Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ T ] / Teeny

Teeny перевод на английский

734 параллельный перевод
İzninizle bir kaç dakika vaktinizi alacağım.
If i may intrude for just a teeny weenie second.
Ama bu taraftan - bu taraftan bakınca ufacık da olsa Max'i andırıyor.
But from here - from here she looks a teeny-weeny bit like Max.
Sadece ufak bir kaşık aldım, o kadar.
Just one little dab. Just one teeny little old dab, that's all.
Bu arada, canım, isteyerek kabalık ettiğimi düşünme ama sen, Bay de Winter'ın dişinin kovuğuna kaçardın ancak.
By the way, my dear, don't think that I mean to be unkind, but you were just a teeny, weeny bit forward with Mr. de Winter.
Bu tablette yedi kap yemek var.
There's a seven-course dinner in one of these teeny pills.
Ne istersen söyle ama Bannot çetesine kıyasla bu küçücük, küçücük, küçücük bir şey.
Say what you will, but compared to the Bonnot gang, this is teeny, teeny, teeny...
Küçücük minicik.
Teeny-weeny!
Bedavadan biraz pahalı, onluk, on sent, bir doların onda birini ödüyorsunuz ve dünyanın en olağanüstü şovunu izliyorsunuz!
... One little, teeny, bitsy dime, tenth part of a dollar, and see the greatest show on Earth!
"O çok zarif, genç ve tatlıdır" şeklinde başlayan.
The one that goes : "She is graceful, sweet and teeny"?
"O çok zarif, genç ve tatlıdır ve herkes ona- -"
"She is graceful, sweet and teeny, and everyone calls her- -"
Peki sen Billy, küçük grubumuz söylediğin tarihte ortaya çıkmadığında arkadaşının başka birileriyle anlaşmak için bunu bahane olarak kullanabileceğinden birazcık da olsa korkmuyor musun?
But aren't you afraid, Billy, that when our little party doesn't show up on the date you said, aren't you a teeny bit afraid that your friend might use that as an excuse to begin negotiations elsewhere?
Çok geçmeden, ta yukarılarda, kısrak kuyruğu boyunda minik bir bulut belirdi.
Pretty soon, way up there, there's a teeny little cloud the size of a mare's tail.
Birazcık daha.
Teeny-weeny bit.
Azıcık.
Maybe just a teeny....
Ufacık, küçücük adımlarla çıkın.
Teeny-weeny steps, now.
Unutmayın ufacık, küçücük bir kalp krizi geçirdiniz.
Remember we had a teeny-weeny heart attack.
- Sadece ufak bir Martini, sonra da Kulübe gideriz, tamam mı?
- One teeny, weenie Martini and then we all head for the Country Club, right?
Üstelik sadece tek bir hamle ile çektim dostum.
Just one teeny little shot, and the Eighth Illinois "et" dirt.
Küçük bir yalan söyleyemez miyim?
You can't tell one teeny lie?
... Ve orada çimlerin içindeki küçük çiğdemi göremedim.
... and there in the grass was a teeny little crocus peeping up at me.
- O zaman mini minnacık bir yudum içip bu örnek yaşantına biraz renk katmaya ne dersin?
- Well, how would you like to spice up your exemplary life by just slipping a teeny-weeny bit?
- Mini minnacık mı?
- A teeny-weeny bit?
Ah! Şuradakinde biraz daha canlılık var.
That one over there has a teeny-weensy bit more elan.
Ve bir fare kadar da küçük.
I can be teeny small as a mouse
Sen bana ufacık bir yardım bile yapmadın.
You didn't give me one single teeny bit of help.
Yuvasından düşmüş, minicik bir kuş vardı ve sen onu annesine geri götürmüştün.
There was this little teeny bird that had fallen out of its nest, and you were taking it back to its mother.
Anne Korkarım yine içkiyi fazla kaçırdım.
Mumsey I'm afraid I had a teeny-weeny bit too much to drink.
Ama her zaman içkiyi fazla kaçırmışımdır zaten.
But then again, I always have a teeny-weeny bit too much to drink.
Genç hanım herhalde Cladius Neron'un küçücük bir öpücüğünü reddetmezsiniz, değil mi?
Claudius Nero a teeny weeny kiss?
Barbara, gel buraya otur!
- Oh, they've got such teeny cars. - Barbara, come sit over here!
- Sadece arabalarının marş düzeneğine konmuş küçük bir bomba. 58'de Bovon'a koydurduğunuzdan bile küçük.
Just a teeny-weeny one... wired into the ignition on their car. It's smaller than the one you had me plant on Beauveaux in'58.
Bir şey istesem yapar mısın?
Do me a teeny favour, will ya?
Topu topu bir haftacık evladım.
One teeny-weeny week, my boy.
Hathaway'in başında ufacık tefecik bir bomba vardır...
That there is just a little, teeny-weeny bomb in Hathaway's head.
- Biraz geç mi kaldım?
- Am I a teeny bit late?
Kulağıma evlendiğine dair dedikodular geldi.
I heard a teeny rumourlette that you were married.
Küçük olanlarından!
You know, the little, teeny, tiny ones?
Beş parça var. En büyüğüyle başla en küçüğünü de sona bırak.
There are five pieces well, start with the biggest and end with the teeny-weeny one
Seni küçük... minik... sıska, küçük... böcek!
You little... teeny... skinny, little... bug!
Alexander Eulosky, Clan Boyle, Brenner Jost, Nason Narrow, Ness, Nickels Teeny, Sandstrom Skroes, Skully...
Alexander Eulosky, Clan Boyle, Brenner Jost, Nason Narrow, Ness, Nickels Teeny, Sandstrom Skroes, Skully....
Orada bahsettiğin gibi küçük işler yapmaya müsait bir yer yoktur, Shonkin Sag'da da yoktur.
There ain't a teeny-weeny implement business in Big Sandy, and not in Shonkin Sag neither.
Çocuklar bütün o önemli yılları aşağıda geçirir.
Kids spend all that time, all those important years way the hell down there. Teeny little things.
Sırf miniciksiniz diye Şükran Günü'nde dayınız gelir ve...
Just you, because you're teeny. Your uncle comes over on Thanksgiving.
Ufacık bir şeymiş yahu.
Ain't he a teeny?
ve küçücük bir Martini.
And a teeny Martini.
Süt lütfen ve iki küçük kesme şeker.
Milk, please, and two teeny meeny lumps.
İki küçük kesme şeker.
Two teeny meeny lumps.
Başlarındaki minik şapkaya biçim veren, ipek ve çiçekleri birleştiren güllerle bitiriyoruz.
Finishing with roses to match the confection of flowers and silk on her head, forming a teeny-weeny hat.
Çakıltaşı mı?
Want a teeny-weeny spade?
- Sadece küçük bir tanesini.
- Just a teeny one.
Minnacık, küçücük bir koğuştayım.
Some teeny-weeny little ward.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]