Terrible перевод на английский
27,130 параллельный перевод
- Bu korkunç.
- That's terrible.
Bay Jacobson, grip ya da bir şey olmuş. Durum korkunç yani.
Mr. Jacobson... uh, he got the flu or something, so it's terrible.
Kesinlikle boktan.
It's absolutely terrible.
Çocuklar şimdi gözlerinizi kapatın, çünkü babanız annenize kötü şeyler yapacak.
So close your eyes in there, kids, because Daddy's about to do some real terrible things to Mommy.
- Durum kötü, biz suçlanacağız!
The situation is terrible, and we're going to be blamed!
Bana ve başka insanlara kötü işler yapan çok kötü bir adam o.
He's a very bad man who has done terrible things to me and to other people.
Keskin bir zeka, berbat bir ağız kokusu.
Brilliant mind, terrible breath.
Bu kesinlikle berbat bir fikir.
This is an absolutely terrible idea.
Berbat bir casussun, Boyd amca.
You're a terrible spy, Uncle Boyd.
Bu gece tuhaf şeyler oldu,
Strange things happened tonight, terrible things,
... bu civarda gerçekleşen korkunç şeylere karışan herkesin ölmüş olduğu.
... Is that everyone involved in the terrible things That happened here is dead.
Eğer tutulma gerçekleşiyorsa, korkunç bir şey...
If the eclipse happens, something terrible - -
Gerçekten korkunç bir şey ufukta belirmiş demektir.
Truly terrible - - is on the horizon.
Baş ağrıları korkunç olmalı.
The headaches must be terrible.
Gerçekten korkunç.
No, I know terrible.
Fikrini değiştirdiğini söyle ve berbat biri ol.
Tell her you changed your mind and just be terrible.
Korkunç bir trajedi.
A terrible tragedy.
O kadar da kötü değildi.
It wasn't so terrible.
Korkunç derecede gazlı.
Terrible flatulence.
Çok kötü bir aşık olduğun için mi?
Is it because you're such a terrible lover?
Eğer korkunç söylersem bu daha iyi.
If I'm terrible, it is even better.
Korkunç bir asistansın.
You're a terrible assistant.
Korkunç bir asist-daşsın.
You're a terrible assis-friend.
Bu korkunç bir şey.
That's terrible.
Patrick Spring diye biliniyorsun ama gerçek adın Zachariah Webb ve korkunç bir hata yaptın.
You go by Patrick Spring now, but your real name is Zackariah Webb, and you made a terrible mistake.
Ama sonra korkunç bir trajedi yaşandı.
But then... terrible tragedy struck.
Aslında epey kötü.
It's terrible, actually.
Ben korkunç bir arkadaşım.
I'm a terrible friend.
" Korkunç görünüyor.
" That sounds terrible.
Neden bu korkunç kafa patlamaları ile dalga geçiyorsun?
Why are you making fun of these terrible head explosions?
Berbat bir zamanlama, ha?
That's pretty terrible timing, huh?
Korkunçtu.
It was terrible.
Berbat görünüyorsun.
You look terrible.
Rezalet.
Terrible.
Neden berbat bir hostessin...
Do you know why you're a terrible
Fakat sanırım hepimiz kendi gerçeğimize göre yaşıyoruz. Bu yüzden çok kötü yanlış anlaşılmalara açığız.
But I think we all live in our own version of the truth, and thus we are prone to terrible miscommunications.
- Berbat.
- Terrible.
Korkunç bir durumda olduğumuzu biliyorum.
I know we're in a terrible situation.
Yeni ve korkunç gerçeğin kendisini uçuruma sürüklemesinden korkuyor ve sendelemesi, düşmesine engel değil.
He fears he has been drawn to the precipice of some new and terrible reality, and that now, having stumbled, he will be unable to keep from falling.
- Kötü olmuş. - Aynen öyle.
That's terrible.
Sanki birisinin dünyadaki hisleri korkunç bir şeymiş gibi.
Like there's something terrible to one's sense of the world.
Korkunç olduğuna eminim ama sonuçta onları buldun.
I'm sure it was terrible, but the point is, you found them!
Mükemmel olmayan ama çok kötü de olmayan herkes sonsuzluğu Cincinnati'de yaşamalı.
Everyone who wasn't perfect but wasn't terrible should get to spend eternity in Cincinnati.
Ayrıca yaptığına emin olduğum kötülükleri de okuyup herkese nasıl da korkunç biri olduğunu kanıtlayacağım.
So I could see if her handwriting matches the note and also read about all the mean and terrible things she's definitely done so I can prove she's actually evil.
Çok kötü.
You're terrible.
Başımız büyük belada.
We're in terrible danger.
Bence başımız büyük belada.
I think we're in terrible danger.
Hayır, hayır korkunç bir plandı.
No! It was... It was a terrible plan.
Hayır korkunç bir plan değildi.
No, no, it wasn't a terrible plan!
Başım büyü belada.
I'm in terrible trouble.
Kardeşin çok büyük bir hata yapmak üzere.
Your brother's about to make a terrible mistake.