Tender перевод на английский
2,154 параллельный перевод
Sen bu kadar tatlı ve duyarlı olduğun için doğru sözcük değil.
Well, not when you're all sweet and tender about it.
Bu ya kızarmış tavuk ya da bir kulak.
This is either a chicken tender or an ear.
Sonrasında aklımda kalan tek şey, Akari'nin yumuşacık dudaklarıydı.
And after that, only Akari's tender lips remained.
Ve maalesef, bu masum çocuklar, tıpkı birer çiçek gibi atıldılar.
Those tender blossoms must have wilted
Umarım bir şeyleri bölmedim.
I hope I didn't interrupt a tender moment.
Ama önce, duyarlı, duygusal seks yapıp, birbirimizi okşayıp, sonra ayakkabı alışverişi yapmalıyız.
Yeah, but you know what? First, we should have tender, emotional sex, and then cuddle, and then go shoe shopping.
Vicdanı rahat değil.
His conscience is genuinely stricken, and tender.
Amerika'da dünyanın en özgür toplumunda bu not tüm borçlar için, toplumsal ya da özel geçerlidir.
In America, the world's freest society... this note is legal tender for all debts, public and private.
"Ölüm saatim yaklaştıkça ve durumum böyleyken ; dokunaklı aşk için sana duyduğum minnet, bana ruhunun koruyuculuğunu ve temizliğini hatırlattı."
"The hour of my death draws fast on, " and my case being such... " the tender love I owe you
Ne kadar masum ve narin.
Innocent and tender.
Hayatım gögüs ölçün ne?
What tender breasts you got, darling.
Bugüne hazırlanmak için 1,200 atış yaptım. Ellerim de nazik olunca...
Hit about twelve hundred balls last night in preparation for today, so hands are a little tender.
Neyse, bana anlattıklarınızın hiç birine inanmadım.
It just gives me tender bliss What is love, what is love?
Aşağıya, aşağıya, karanlıklara doğru, yavaşca giderler mezara.. Güzeldi, hassastı, nazikti,
Down, down, down into the darkness of the grave, gently they go, the beautiful, the tender, the kind.
"Kapalı kutuda yaşayan adam" hassas bir konu.
Closed-off-little-box boy, tender topic.
Fazlasıyla yumuşak, şefkatli, hissî.
Perfectly good, tender, sentimental.
Pekala, Chicken Tender?
Okay, Chicken Tenders.
Alın bakalım, Chicken Tender.
Here you go, Chicken Tender.
Çok şevkatli, Ama tekrar olamaz.
very tender, but it can't happen again.
Çek şunları.
- It's a little tender.
Biraz çinko hassas derine iyi gelir.
A little zinc will help protect that tender pink skin.
eğer böyle yakalanırsak, birlikte duygusal şeyler yaşarken, kanuna göre, ikimizde idam ediliriz.
If we were caught like this, Sharing a tender moment, By code,
Bu gergin dakikayı geçemez miyiz?
Could we just skip to the tender moment?
Benim uzun yıllar boyunca saf ızdırap ile hassas biri olmamı sağlayan, geçmişimde kalmış bir adama bakmak için gitmenizi önemsemiyorum.
I was thrown that you went behind my back to look for a man who made my tender, formative years pure misery.
Hassas, erkeksi duygusallığı olan Dwight gibi birinin beni seçmesi seni öldürüyor.
It simply slays you that a man as tender and as viscerally masculine as Dwight chose me over you.
Tuhaf bir merhaba, hassas bir kabullenme ve acele bir veda olacak.
It's gonna be an awkward hello, tender acceptance, and a rushed goodbye.
Yeni deri daha yumuşaktır.
The new skin is the most tender.
Bildiğin gibi bu Jimmy Deanleri az pişmiş severim.
You know I like those Jimmy Deans tender.
Hassas tarafini, belki kadinsi tarafini örnegin.
your tender side, maybe your feminine side, for example.
Tam bir... Çok... Duyarli ve sevgi doluydu.
And he was just... so... tender and lovely.
Ama yine de Jake duyarli oldugunda sevgisini sefkatiyle ifade ettiginde bu seni kizdiriyor.
And yet, when Jake is tender and he expresses his love through tenderness, it makes you angry.
Ve şimdi Jake'in sevecen biri olması ve sevgisini bu sevecenlikle ifade etmesi seni öfkelendiriyor.
And yet, when Jake is tender and he expresses his love through tenderness, it makes you angry.
Şimdi o kadar müşfik ve hassas olmaya çalışıyorsun ki...
Now, you are trying to be so tender and sensitive - -
Yaşlanmış olabilirim, ama hala şefkatli bir aşığım.
I might be old, but I'm a tender lover.
Kendileriyle konuşulsun isterler, şefkatle ilgi görmek isterler.
They need to be talked to, need tender loving care.
Çok sevecen bir yanı vardı.
And he was very tender in a way.
Sevecenliğinden seni pişiriyormuş ve bir daha göremiyormuşuz.
Tender, as in the way he cooks you, and then we never see you again.
Bu kutsal yağ ile Tanrı'nın merhameti üzerine olsun. Kutsal ruh'un lütfuyla Tanrı yardımcın olsun.
Through this Holy Unction and His most tender mercy, may the Lord help you by the grace of the Holy Spirit.
Bu kutsal yağ ile Tanrı'nın merhameti üzerine olsun. ... bu yolculuğa çıkarken, seni rahat ettirebilir ve kurtulmanı... Kutsal ruh'un lütfuyla Tanrı yardımcın olsun.
Through this Holy Unction and His most tender mercy, may the Lord help you by the grace of the Holy Spirit.
Sakatatlarda birazcık hassasiyet var.
Just a little tender in the giblets.
Beni nazik kıçımla beraber bir varilin üstünde bıraktınız ve itici erkekliğinizle onu toz etmek için bekliyorsunuz.
You've got me bent over a barrel with my tender ass just waiting to be pulverized by your thrusting manhood!
Bölgesel tekliften hemen önce.
Just before the regional tender.
Milyarlar eden bir teklif.
A tender worth billions.
Yumuşak olması için tavada tereyağıyla kızarttım.
Pan fried and buttered, the way that got it tender.
Anne. Ne kadar da iyi bir insan.
Mother, such a tender soul.
Lângurlar, genel olarak tomurcuk, meyve ve taze yapraklarla beslenen otçul hayvanlardır.
Langurs are essentially vegetarian with a diet of buds, fruits, and tender young leaves
Bu yükseklikte çok az meyve ve taze yaprak vardır.
At this altitude there are few fruits or tender leaves to eat.
Topladığı taze filizleri kızartarak kendine lezzetli bir yemek hazırlayacak.
Roasted, the tender shoots he gathers will make a tasty dish.
Orada yazan ; bu kağıtları imzaladığın anda, benim sana çeyrek milyon dolar vereceğim.
It says upon the tender of your signature- - as soon as you sign these papers- - I'm giving you a quarter of a million dollars.
Eloy yumuşak ve baharatlı biftek olan.
Eloy is tender and spicy beef.
En sonuncusu çok lezzetliydi.
My last one was delicious, very tender.