Televizyonda перевод на английский
4,306 параллельный перевод
Neredeyse her gece televizyonda.
I see him almost every night on TV.
Televizyonda New York'un romantik versiyonunu anlatan bir şey yoktu, ve bir hayran olarak, bunu özledim.
There was really nothing on TV that had that romantic version of New York, and I really missed that just as a fan.
Dün babam, bayanı tutuklarken beni televizyonda görmüş. Oğlu medyada ünlü olduğu için ne kadar mutlu olduğunu söyledi.
My father saw me taking charge and arresting the lady on TV yesterday... and he was so happy saying how his son is now a famous in the media.
Swifty Lazar'a, müşterilerini televizyonda fazla teşhir etmemesini söyle.
Well, tell Swifty Lazar he should not have overexposed his client on television.
Evet, evet, az önce televizyonda izledim.
Yes, we just saw It on TV...
Önceki gün televizyonda gördüm onu.. ve harika görünüyor.
I saw his video on TV the other day he looks so good.
Neyse, suikastı televizyonda gördüm ve birkaç gün ara vermem gerektiğini düşündüm.
So I'm watching the assassination on TV and I think... at least I'll have a few days off.
Televizyonda doğrudan kameraya bakan ilk kişi bendim.
I was the first person in television to look directly into the camera.
Biliyorum televizyonda olduğumdan daha kısayım.
I know I'm shorter in person.
Sizi televizyonda öldürmeme yakışır bir nedene ihtiyacım vardı.
I just needed a reason to kill you that would play well on TV.
" Sevgili kızım, sevgili Mia seni bugün televizyonda gördüm.
"Dear daughter, dear Mia..." I saw you on TV today.
İnsanlar televizyonda ne görse inanıyor.
People just believe whatever they see on television.
Televizyonda senin için bu kadar önem arz eden şey ne acaba?
What the hell's on TV that's so important you?
Amerikalılar her şeyi televizyonda görüp, ırk ayrımından dehşete düşüyorlar.
Americans see all this on TV, they're horrified by apartheid.
Gebermen için o kadar dua ettim ki. Televizyonda haberleri görünce en ufak faydası olmadı.
I have prayed for so long for you to die... but when I saw the news on the TV... it didn't help one bit.
Televizyonda porno mu izliyorsun yahu?
Are you watching pornos on the fucking TV?
İnsanların dilinde, televizyonda gördün insanlar çat kapı gelir, birlikte doktora giderler kimse yalnız yemek yemez ama çoğu insan yalnızdır.
People talk about it, you see it on tv... people drop by, go to the doctor together, no one eats alone... but most people are alone.
Televizyonda hava durumu sunuyorum ben.
I do the weather on tv.
Televizyonda dans edenleri izlerdik.
We would look at the people on the television, dancing, and we just would waltz or...
Çocuklar televizyonda Tur'u izlerken "Anne, babam Lance'le röportaj yapıyor" dediler.
The kids had been watching the Tour on TV, and they said, "Mom, Dad's interviewing Lance."
Andreu ilk kez televizyonda bu konu hakkında konuşuyordu. Ocak 2007
This is the first time Andreu has spoken about it on television.
Televizyonda Ay'a inişi izlediniz mi?
Hey, did you guys see the Moon landing on TV?
Televizyonda Senatör Rockford'un bir bellek dedektifi tutma olasılığından bahsedildiğini duydum.
Sorry. I heard Senator Rockford on... TV... talking about the possibility of hiring a memory detective.
Buna ne deniyor bilmiyorum ama televizyonda görmüştüm şey kurban kendisini esir alan kişiye yakınlık duymaya başlıyor.
I don't know the term for this, but I saw it on television somewhere, where the... the victim starts to sympathize with the captor.
California'da ve Amerika'da davayla ilgili televizyonda gösterilenleri istiyorum.
I need the case laws on televised, federal and california.
Televizyonda program yapıyorum.
I'm doing a tv show.
- Televizyonda üçüncü kanal açık mı?
- Is the TV on channel three?
Eğer bunu ulusal televizyonda gösterir ve gerçek olduğunu söylersen bir sürü insan inanacak.
If you put this on national television and you say it's real, a lot of people will believe.
Televizyonda mısın?
You on the telly?
Öylesine bir şey, televizyonda söyledikleri.
It's just something they say on the TV.
Umarım televizyonda izleriz.
- I was hoping to see you on television.
- Öyle mi? - Televizyonda.
- On TV.
Ben, seni televizyonda gördüğümü hatırlıyorum herkesin gözü yaşIıydı. bir çeşit kahraman gibiydin
I remember seeing you on TV, everybody all weepy-eyed and shit, like you some kind of fucking hero.
Televizyonda olduğuna inanamıyorum!
I can't believe he is on TV!
Şimdi televizyonda!
he is on TV!
Oh tabi, televizyonda bundan bahsetmiyorlar...
Oh thats, its not mention that on TV...
Seni televizyonda görmüştüm, New York'taydın!
But I saw you on TV. You were in New York!
- Televizyonda çıplak dolaşıyordun.
You were naked on TV.
Televizyonda bir hortumun yanında gördüm seni.
I see you're live on TV with a tornado.
Flint, herkes ulusal televizyonda yerin dibine girebilir.
Flint, everyone gets humiliated on national television.
Televizyonda Avrupa'ya veya İtalya'ya bir şeyler olduğu söyleniyordu.
The TV said something was happening to Europe or to Italy.
Hayır. Kardeşim televizyonda açtı.
No, my brother was watching him on TV.
Hemen şimdi, bugün. Televizyonda da güzel bir şey yokken.
Right here, today, while I'm not missing anything good on TV.
Ve seni televizyonda görmeliyiz ki seni izleyip birbirimizle konuşmayalım.
And we need you back on TV so we can watch and not talk to each other.
Babam televizyonda!
Daddy's on! Daddy's on!
İğrenç Flavor Flav'i televizyonda, herkesin önünde ağzından öptün.
You tongue-kissed nasty-ass Flavor Flav on national fucking television, whore.
Akthul Majood'un öldüğü televizyonda gösterilebilir.
He may look like on TV, that Akthul Majood is dead.
Bak televizyonda ne var. Neymiş o?
Gustav, shall we see if there's anything on TV?
televizyonda çıkıyor.
he's on television.
Ve sürekli televizyonda haberi gösteriyorlardı. Ve ilk görüntü geldiğinde insanlar pek bir şey anlamıyorlar.
They were showing the story on TVs inside... and, you know, little do people know... that when that first video came out...
Televizyonda görüşürüz o zaman.
See you on the TV, then.