельный перевод
Sana adımları göstereyim.
I'll show you those taps.
Adımları mı?
Taps?
Bunlar bizim için değil mi, Bill?
That's taps for us, ain't it, Bill?
Steve için daha çok yat borusu zamanı.
It's more like taps for Steve.
Ona kadar mutfak görevi, on bire kadar teftiş. Sonra yat borusu.
15 minutes for mess, kitchen duties until 10... inspection at 11, then taps.
Üç vuruş benim.
Three taps is me.
"Birkaç düşsel vuruş ve o çökecektir"
♪ Some fancy taps and she'll collapse ♪
Herhalde, hizmetçilerin paspas, süpürge gibi eşyaları koydukları yerdir.
Probably the housemaid's cupboard. Slops, mops, dripping taps.
Kahraman bir askerin daha kapanmamış mezarı üstünde tekme tokat birbirine giren liderler olmaz.
as to allow himself to be chivvied into a go at fisticuffs, while Taps still sounds over a brave man's grave.
Arlington'da bir törende çalarken kullandığım ağızlık bu.
That's the mouthpiece I used when I played a taps at Arlington.
Mütareke Gününde Arlington Mezarlığında borazan çalmam için beni seçtiler.
They picked me to play a taps at Arlington Cemetery on Armistice Day.
Damlayan musluklardan boş havuzlardan bir plan yaptın ve bir cinayet işledin.
You took one of your word problems with leaking taps, and tanks that empty... and you planned a murder from it.
Orada tıkırtımı duyabilirler o zaman bana bakarlar.
They can hear the taps in there all right... and they'll be looking right at me.
Tıkırtıları duyacaklar ve görecekler.
They'll hear the taps and they'll see.
Işıklar.
Taps.
Evet, ama önce üç kez kapıya vuruluyor.
Yes, but first there are the three taps.
Sıcaklığı ayarlanabilir musluk var. Ve kadınların geçmek bilmediği elbise dolabı.
There are mixer taps with a thermostat and a dressing table all women love lingering at.
Muslukları açtı, onu boğdu.
She turned on the taps and drowned her.
Banyoda sırtımı küvete dayamış... otururken aklıma gelen bir fikir.
It's an idea I had in the bath... when sitting with my back to the taps.
Onun gibi olup birkaç melek bana tapsın istedim sadece.
I only wanted to be like him... and have a few angels adoring me.
Ben de muslukları kapattım.
So I turned the taps off.
Sıcak su musluğunu açınca soğuk, soğuk suyu açınca da sıcak su akıyor.
The hot and cold taps are the wrong way round.
O enerjiyi emiyor.
He taps that energy, Mr. Scott.
Sen şunu mu öneriyorsun onun, yani Apollo, bir enerji akımını emiyor ve bu ise vücudundan geçiyor?
Are you suggesting that he, Apollo, taps the flow of energy and channels it through his body?
Ama bunlar sadece sevgi dolu dokunşlar.
But they're only love taps.
Fransızca ve tarih derslerinde iyiydim. Ama musluk problemlerinde iyi olduğum söylenemez.
French and History were all right... but not the problems about taps filling a tank.
Daha fazla tren ve havuz problemi...
More problems of trains and taps...
- Muslukları kendim açmak istiyorum. Sıcak suyumu, soğuk suyumu, tek başıma ayarlamak istiyorum.
I want to open the taps with warm and cold water myself.
- Beth, uyanık mısın?
[Taps] Beth, are you awake?
Bu yüzden tüm gün ve tüm gece, tıklar ve dinler, tıklar ve dinler çünkü tık-tık böcekleri burada az bulunur ve önünde uzun ve yalnız bir arama süreci var.
So all day and all night, he taps and listens, taps and listens because tapping beetles are scarce here and he has a long and lonely quest ahead of him.
Bezini değiştiriyor, küçük poposuna hafifçe vuruyor,... dikkatle küçük poposunu ve pipisini pamukla temizliyor.
She changes his diaper, taps gently on his little butt, carefully cleans his little ass and his little peter with cotton balls.
- Pajetta ucuyla vurarak sinyal veriyordu.
- Pajetta taps out signals with it.
- Bu muslukları kim açık bıraktı?
- Who left these taps on?
- Çocuklar siz mi açık bıraktınız bu muslukları?
- Did you children leave these taps on?
Denizanası dokunduğu an son duanı etmek için iki dakikan kalır.
If that baby taps you, you have two minutes to say your prayers.
Devam edelim.
Right now, ladies and gentlemen... here he is, tops in taps... may we present Mr. Joe Gideon! Let's continue on.
Gürültü yapan musluklar, kırılan pencere camları.
The banging, the water taps, the broken window panes.
Depodaki, Gallagher'ın, Quinn'in evindeki telefonlar dinlensin.
I want taps on Gallagher's warehouse, Gallagher at home, Quinn's house.
Yasal olmayan kasetler de var. Gallagher'a bıraktığın mesajların kaydı.
We got phone taps, not legal, of you talking on Gallagher's answering machine.
Robert, sana bu telefonu dinleme yetkisini kim verdi?
Robert, where did you get the authority to run those taps?
19 Kasım 1967.
Taps November 19, 1967.
26 Nisan 1953.
Taps April 26, 1953.
6 Haziran 1944.
Taps June 6, 1944.
22 Kasım 1967.
Taps November 22, 1967.
27 Eylül 1918.
Taps September 27, 1918.
Beyler, muslukları açın.
Gentlemen, start your taps.
Ölüm dürtüyor omzumdan.
Death taps me on the shoulder.
Şimdi kesin emin olamasam da teypten bir cenaze marşı çalındığını hatırlar gibiyim. Hafif tonda.
Now I could never be sure... but I thought that I heard the sound of taps being played... gently.
Hey Normie. Bütün gece burada içki içmek için kıyafetlerin biraz abartılı olmamış mı?
Aren't you a bit dressed up to come here and suck on taps?
"Taps."
- "Taps"!
Su da sıcak zaten.
I think he opened the taps.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]