Texted перевод на английский
1,716 параллельный перевод
O gelmiyince, mesaj attım....... ve ondan bir cevap alamadım....... böyle olunca tırstığını sandım, ve eve gittim.
When he didn't get here, I texted, and I didn't get an answer, so I thought he'd chickened out, and I went home.
Dün gece mesaj atmış.
Oh, he texted me late last night.
Chin mesajı 12 : 15'te attı.
Chin texted me at 12 : 15.
Ama bu kalpten itiraflardan önceydi. Yani... - Buldum.
So I might've texted them that you were here, but that was our heartfelt resolution, so...
Aslında az önce Jenny mesaj attı ve bu gece rahatım.
Uh, actually, Jenny just texted me, and I have the night off.
Babama mesaj atmış ya özür dilemek için.
He texted Dad to say sorry, didn't he?
Yok bana mesaj atmıştı da toplantıdayım diye.
No. He texted to say he was in a meeting.
- Mesajlaştık.
- We texted.
Sonra ansızın bana kısa mesaj atıverdi :
Then suddenly he texted me :
Yani 48 saattir falan alışılmadık hayvan arkadaşlıkları resmi yollamadın.
I mean, you haven't texted me a pic of an unlikely animal friendship in, like, 48 hours.
Gerek yok, ona zaten mesaj attım.
Not necessary. I already texted him.
Yüzbaşı Gregson mesaj atıp, dün gece Patricia Ennis'in evinde bir olay olduğu söyledi.
Captain Gregson just texted, said there was some sort of disturbance at Patricia Ennis's home last night.
Beni yumruklamadan veya görevden almadan önce Ennis binaya girdiğinde sana mesaj attığım aklında bulunsun.
Well, before you punch me or suspend me, please keep in mind that I texted you the moment I heard Ennis enter the building.
- Sen yokken görüştüğüm adama mesaj attım, o da beni evine davet etti.
What's up? While you were gone, I texted that guy I was seeing and he invited me to come stay with him.
S-Günü için karına mesaj mı attın?
That's what you texted your wife for v-day?
En iyi arkadaşım on iki tane mesaj atmış.
Oh, my best friend has texted me, like, 12 times.
Küçükken emzirmişler mi diye okuldaki herkese mesaj attım ve herkesin cevabı evet oldu.
I texted everybody at school to ask if they were breast-fed, and the answer was unanimously yes.
Ray Jay, geç saatlere kadar çalışacağını bildiren bir mesaj atmış. Ben de meraklandım.
And, uh, Ray Jay texted me, said that he was working late, and I was curious.
Sana mesaj atmış.
He texted you.
Babamın bahsettiği, büyük yemekten haberin var değil mi?
Okay, you know that big dinner Daddy just texted us about?
Şey, ona birkaç kez bizim birlikte çıktığımızı mesaj attım ama o hiç geri dönmedi.
Well, I texted her a couple of times about us going out together and she never got back to me.
Erken gösterime bilet aldım, diye mesaj attım sana.
I texted you that I bought tickets to the early show.
- Dün gece 11 mesaj filan attım.
- Pfft. I texted him, like, 11 times last night.
Önce, şu yeni gey Four Tops cover gurubunu görmek ister mi diye mesaj attım. The Four Tops.
Well, first, I texted him to see if he wanted to go see that new gay four tops cover band, The Four Tops.
- O da bana,...
- Then he texted me back,
Ben de cevaben ;...
to which I texted him back,
Sonra da 9 kez filan şakayı anladığına emin olmak için yazdım.
Then I texted him, like, nine times to make sure he got that joke.
Sadece Jason'a mesaj atmamakla kalmadım, bir de o bana mesaj atmış.
Not only did I not text Jason- - he texted me!
Gün boyu hiç mesaj atmadım.
I haven't texted him all damn day.
Jason bana "N'aber?" diye mesaj atmış.
Jason texted me "what up."
Bana mesaj attı ve Dylan da gitmemi söyledi.
She texted me and Dylan said I should go.
Eğer sana banyomda bir şey göstereceğime dair bir mesaj atarsam bu seni korkutur diye düşündüm.
Well, I thought if I texted I wanted to show you something in my bathroom, I might creep you out.
Estefania 911 diye mesaj yollamış.
Estefania texted.
Az önce babama mesaj atmıştım ve sizlere 1.000 dolar bağışlayabileceğimi söyledi.
I just texted my dad, and he told me I could donate $ 1,000 to the cause.
İkinci posta için mesaj atmana inanamadım.
- Hey. - I can't believe you texted me for a second go around.
Barney'le Robin'e mesaj attım.
I texted Barney and Robin.
Bu pek de kolay olmayacak. Mesaj attı bile.
It's not going to be easy- - he already texted.
Attığı mesajda bir çeşit mandıraları olduğu yazıyordu.
He texted me, said they have some kind of compound.
Anneme, sinemada çok eğleniyoruz diye mesaj çektim.
Just texted Mom we're having a good time at the movies.
Ama mesajda demişsin ki- -
But you just texted- -
Kimse aynı gece şantaj planlayıpta cinayet işlemez. Bu adamın Lydon ailesiyle bir bağlantısı yok. Üstelik sözde kurban gerekli formülü bize mesajla attıktan 20 dakika sonra bıçaklandı.
Never mind the fact that no one plans a blackmail and commits murder on the same evening, the man has no connection to the Lydons, and his supposed victim texted us the formula for inducing CAA and got stabbed 20 minutes later.
Hiç mesaj atmadın, kartpostal da yok.
You never texted, no postcards.
Kaçık çevirmen küçük penisinin fotoğrafını attı, bende onu eğer yatırımcıları ikna etmezse internete koymakla tehdit ettim.
Oh, that creepy translator texted me a picture of his tiny penis, so I threatened to put it online unless he convinced the investors to approve the deal.
Manny şimdi mesaj atmış.
Manny just texted me.
Yo, atabilirdim ama samimiyetsiz geldi.
Yeah, no, I definitely- - I could have texted you, it just seemed kind of impersonal.
Ölmeden önce mesaj çektiği son kişi Tommy Merlyn'miş.
The last person she texted before she died was Tommy Merlyn.
Bir keresinde "Yıldızlarla Danstaki" Mr.Chaz Bono için "evet" mesajı bile atmıştım.
I once texted "yes" to Mr. Chaz Bono on Dancing With The Stars.
Nerede oldugumu sormak için sana mi mesaj atti?
He texted you to ask where I am?
Kötü bir arkadas oldugumu yazmis.
He just texted I'm a bad friend.
- Beni görmek istediğini mesaj atmışsın.
You texted you wanted to see me?
Mesaj attım.
I texted you.