Teach перевод на английский
19,984 параллельный перевод
"Don't teach a father how to make babies."
"Don't teach a father how to make babies."
Akraba evliliğinden olan çirkin çocuklarına, bir gün bu anlamsız terbiyeni vermek için yaşlanacağın günleri iple çekiyor musun peki?
Do you favor growing old to one day teach your ugly inbred children your grotesque manners?
- Sana dans etmeyi öğreteceğiz.
We gonna teach you how to dance. You go ahead.
- Sana erkek tavlamayı öğreteceğiz.
We gonna teach you how to get a man.
Onlara bir ders verelim...
teach them a lesson...
- Ben sana öğretirim.
I'll teach you.
Sen mi öğreteceksin?
Are you going to teach me?
- Bu aptallara bir ders vermeye ne dersin?
What do you say we teach these fellas a lesson?
Eskiden edebiyat profesörüydü, ama bırakmak zorunda kaldı.
She used to teach literature, but she had to give it up.
O küçük, güzel şey ; biri ona nasıl yapacağını öğretmeye karar verirse sesiyle kafatasını parçalara ayırabilir.
That pretty little thing could shatter your skull with her voice if someone decided to teach her how.
Çünkü gerisini ben öğreteceğim sana.
Because I'll teach you the rest.
Fizik mi öğreteceksin yoksa eziyet aletini kafama takıp şu işe başlayacak mıyız?
What, you're going to teach me physics? Or are you going to put your little torture device on my head and get this thing started?
İstersen sana öğretebilirim.
I can teach you if you want to know.
Sana öğrenmeyi çok istediğin şeyi öğreteceğim.
I teach you what you've been so desperate to learn.
Ona bir ders vermeliyiz.
We oughta teach him a lesson.
Sanırım bunu öğretecek bir babam yoktu benim?
Guess I didn't have my dad to teach me that?
"Keşke burada olsaydın abi... "... bu bitmeyen geceleri bitirmeyi öğretseydin bana. "
I wish you were here, brother, to teach me how to survive these endless nights.
Bazen birine ders vermenin en iyi yolu onları cezalandırmak değil en değer verdiği kişiyi cezalandırmaktır.
Sometimes, the best way to teach someone a lesson isn't to punish them ; it's to punish the ones he cares about the most.
Birileri adamlarına yardım etmek konusunda bu şeytani organizasyona ders vermeli.
Someone should teach this evil organization a lesson in helping their fellow man.
O da Darhk'ın büyüsüne nasıl karşı koyabileceğimi öğretecek biriyle iletişime geçmemi sağladı. Bunu sırf Harry Potter serisini sevdiğim için söylemiyorum ama neden hepimiz o dersleri almıyoruz? Pekâlâ.
He put me on to someone who he thinks may be able to teach me how to defend against Darhk's magic.
Söyle bana, sana o gördüklerini değiştirecek ne gibi bir şey öğretebilirim ki?
Tell me, what could I possibly teach you that would change what you saw?
Sana büyü öğretmesi için başkasını buluruz. Biraz daha sabırlı ve az kokulu bir tütsüsü olan birini.
We'll find someone else to teach you magic, someone with more patience and less smelly incense.
Bana biraz daha dövüş öğretebilirsin diye düşündüm...
I thought maybe you could teach me some more fight,
Belki bana da öğretirsin?
Maybe you teach me.
Demetri, sana öğretebileceğim hiçbir şey yok.
( Russian accent ) Demetri, there is nothing I can teach you.
Hem, ben öğrenmeye hazırım ama sen öğretmiyorsun.
Yet I am ready to learn... but you don't teach me.
Sana dersini vereyim o zaman.
I'm gonna teach you a lesson.
Size hep öğretmek istediğim şeyi sonunda öğrendiğinizi görmek çok güzel.
It's good to know that you have finally learned what I've been so desperately trying to teach you.
Nükleer fizikçiye bulaşmaman gerektiğini anlamışsındır artık.
That'll teach you not to mess with a nuclear physicist.
Ben yüksek matematik derslerine giriyorum.
No. I teach AP Calculus.
İyilik de şu : Onlara savaşmayı öğret.
So the favour... teach them to fight.
Bu yüzden onları sen eğiteceksin.
That's why you're gonna teach them.
Profesörken İngilizce dersi mi veriyordun?
So, uh, did... did you teach English when you were a professor?
Bana dua etmeyi öğretir misiniz?
Would you teach me to pray?
Tamam, şimdi.
- Really! - Want me to teach you?
Bu hâldeyken nasıl beden eğitimi dersi verebilirim?
How can I teach P.E. looking like this?
Francis Xavier buraya.. Tanrının oğlu adına Japonlara dini öğretmek için geldi.
Francis Xavier came here to teach the Japanese about the Son of God.
İleri grupta ne öğretiyorlar?
What do they teach in the advanced group?
Gruden sana Jay Glazer'in programında maymunluk yap da dedi mi?
Did Gruden also teach you to go apeshit on Jay Glazer's show?
Geri geldiğimde ilk yardım yapmayı öğreteceğim.
When I get back, I'll teach you how to be field medic.
Sen küçük bir çocukken otobanda seni kırmızı tatlı bir BMX'e bindirir arabalara hava atmayı öğretirdi.
You know that when you were a little boy... he used to ride you to the highway on his cute red BMX and teach you to throw rocks at cars. He'll come around.
İnsanlara zarar vermeden öğretebilirsin Foster.
You can teach people without harming them, Foster.
Nasıl bunu benim öğretmem gerekiyor ki?
How is that my job to teach him that?
Bir aile tatilinde çocuğuma araba sürmeyi öğretmek mi?
Teach my boy how to drive on a family vacation?
Sana şeytan çıkarmayı öğreteceğim.
I will teach you the practice of exorcism.
Baban sana yüzmeyi öğretti mi hiç, Per Degaton?
Did your father ever teach you to swim, Per Degaton?
- Evet.
Teach me?
Sen biri sana büyüyü öğreteceğini söylediğin zaman bir dağın tepesini saklı bir tapınağı falan düşünmüştüm.
When you said that you'd found someone to teach you magic,
Bana öğret.
Teach me more.
Al tut!
Actually, today let me teach you.
Bunada biraz öğretsene ya...
Wow! Please teach her something...