Teacher перевод на английский
18,148 параллельный перевод
Ama asla müzik öğretmeniniz olmayacak!
But he will never ever be your music teacher!
Hey, benim müzik öğretmene dönüşmek hakkında ne düşünüyorsun?
Hey, what do you think about maybe becoming my music teacher?
Ben müzik öğretmeniniz olmayacağım, dostum! - Düşünecek misin?
I'm not going to be your music teacher, mate!
İlkokul öğretmeniyim de.
L'm a school teacher.
Öğretmen misin? Vay canına.
You're a school teacher?
Öğretmen olduğum için... hep imla hataları... gözüme çarpar.
I always notice words and spelling... Because I'm a teacher... And that's what I do.
Öğretmen olmanın en zor yanı ne?
What's the hardest thing about being a teacher?
Öğretmen olmanın en zor yanı... el yazısı öğretmek.
The hardest thing about being a teacher... Is teaching cursive.
Benimki seksi bir ilkokul öğretmeni... seninki de fonları yatırıyor.
Mine's a sexy school teacher... And yours... Hedges funds.
Şu öğretmene bakar mısın, her gün bir elma yiyecek ya.
Look at that teacher, grabbing her apple a day.
Çok katı bir öğretmenim.
L'm a very strict teacher.
Veli toplantısı yapacağım ve anne babana... ne kadar yaramaz olduğunu anlatacağım.
L'm gonna call a parent-teacher conference... And tell them what a bad boy you are.
Evet, öğretmenim.
Lam a teacher, yeah.
Öğretmen misin peki?
Are you even a teacher?
Öğretmenimin kahvesine müshil katmıştım. Tam iki gün okula gelemedi.
I put laxative in my teacher's coffee and she was out of school for two days.
Bu kız beşinci sınıftaki öğretmenime benziyor.
She looks like my fifth grade teacher.
Ne hoş bir adlandırma, Signor Valtroni gibi bir öğretmenle, gerçekten de öyle olabilir.
- Delightful appellation. And perhaps with a teacher such as Signor Voltroni, it could even become true.
Ben bir öğretmenim, ve insanlar büyük evlerde kaybolurlar.
I am a teacher, and people disappear... in large houses...
Müzik öğretmeniyle birlikte gitti.
He went with his singing teacher.
Kadınların sorunlarıyla ilgilenerek öğretmenlik yapamam.
I can not be a teacher and take care of women's problems.
Özgüvenin takdire şayan. Ama "hocam daha iyi" diyebilirsin.
I like your confidence, but you might say that you have the better teacher.
Senin hocan ne yaptığının farkında değil.
Your teacher definitely doesn't know what he's doing.
Sanırım boynuz kulağı geçti diye düşünüyorlar.
They thought perhaps the student has surpassed the teacher.
Öğretmeni al.
I give you the teacher.
Jess senin öğretmenin mi?
- Jess? Is Jess your teacher?
Ama nasıl bunu yapar da hala kendime sen bir öğretmensin derim?
But how could I do that and consider myself any kind of a teacher?
- Bizim öğretmenimiz mi o?
- Is that our teacher?
"Tek öğretmen sensin."
"You are the only teacher."
İlkokul hocam aksanım yüzünden adımı yanlış duydu.
My elementary school teacher, she misheard on account of my accent.
Koruyucu, öğretmen.
Protector, teacher.
Bir öğretmen bir keresinde bana, yeniden keşfin metresi olduğumu söylemişti...
A teacher once told me I was a mistress of self-reinvention...
Bikram Yoga'da galiba...
A yoga teacher.
Öğretmenim okulda Bana inanmaz Kontrol etmezse.
My teacher in school never believes me unless she checks.
Pekâlâ, öğretmeniniz Sahip olduğunuzu söylüyor İnatçı bir çizgi.
Well, your teacher says that you have a stubborn streak.
Ve geçen hafta, Öğretmen onlara sordu, "hayat nedir?"
And then last week, the teacher asked them, "what is life?"
Lise öğretmeni bekar anne.
Single mom, high school teacher.
- Hocanın bana garezi var.
My teacher's got it out for me.
Öğretmen onu ulusal bir yarışmada görmek istiyor.
His teacher wants to enter him for a national competition.
Benim öğretmenim gibidir.
He's like a teacher to me.
- Günaydın öğretmenim!
Good morning, teacher!
Öğretmen de beni geri yolladı.
So a teacher drove me back.
- Öğretmen misin?
- Are you a teacher?
Sizi öğretmen Wayne Peters'in kaybolması yüzünden aramıştım.
I phoned about Wayne Peters the teacher who disappeared.
Arka bahçesine gömülen öğretmen hakkında duydunuz mu?
Did you read about the teacher buried in the back yard of his cabin?
Öğretmeni öldüren cadı bu kadın.
That's the witch who killed the teacher.
Lisedeyken İngilizce öğretmenimdi ama şimdi müdür oldu.
She was my English teacher in high school, but now she's the principal.
- Öğretmeninize bakmanız gerekiyor.
- You have to look up to your teacher.
- Ben Elisa'nın öğretmeniyim.
I'm Elisa's teacher.
1.65'lik anaokulu öğretmeninin kimdi o bilmiyorum, 62, AK-47'sini çekeceğini düşünüyor musun?
You think that your five-foot-four kindergarten teacher is gonna... Who is, uh, I don't know, 62, is gonna pull out her ak-47?
Soraya'nın kocası bir öğretmendi ve o dalgada kardeşim Tigo ve sınıfın geri kalanıyla birlikte öldü.
Soraya's husband was the teacher at School... and he died in the wave along with my brother Tigo and the rest of the class.
Çok iyi bir öğretmendin Arthur.
You were such a good teacher, Arthur.