Task перевод на английский
6,608 параллельный перевод
Sizin görev gücünüzle Reddington arasındaki anlaşmanın farkındayız.
The clandestine service is aware of the arrangement your task force has with Reddington.
Görev için seçilmiş olan arkadaşının bile itaat etmesini sağlayamadıysan o zaman başka herhangi bir varlıktan ne elde etmeyi umut ediyorsun diyor?
He says if I couldn't command obedience from a friend handpicked for the task, then what hope do I have of gaining it from any other asset?
Ajan Karen Voss, Özel Teknoloji Görev Gücü.
DI Karen Voss, Special Technologies Task Force.
- Hale özel birimi ilk görevlerinden biri değil miydi?
Wasn't the hale task force one of the first jobs you worked?
Görevi bıraktıysa, onu sadece geri getir.
If he's off task, just bring him home.
Dedektif Robert Holden, Çete Masası.
Detective Robert Holden, gang task force.
Atlanta Emniyet Müdürlüğü Çete Büro Amirliği'nden Dedektif Holden, Doktor Ellison ve eşinin uzun bir süre şehir dışına... -... çıkacağını onaylayabilir.
Detective Holden from the APD Gang Task Force can attest to the fact that Dr. Ellison and his wife have arranged to leave town for an extended period.
... Çete Büro Amirliği yaptığın her şeyi parça pinçik edecek ve hiçbir şeyin kalmayacak.
The Gang Task Force will tear apart everything you have built, and you are left with nothing.
Evet fakat göreve uygun olmadığını ikimiz de biliyoruz.
Yeah, well, we both know he's not up to the task.
Sanırım, görevi yerine getirmek için harika silaha sahibiz.
I believe we actually have the perfect weapon to accomplish our task.
Bana tevcih edilmiş olan bu yeni görevimden dolayı onur duyuyorum.
Know that I am very honored by the task that was entrusted to me.
- Bu sorunun beni onunla uğraşırken seni de meşgul edecek bir şey bulmak... -... zorunda bıraktığının farkındasın değil mi?
You do realize that that question puts it on me to come up with a task to occupy you with on top of having to deal with her?
Federal Şerifler Özel Birimine haber verin.
A-A-And link up to U.S. Marshals'task force.
Elimdeki göreve iyice odaklanınca başka bir şey düşünmek zorunda kalmıyorum.
When I focus hard enough on the task at hand, I don't have to think about anything else.
Problemlerim unutamayacağım gibiyse de elimdeki görev beni içine yeteri kadar çekemiyorsa da çekebilecek başka bir şey vardı.
And problems are too big to forget, if the task at hand isn't consuming enough, I just consume something else.
Bir görev verildiğinde hep yavaş yavaş yapmak huyun, değil mi?
Well, you were always a little slow when presented with a task, weren't you?
"Majesteleri Dekan'ın Gizli Teşkilatı".
Task Force Dean, His Dean, Secret People.
Seni yeniden atıyorum.
- You are now a new task.
Görev gücünden öylece ayrılamaz.
He can't just disappear from the task force.
Bu sabah görev gücü Oleg Zhulov adındaki bir SVR ajanını devirdi.
This morning, the task force took down an SVR officer named Oleg Zhulov.
Bu sabah görev gücün Oleg Zhulov'u devirdi ve yanındaki bir kadını öldürdü.
I promise I'll explain everything, but right now you've got to listen to me. This morning, your task force took down Oleg Zhulov and killed a woman who was with him.
Görev gücü oraya gidiyor. Onları orada geçeriz.
Bensonhurst... the task force is heading out.
Anlamadığım şey ise artık var olmayan dosyaların izini sürmeleri için dünyanın bir ucuna neden bir güç kuvvetini gönderdiğiniz.
What I don't understand is why send the task force halfway around the world chasing files that don't even exist anymore?
Bu yüzden, Efendi, böylesine önemli bir görevi sana veremez.
For that very reason, the Master cannot entrust such an important task to you.
O zor bir usta, beni çok zorluyor.
He's a hard task-master, he drives me too hard.
DC bunu durdurmak için özel bir tim topluyor.
D.C. is setting up a joint task force to stop it.
D.C. bunu durdurmak için birleşmiş bir görev gücü kuruyor.
D.C. is setting up a joint task force to stop it.
Yargıç, bu görev gücünün anayasanın ihlalinden başka bir şey olmadığına ve sizi kapatmaya karar verebilir!
The judge, well, he may just decide that this task force is nothing more than a recipe for constitutional infringement and shut you all down.
"FISA yargıcı görev gücümüzü kapatabilir"'in neresini anlamadın?
What part of "this FISA judge could shut our task force down" did you not understand?
Görev gücünün üstesinden gelebileceği kanıtlarla çalışıyorsun.
You work the leads your task force can handle.
Taktiksel açıdan tüm özel kuvveti suçlaması ve durdurmasındans suçu benim üstlenmem daha iyiydi.
Tactically, it was better for me to take a hit than for him to blame the entire task force and shut us down.
Evet, ama özel kuvvetler FBI ajanları ile dolu.
Yes, but your task force is full of FBI agents.
Alex, özel kuvvetlerin kat planını çiz.
Alex, draw us a floor plan of the task force.
Bir federal dedektif, Mason Tapınağı'nın görüntülerini içeren sürücüyü özel kuvvetler ofisine getiriyor.
A federal agent is transporting a hard drive with security footage from the Masonic Temple to the task force offices.
Bu beyler de emniyetin insan kaçakçılığı biriminden.
These men are from the Metro task force on human trafficking.
Bana hiçbir zaman güvenmedin ve şimdi de beni bu vahşi, sefil topraklarda imkânsız bir göreve yolladın ve başarılı olmam için gereken parayı sahtekârlıkla elimden aldın.
You've never trusted me and now you have set me an impossible task, in wild and miserable country, and have cheated me of the money I need to succeed.
DS Drummond, Özel Teknolojiler Timi.
DS Drummond? Special Technologies Task Force?
Bu görevi istemiyorsan Tilda kız kardeşlerinden birinin seve seve gönüllü olacağına eminim.
If you aren't up to the task, Tilda, I'm sure one of your sisters would gladly volunteer.
Şu anda Saha Yönetimi halkla işbirliği içinde çalışıp Gençlik Bölümüyle beraber çalışacak bir birim oluşturdu.
Now, Field Operations has set up a task force to work with the community, coordinate with Youth Services Unit.
- Yoldaşlarımız sizden bir şey yapmanızı istiyor.
Our comrades in Moscow have a task for you.
Başkent durdurmak için geniş katılımlı bir görev gücü oluşturuyor.
DC is setting up a joint task force to stop it.
Eğer görev gücüne katılırsam New York İstasyonu'nu yönetemem.
Can't run a New York station if I'm assigned to a task force.
Bu gizli görev gücü, Bill.
This is a covert task force, Bill.
Bildiğin üzere, FBI Alex O'Connor'ı Mikhail'in dosyalarını bulmak için kurulan görev gücüne ekledi.
As you know, the FBI just detailed Alex O'Connor to a task force set up to find Mikhail's files.
Özel kuvvetlerdeki görevi kabul etmeye karar verdim.
I've decided to take a spot on a federal task force.
Özel kuvvetler istihbarat gibi değil.
Task force isn't like Intelligence.
Lindsay'in özel kuvvetler ekibi bizi çağırmış.
Lindsay's task force called us in.
Özel kuvvetler bu sabah M B'deki metal deposuna baskın düzenledi.
Task force raided M B Sheet Metal this morning.
- Bu bölge su taşkınına yatkın mı?
Is this area susceptible to flooding? Yeah.
Sözlü taşkınlıklar.
Verbal outbursts.
Şimdi de görev gücünü de mi bu işe dahil ediyorsunuz?
Now you're dragging the task force into it?