Temptation перевод на английский
1,338 параллельный перевод
O isteği duydum.
The temptation.
Ayartılmamıza izin verme, bizi kötü olandan kurtar.
And lead us not into temptation, but deliver us from evil.
Bizi yönetmeye çalışan günahlara karşı direnebiliriz.
We can resist those... who would lead us into temptation.
Günahlara direnen kişi kutsaldır. Sorgu karşısına çıktığında...
Blessed is the one who endures temptation... for when he has stood the test...
Bizi doğru yoldan ayırma ve bizi şeytandan koru.
Lead us not into temptation and deliver us from evil.
Kendilerine hayran olarak, günaha girmelerini engelledim.
I'd remove the temptation to admire themselves.
Sen burada üst rütbelisin, Varla, ama almak için gönderildiğimiz ödülü yok etme eğilimine karşıyım.
You are senior here, Varla, but I resist the temptation to terminate the prize that we were sent to retrieve!
Baştan çıkmayı kastediyorum.
I MEAN, YOU KNOW, TEMPTATION.
# Sapkınlığa giden yol... #
* The path to temptation... *
- Seni harekete geçirmek için.
- Maybe as a temptation for you to act.
Havva'nın günahını temsil ettiler, orijinal günahı.
They've represented the temptation of Eve, original sin.
Ama sen, bir başmelek olarak, Bu ayartmalara boyun eğdiğin için, bu seni bir canavar yapıyor.
But in you, an archangel...,... to succumb to such temptation, that's what makes you a monster.
Biz ilgi satıyoruz. İstek. Hayvansal içgüdüler.
We're selling temptation, desire animal instincts gluttony, sin.
Vücutlarını uyuşturucu, alkol ve evlilik öncesi seksin cazibesine ve bu belalara esir etmişler.
They surrender their bodies to the temptation and destruction of drugs, alcohol and premarital sex.
Çünkü bakarsam, kendimi enseni öpmekten alıkoyamayacağım.
Because if I do, I won't resist the temptation to kiss you on the neck.
- Sakın bağırma.
- Resist the temptation to scream.
Yıllarca bir insanla beraber çalışırsın, sonra bir gün ayartılma çok fazla olur.
You work next to a person for years, and then one day the temptation's too great.
Günahtan uzak durmalısın.
Chase away temptation.
Sonra'Tutku Adası'ndaki gibi, onu tökezletmek için birini tuttu.
Then he hires a man to get her to stumble, like Temptation Island.
"İsa'nın Baştan Çıkarılması" onun favorisidir muhtemelen cüzzamdan dolayı.
The Temptation of Christ is her favorite because of the leper.
Her şeyden vazgeçme arzun şimdi daha fazla olacak.
The temptation to give up will be overwhelming.
Şeytana uymak, bu çok fazla.
The temptation, it's too much.
İblis güçlerini kullanamazsın, çok fazla ayartıcı olur.
You can't use your demonic powers, it's too much temptation.
Evet, cezbediciliği anlıyorum, Paige.
Yeah, and I understand the temptation, Paige.
Tam şu anda tereyağı bıçağını kapıp bileğine götürmek için dayanılmaz bir istek duymuyor musun?
I mean, aren't you, at this very moment, resisting the temptation to grab a knife and grind away at your wrist?
Şeytana mı uydun?
Temptation too great?
... sen de bizi bağışla.
And lead us not into temptation... but deliver us from evil.
Ama cazibesi... büyüyüp duruyor ben karşı çıkamayana kadar. Ben...
But the temptation- - it just grows and grows until I can't help it.
eğer seni ateşliyorlarsa?
ARE THEY REALLY YOUR FRIENDS IF THEY LEAD YOU INTO TEMPTATION?
Bana her türlü ayartmaya karşı koyabileceğimi gösterdi.
IT HELPED ME PROVE TO MYSELF THAT, UH, I CAN RESIST ANY TEMPTATION,
Ama Homer Simpson bu kadar kolay baştan çıkmayacak.
But Homer Simpson doesn't give into temptation that easily.
Yoldan sapmamıza izin verme, ve bizi şeytandan koru.
Lead us not into temptation, but deliver us from evil.
South Park - 512
Going down to South Park Gonna have myself a time Friendly faces everywhere Humble folks without temptation
South Park - 508
Going down to South Park Gonna have myself a time Friendly faces everywhere Humble folks without temptation Going down to South Park Gonna leave my woes behind
- İşte Hayatınız çeviren :
Friendly faces everywhere? ? Humble folks without temptation?
Bizi günaha sürükleme, bizi...
Lead us not into temptation, but deliver us...
Bu boksörler, bir rakiple karşılaştıklarında, kızların cazibesine kapılıp, kimin bir numara olduğunu göstermek için kapışırlar.
These bruisers can't resist the temptation to show off to the girls... have a pop at a rival male, prove who's number one.
Onun cazibesine karşı koyabilecek misin yoksa önlem mi almalıyız?
Do you think you will be proof against temptation, or shall we have to lash you to the mast?
O halde çözümle Stuart, ayartanı eleyerek.
Then I'll uncomplicate it, Stuart, by removing temptation.
BİZE KARŞI OLANLARI AFFEDERSİN
Lead us not into temptation. Lead us not into temptation.
Sonradan pişman olabileceğimiz acele kararlar vermememiz gerektiğini belirtmek isterim.
That said, we must fight the temptation to make hasty policy decisions we may come to regret.
Havva'nın Adem'i baştan çıkarması mı? ya da rahipler arasında yaşayan genç bir çocuğun öldürülmesi mi?
Eve's temptation of Adam, or the murder of a young boy who's lived among them for years?
biz ölümlülerin hep işlediği bir suçla ilgili.
A play about greed, temptation and mortal sin.
evet. kışkırtıcılık bunda rol oynuyor.
And by turning aside for temptation, the boy found death lurking for him. Don't you see?
thomas için... - hayır. ... günah baştan çıkarıcıydı.
- as Thomas to temptation yields.
CLAIRMONT MESLEK LİSESİ tuşlara bakarak basmaktan sakının.
Avoid the temptation of placing your fingers on the home keys by sight.
Ve bize doğru yolu bulmamızda yol göster.
Lead us not into temptation, but deliver us- -
Şeytan Adası'ndan bile kaçsa umurumda değil... hiçbir yere gitmiyorum.
I don't care if he escaped from Temptation Island. I'm not goin'nowhere.
İsa'nın kendisi şeytanın kışkırtıcılığına karşı koymuş ve benden uzak dur demişti.
Do you recall how Jesus himself answered the devil's temptation? He said unto him, "Get thee behind me, Satan."
Yumurtlayan tetik balıklarının bile fazla cazibesi yoktur.
Even swarms of breeding trigger aren't a serious temptation.
Bu yüzden o hep yalnız kalıyor.
So there's temptation.