Teşkilât перевод на английский
161 параллельный перевод
Sakın ola teşkilâtı şahsi marazalarına bulaştırma.
Don't ever try to involve the department in your private quarrels.
Siz, devlet dışı bir teşkilât oluşturan bir dini temsil ediyorsunuz.
You see, you represent a religion which provides an organization outside the state.
- Hiçbir şey. Koca teşkilât her zamanki gibi pürüzsüce çalışmaya devam etti.
The whole organisation went on working as smoothly as ever.
Polis teşkilâtında Teğmenim.
I'm a lieutenant in the police.
Eğer bir adamın yeraltı teşkilâtına sızmaya çalıştığını biliyorsanız onu vurabilir ve birçok kişinin hayatını kurtarabilirsiniz. Bu büyük bir sorumluluk ve zorluğu da beraberinde getirir.
If we know that a man is penetrating in the clandestine force, e that we can kill it and save many lives, it is very difficult and she is one terrible responsibility.
Bazen, teşkilât içinde sırları saklayan başka bir teşkilât var gibi.
Sometimes there's an agency inside the Agency keeping secrets.
Fitzgerald bir hain. Teşkilâtımız hainlere nasıl davranır?
Fitzgerald is a traitor, and how does our agency handle traitors?
STK'lerin UCDI programı ve projeleri üstündeki artmakta olan etkisini teşvik etmek üzere teşkilât içi prosedürlerde bir dizi değişikliğe gidilmiştir.
A number of internal agency procedures were revised in order to encourage increased implication of NGO in UCDI programs and projects.
UCDI'nin Genel Sekreteri Bay Walter Ribeiro, geçtiğimiz forumda teşkilâtın STK'ler ile iş birliği içinde 800'den fazla projeyi tamamladığını belirtmişti.
The Secretary General of UCDI... Mr Walter Ribeiro, recalled in the last forum that the agency-NGO collaboration completed more than 800 projects.
Umarım adını yerel polis teşkilâtında araştırma yapmak için kullanmama kızmazsın.
Hey, I hope you don't mind me dropping your name with the local PD.
Bu adam ya orduda eğitim görmüş ya da polis teşkilâtında.
This guy's either military traded or police.
Görünürdeki güvenlik teşkilâtı biziz.
Officially, we're the security service.
Teşkilât şefinden dolayı dert yanmaya geldin demek?
So you're here to complain about your superior in the service?
Bilirim ki, Teşkilât'ın suçlulara karşı geleneksel yaklaşımı, merhamet etmektir. Ama ben sana şans tanımayacağım.
I know the service's traditional approach to wrongdoers is to give them kindness but I'm going to throw you to the wolves.
- Ben güvenlik teşkilâtındanım.
- I'm security services.
Anılarımda, çölde geçen bir gecenin nasıl güzel olabileceğini anlatıyorum, daha ziyade bir İngiliz bürokratımızın şeyhin teşkilâtında rüşvet yediğini sanıyorum.
In my memoirs, I recount... rather well, I think... how one beautiful night in the desert, I corrupted a fellow British politician into the sheik's service.
Gizli Teşkilâtın merhametsiz olduğunu biliyorum fakat...
I know that secret services can be ruthless, but...
MI5 teşkilâtına gönüllü katılım, 1977.
Volunteered for MI5 service, 1977.
Tom, teşkilâtın kendisini nasıl yetiştirdiğinden bahsetmez.
Tom doesn't talk about how the service got him.
Bana inanmak zorundasın. Güvenlik Teşkilâtının en korktuğu ihanet çemberinden gönüllü geçen önüne gelen herşeyi yok etmek için eğitilmiş ajanım ben.
I am the thing the security service fears the most - the spy who goes through traitor's gate and embraces everything he's been trained to destroy.
Seni kraliyet Teşkilâtına sokturdum.
I perverted you to the service of the crown.
Teşkilât dosyamı silip, Andrea ve beni emekli edip bir çiftliğe yerleştirebilir.
The service can put me in a dead file and retire Andrea and me to some little fruit farm.
Teşkilâtın herbirimize acı bedel ödetebileceği malumunuzdur. Fakat güçlü olan, ihtiyaçlarından dolayı zayıf düşebilir.
We know what cost the service can wreak on all of us and how the strong can be proved weak because of its demands.
Senin ve SAVAK'çı arkadaşlarının! ( İran İstihbarat Teşkilâtı )
Yours and your Savak friends!
Siz Miami polis teşkilâtından mısınız?
You with the Miami-Dade Police Department?
Ulusal Denizcilik ve Sualtı Teşkilâtı.
The national underwater and marine agency.
Başkan bir "Dış İstihbârat Teşkilâtı" oluşturma konusunu araştırmamı istedi.
And the President has asked me to look into creating a Foreign Intelligence Service.
San Francisco Polis Teşkilâtı Silahını at!
SFPD! Drop the weapon!
15 yıl önce, Fransız Gizli Teşkilâtı'ndaydım.
15 years ago, I was in the French Underground.
Dr. Kirkor, teşkilâtımızca yapılan tüm ikazlara rağmen hâlâ Türk hastaları muayene ediyorsun!
Doctor Kirkor despite all the warnings our organization has given you you are still treating Turkish patients!
Arkadaşlar İstanbul'daki il teşkilâtımızdan bir misafirimiz var.
Friends... We have a visitor from our istanbul branch.
Tekrar ediyorum. On Üç Koruma takımının tüm birimlerine ve Gizli Güvenlik Teşkilâtı'na acil durum çağrısı!
I repeat... all from Gotei 13 should regroup...
Bu süre zarfında onu polis teşkilâtına kabul etmek onun ve başkalarının hayatını tehlikeye atabilir.
Allowing him to join the force at this time puts his life and the lives of others in jeopardy. "
Philadelphia Polis Teşkilâtı!
Philadelphia P. D!
Polis adamın cebinde, biliyorum şimdi de teşkilâtımdan birinden haber aldığına eminim.
I know he's got the local police in his pocket, and now I'm pretty sure he's gettin tips from someone inside my department.
- Polis teşkilâtına haber ver hemen.
- Contact the local and the county P.D.
Evet,'Kaya Teşkilâtı'sembolü.
Yes, it's of the stonecu... Cutters.
Philadelphia Polis Teşkilâtı'nda olay yeri teknisyeniydim.
I was a crime-scene technician with the Philadelphia police department.
Lloyd Hickey, Boston sağlık teşkilâtından geliyorum.
Lloyd Hickey, Boston Health department.
Teşkilât için büyük bir istihbarat nimeti olurum.
That would make me a major intelligence asset.
CBI, Kaliforniya'nın önde gelen emniyet teşkilâtı bile benimle hem fikir.
Even the CBI agrees with me- - the premiere law enforcement agency of California.
Ona şöyle söyle yarına kadar benimle temasa geçmezse İç Güvenlik Teşkilâtı ona diyecekmiş görürüz.
Well, you can tell him That if he hasn't contacted me by tomorrow, We'll see what homeland security has to say.
Eşim Polis Teşkilâtı'nda çalışıyor.
My wife works dispatch at d.C. Police.
Teşkilâtımda bile adamları varmış.
And he had men even in my organization.
Teşkilâtınızın görevi tamamen destek ve danışmanlık.
Your department would have a strictly advisory role.
Sonuç olarak, Geçici Koalisyon Yönetimi Irak'ın esas ve ilâve askeri güçlerinin tamamını Savunma Bakanlığı'nı, Bilgi Merkezi'ni, harbiyeyi İstihbarat Teşkilâtı'nı ve Ulusal Güvenlik Birimi'ni, dağıtma kararı aldı.
The Coalition Provisional Authority hereby dissolves the entirety of Iraq's military and paramilitary forces, ministries of defense, information, military affairs, intelligence and national security.
Polis teşkilâtı içindeki tanıdıklarım, bu saçmalığın aslında, bir peri masalından daha fazla dayanağı olmadığına beni inandırdılar.
Now, my contacts on the police force assure me that this drivel has no more basis in fact than a fairy story.
Kendine "Caveman" adını veren birisinden teşkilâtımıza gönderilen uyarı mesajına istinaden iki kadının da kendisi tarafından öldürüldüğünü düşünüyoruz.
We received reliable notification from the individual calling himself the Caveman who claims responsibility for the murder of two local area women.
Sizi temin ederim, Bay Martinez, bu adamlar, YMB'dekiler bu teşkilâtın bağırsaklarının can damarından kan emen, sorumsuz benlikleriyle dolu bir kanseri temsil ediyorlar.
Well, I assure you, Mr. Martinez, these men, the ODS... represent a cancer... a cancer fueled by feckless ego... a cancer sucking the precious lifeblood from the intestinal walls of this agency.
Teşkilâtın başında Phillip Allen olacak.
Phillip Allen will be heading the agency.
Bu teşkilâtı Amerika'nın gözleri ve kulakları olarak görüyorum.
I see this as America's eyes and ears.