Taxes перевод на английский
2,868 параллельный перевод
- Seçim senesinde.
I am not raising taxes because of you.
Vergilerden ve otel odası kirasından sonra elimde 23 dolar kaldı.
Although after taxes and a week's rent, it comes to 23 bucks.
Kaliforniya'da vergi ödeyip bu evi tatil için kiralıyorlarmış.
Pay taxes in California, but keep this home as a vacation rental.
Ama vergiler belimizi kırmıştır.
But the taxes bear hard on us.
[İbrahim] Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye'ye vergi elbette görevimiz.
We are aware that paying taxes to the empire is our duty.
Bu Venediklilerin vergisini, iki katına çıkarın.
Double the taxes for the Venetians.
[Erkek 1] Vergiler de azalsa, daha iyi olacak.
But the taxes could be lower.
Hünkâr'ım, baş defterdar ve Pîrî Mehmet Paşa, yeni vergilerin - kanunnamesini arz edecekler.
The chief treasurer and Piri Pasha will present the new law regarding the taxes.
Kulların vergisi düşer, gâvurunki yükselirse adalet sağlanır derler.
They say it will be fair if the taxes are lowered for subjects and raised for foreigners.
Neden vergileri artırıyorsunuz?
Why are you increasing the taxes?
Ya bu vergileri ödersiniz ya da Osmanlı'ya dirhem mal satamazsınız.
You either pay these taxes or you can't trade in the Ottoman Empire.
[Dış ses] Piri Paşa zamlı vergileri indirmeyeceklerini söyledi ambargoyla tehdit etti.
Piri Pasha told us that they wouldn't lower the increased taxes. He threatened us with embargo.
Sonra slogan geliyor, "Ölüm ve vergi."
And the tag line reads, " death. And taxes.
Doğru düzgün vergi de ödemiyorlarmış,
And they don't pay taxes,
- Önce tartışacağız tabii Amir. - Peki biz tartıştık mı Bjorn? Sosyal yardım paketini ucuza mal etmek için vergileri yükseltip eğitim fonunu azaltalım.
Well, raise taxes or cut back on education to make the welfare package cheaper.
- Ama hepsini yumuşatmışsın.
- And new green taxes. - But they've been watered down.
İklim ve Enerji Bakanımız, sıradan motorculara yeşil vergi diye bir servet ödetiyor.
Our climate and energy minister has cost the average motorist a fortune in green taxes.
Kendisinin antika arabasıysa, herkesin çevre dostu arabasının tabi olduğu çevre vergisinden nedense muaf.
His vintage car just happens to be exempt from the green taxes that apply to everyone else's eco-friendly cars.
Vergi vermediğime sevindim.
Glad I don't pay taxes.
- Ben vergi ödüyorum, seni moron.
I'm paying taxes, you moron.
Hiçbir üretimi yok, hiçbir geliri yok, ve hiçbir vergi ödemez.
Has no product, generates no revenue, and filed no taxes.
Tabii, sanki vergi ödüyorum da.
Oh, yeah, like I pay taxes.
Onlar vergiler.
They're taxes.
Vergi nedir?
Ders, what are taxes? Society, it's a big pie.
Evet, kesinlikle. Vergi ne güzel şeymiş!
Taxes rule!
- Zengin misiniz nesiniz?
No taxes. You guys are rich or something.
Şu an vergileri yükseltmeyeceğine söz verir misin?
Will you pledge right now not to raise taxes?
- Vergilerimi ödüyorum.
- I pay my taxes.
Babamla konuşuyordum. Bana, vergileri ödememizin öğretmenler için olduğunu söyledi. Bu demektir ki, biz onların patronuyuz.
So, I was talking to my dad, who says that since he pays taxes and stuff, like, for teachers, which pretty much means that we're your boss.
onalrın organik çiftçilikle, vergilerle ilgili kuralları devam edip gidiyor...
Their rules for organic farming, taxes keep going up...
Yangın, yüzündeki morluk mahkumlarla konuşurum, çıkış vergisinden haberim var hapları elinden aldıkları çok belli.
That fire, the bruise on your face... I talk to prisoners. I know about exit taxes.
Eminim ki sokak verginizi ödemek için gelmediniz buraya.
Oh, you guys aren't down here collecting street taxes, are you?
Latin kökenli popolar vardır ve eyalet vergi almaz.
Latin asses and no state taxes.
Vergilerimizi ödüyoruz.
We pay our taxes.
Senin kahrolası vergilerin olmasaydı, kaçakçı olmak zorunda kalmazdım.
I wouldn't have to be a smuggler if it wasn't for your damn taxes, would I?
Vergiler, bu topraklardaki halkın korunmasına yardım ediyor.
Those taxes help protect the people of this land.
Geçen seneki gibi vergi işlerini halletmek için de değil yalnızca.
You know, not just to help her out with her taxes like I did last year.
Ben vergileri kastetmiyorum.
I'm not talking about taxes.
Ayrıca biraz önce Birleşik Devletler'den bana 22 milyon dolar miras kaldı. Eğer vergi kaçırmama yardım edersen,... verginin % 45'ini sana veririm.
By the way, I just inherited U.S. $ 22 million, of which I'll give you 45 % if you can just wire me the taxes up front.
Evet, ama hiç geliriniz yok. 4 milyon dolarlık emlak vergisi borcunuz var.
Yeah, but you guys have no income. You owe four million dollars in back property taxes.
Şikayet etmekten hiç usanmıyorsun.
No taxes ought to quiet your complaint. No ocean.
Önce düşük yapmaların, sonra vergi sorunları ve şimdi de bu çıktı.
First those miscarriages, then problems with your taxes and now this.
Yatırım hesabını düzenliyorum ve yılda bir kere vergileriyle ilgileniyorum.
I mean, I just helped him set up an investment account and do his taxes once a year.
- Senin vergilerinle ilgilenemeyecek.
Well, I guess she won't be doing your taxes.
NCAA, tüm gelirleri toplamını 700 milyon dolar olarak açıkladı ve 300 milyon dolarlık da serbest mal varlığınız var ama siz kâr gütmeyen bir kuruluşsunuz yani bu paranın vergisini ödemiyorsunuz.
So the NCAA as a whole reports over $ 700 million in revenue and has $ 300 million in unrestricted net assets, yet you're a non-profit organization who doesn't pay taxes on any of that money.
Hala vergi ödemekle yükümlüsün, Shawn.
You still have to pay taxes, you know, Shawn.
Evet, ama İngiliz vergisi ödeyebilirim. Ki onlar daha ucuzdur, değil mi?
Yeah, but I can pay British taxes, which are probably way cheaper, right?
Evet, vergiler sayılmazsa.
Yeah, before taxes.
Kaç aydır vergilerini ödemedi.
He hasn't paid his taxes in months.
- Beni kaybediyorsun.
Taxes...
İşte bu hoşuma gitti.
Taxes are cool.