Teste перевод на английский
885 параллельный перевод
Sen teste gireceksin.
You're gonna take a test.
Tüm üyeler teste tabi tutulur.
All the members are tested.
Bu nedenle sizleri bir teste tabi tutmaya karar verdim. Dr. Vorzet bir uzman olarak size açıklama yapacak.
I've therefore decided to have you submit to a test which Dr. Vorzet, as an expert, will explain to you.
Bunu Scotland Yard'daki her türlü teste tabi tuttum.
I subjected it to every test known to Scotland Yard.
- la Teste ye, kaptan.
- La Teste, captain.
La Teste.
La Teste.
La Teste nin yakınında hiç bir ordu yoktu, öyle değilmi?
There's no army near La Teste, is there?
bay Bush, bütün yelkenleri açın La Teste ye doğru yola çıkıyoruz.
Mr. Bush, cram on all sail and set a course for La Teste.
o La Teste de öldü.büyük kayıp.
He was killed at La Teste. Great loss.
Bu teoriyi teste tabi tuttunuz mu?
Have you tested this theory?
- Senin için bir teste gireceğim, ve sen benim, ben de senin için iyi olacağım
I'll make a test for you, and you'll be good to me, and I'll be good to you.
Yasal olarak bu teste girmek zorunda değilim.
You know, legally I don't have to submit to this test.
Kontrolü sağladığımız zaman, en son teste hazırız demektir.
Once we can control that, we're ready for the ultimate test :
Sahneden ona bir göz attım, ve anında arkadaşlığımızın sonunda teste tabi tutulacağını anladık.
I looked at him across the stage, and instantly we understood that our friendship was at last to find its test.
Seni bir teste tabi tutuyorum.
I know I'll put you to a test.
Teste prensiplerinize uygun bir adam sokuyorsunuz. Cennete kadar seninle birlikte olmak isterim, ama sen o otobüse bindiğinde, Seni birdaha görme umudum hiç yok.
I wish to heaven you'd turn around, get on that bus, and never see Hope again.
İlk amacımız, kanamitlerin fizyolojisi bizim için bilinmez olduğundan bu teste biz insanlar gibi reaksiyon gösterip göstermeyeceklerini belirlemek.
Our first object, since the physiology of the kanamits is unknown to us, was to determine whether or not they react to these tests as human beings do.
Onlar teste başlamadan önce bütün sürüyü çıkartırım buradan.
I can ship the whole herd out before they begin the test.
İnsan aklıyla oynayıp, bir akıl hastanesinde yapılan her teste girip, sağlıklı kalmayı bekleyemez.
Well, a man can't tamper with a mind and live in a mental hospital... and subject himself to all kinds of tests and expect to come out of it sane.
Birleşmiş Milletler adına bir proje için, İngiltere'nin dört bir yanından gelen çocukları alıyoruz bu teste.
I've been testing children from all over England... on a project for the United Nations.
Biz düşündük de sizin de bu teste girmeniz çok ilginç olabilir.
We thought it might be interesting if you were to take the test, too.
Teste meste girmem ben.
I won't take any test.
Hepsini birden yeniden teste sokmanızı istiyorum.
I would like you to retest them all.
Teste gerek yok.
It doesn't need testing!
Onları teste tutun.
Give them the test.
- Teste tabi tutulmak mı istiyorsun?
- You`ll submit yourself to a test?
Bunu kanıtlamanız için bir teste tabii tutulmalısınız.
You gotta take a test to prove it.
İsterseniz bir kere daha teste girebilirim.
- I'll take the test again if you'd like me to.
- Başka bir teste daha hazır mıyız?
- Now, are you ready for another run?
Ama yine de, kurallar gereği uygulanacak teste katlanmalısın.
Nevertheless, the rules demand that you should undergo the test.
Zamanımızın psikolojik olarak teste tabi tutulmuş inancı dürtülerini doğrudan beyne ileten merkezi sinir sistemidir. Bilinç ve bilinçaltı gerçekle kurgulanmış deneyimleri ayırt etmeyi başaramaz.
A psychologically tested belief of our time... is that the central nervous system... which feeds its impulses directly to the brain... the conscious and subconscious... is unable to discern between the real... and the vividly imagined experience.
Teste tabi tutulmalılar.
They must be submitted to the test.
Beni teste tabi tutacak.
A screen test for a movie.
Başka bir teste gerek olduğunu sanmıyorum.
I don't think there's any need for further tests.
Dinle, Karel. Biz seni teste sokmak istiyoruz.
Listen, Karel, we want to put you to the test.
Başka teste gerek yok.
I don't think another test is necessary.
Sisteme suni bir yük bağladım ve tekrar teste bağladım, bakalım bir değişim olacak mı?
I've tried putting a dummy load in the system and run it again and see if there's any changes.
Bir denemeden geçireceğiz aynasız olma yeteneğini teste tabi tutacağız.
We're gonna have you run through a trial run, you know, to kinda like test your pig potential.
Teorilerini bilimsel bir teste tabi tutmak yerine Amerikan yetkililer Reich'ı sıradan bir suçlu gibi yargıladılar.
Instead of putting his theories to a scientific test... the American authorities prosecuted Reich like a common criminal.
Onu gerçek bir teste tâbi tutmalıyım.
I've got to test him for real, or else!
Sizi basit bir teste tabi tutacağım.
I am going to give you a simple test.
Daha yakından bir inceleme yapıyor ve kriterlere uygun mu diye görmek için evi teste tabi tutuyor, ve damat çok telaşlı.
She makes a closer inspection and subjects the house to testing to see whether it conforms to her specifications, and he's in quite a flutter.
Önümüzdeki bir kaç gün bir dizi teste tabi tutulacaksınız.
The next few days you should go through a series of tests.
İyi bir fikir, efendim, fakat onu böyle bir teste rıza göstermeğe zorlayabilmenin bir yolu yok
That's a very good idea, sir... but there's no way that I can force her to submit to such a test.
Atış alanına in benim yerime teste gir.
Go down to the pistol range take my test for me.
En iyisi ikinci teste boyun eğmek olacak daha detaylı daha özel bir test.
The best will be submitted to a second test a more detailed, more specific one.
Son bir kez fiziki teste tabi tutuldular ve sonuçlar olumlu çıktı.
They were given a final physical examination and pronounced all fit.
Teste şimdi başlayabilirim.
I can start the tests right away.
Bunu liderliğin karşılığında bize göstereceğin üç teste dahil etsek bile mi?
Even if we include it amongst the three tests you will grant us?
Güçlerimi denemek için üç teste karar verdiniz.
You have agreed on three tests of my strength.
- Teste hazır mısın, dostum?
They'd best do it on the street. Hey, man, you ready for this test?