Thinking перевод на английский
81,796 параллельный перевод
Ne düşünüyordun?
What were you thinking? !
Tara ne düşündüğünü biliyorum merak etme hiçbiri çocuğumuza geçmeyecek.
Tara, I know what you must be thinking and I swear, I will not pass any of my maladies onto our child.
Onu düşünmemiştim de, zaten bebeğin biyolojik babası değilsin farkında mısın?
Louis, I wasn't thinking that, but you do understand that biologically this isn't your child.
Ama sadece ikimizden olan en azından bir çocuk daha yaparız diye düşünüyorum.
But I was thinking we would have at least one child of our own.
Düşündüm de... Louis üzgünüm ama görüşmeye katılamayacağım. - Ne?
I was thinking- - Louis, I'm sorry, but I'm not gonna be able to make it.
- Aklınızdan geçeni biliyorum.
I know what you're thinking.
- Ben de tam olarak onu düşünüyordum.
That's exactly what I was thinking.
Oliver aklından geçeni biliyorum.
Look, Oliver, I know what you're thinking.
Ben de öyle sanmıştım ama düşündüm de o kadar çok insanı kandırdın ki...
I thought so, too, but then I got to thinking. You fooled so many people for so long.
Tanrım aslında bunu çok uzun zamandır düşünüyordum.
Gosh, I've been thinking about this for a... a long time.
Ben de ne yapayım, sana iyi gelecek yemekler vereyim.
Now, you just sit right there, and I was thinking, I don't know, comfort food?
Hâlâ düşünüyorum.
Still thinking about it.
Gerçekten beni öpmek isteyeceğini... düşündüğüm için seni utandırdıysam özür dilerim.
Hey, sorry if I embarrassed you by, like, thinking you actually wanted to kiss me.
Atladığımız bir şey olmalı.
There must be something we're not thinking of.
Bilmiyorum, püskülü görünce babamın aklına geldi herhalde.
I don't know. I guess the tassel got my dad thinking.
- O sadece bir hayaldi.
- That was only wishful thinking.
Aklından ne geçiyordu?
What the hell were you thinking?
- Aklından ne geçiyor?
What are you thinking?
Çünkü her odaya girerken dans edip şarkı söylemek zorunda olduğunu düşünürsen eninde sonunda her şey bir performans hâline gelir.
Because if you enter every room thinking you got to do a song and dance, eventually everything becomes a performance.
Düşünürken bile yoruldum.
I'm exhausted just thinking about it.
Bu yüzden şansımı denemeyi düşünüyordum ama işlerin ters gidebileceğinden korktum.
I'm starting to feel some tension, sexual and otherwise, so I was actually thinking about taking a shot, but I'm afraid it could go south.
Ben de aynı şeyi düşünüyorum.
Yeah, I'm thinking the same thing.
Ve ya, düşünüyordum da...
Or, I've been thinking...
Ben farları kırmayı düşünüyordum.
I was thinking busted headlight.
Ne düşünüyor bu adam?
What's he thinking?
- Bir misilleme planı yapmalıyız.
We need to start thinking retaliation.
Millet, belki de B planını düşünmeye başlamalıyız.
Hey, guys, maybe we should start thinking about a Plan B.
Aslında ben arka kapıdan geçmenin başka bir yolunu bulmalıyız diye düşünüyordum.
Actually, I was thinking we might try to find another way through the back door.
Düzgün düşünüp durumu analiz etmekte zorlanıyorum.
I'm having trouble thinking clearly, - an-analyzing the situation. - Okay.
Sen olmazsan ailen ne yapar eder onu düşünmen lazım.
You got to start thinking about what kind of life your family is gonna have without you.
Benimle ilk konuştuğu zamanı düşünüyordum da.
I was thinking about the first time he ever talked to me.
Dün gece bunu hesapladım.
I was thinking about it last night.
Düşünüyordum da bir ara bize yemeğe gelmelisin.
I was thinking about it. You should come over to our place one night.
Tören günlerinde bunu baţarmak daha da zordur. Ama düţünmek ţansýný azaltabilir.
It's harder on ceremony days, but thinking can hurt your chances.
Ama korku filmlerindeki kızı aklımdan çıkaramıyorum. Elektrikler gittiğinde bodruma inen kızı.
But I can't stop thinking about the girl in the horror movie who goes down into the basement when the light is out.
Sadece kendini düşünmeyi bırakıp, sorunlarını bir kenara atıp karısının yanında olmalı.
He needs to stop only thinking about himself, put his issues aside, and be there for his wife.
Son zamanlarda çok kez düşünme fırsatım oldu...
- I've been doing a lot of thinking lately, and...
- Düşündüğüm şeyi mi düşünüyorsun? - Bakalım.
- You thinking what I'm thinking?
Hala iptal etmeyi düşünüyor musun?
Still thinking of cancelling on me?
Bunu yüzüme karşı sorsaydın, ne yapabileceğimi ben bile bilmiyorum, bunu düşünmek bile sinirimi bozuyor.
If you had asked me face-to-face, I don't even know what I would have done, and that--just thinking about that makes me sick.
Kendi ruhundan küçük bir miktar satmayı düşünüyordu.
He's thinking about selling a small amount of his, you know.
Ben... düşünüyordum da... belki de bu gece... rövanş yapabiliriz.
I was thinking perhaps we could have a rematch tonight.
Ben de Abby için endişeleniyorum ama öldürüp yeme konusunu aklımdan çıkaramıyorum.
I'm worried about Abby, too, but I can't stop thinking about the murdering and eating thing.
O garsonun ne kadar lezzetli olabileceği aklımdan çıkmıyor.
I keep thinking about how good that waiter would taste right now.
Düşünüyordum da bunu yapacaksak doğru yapmalıyız.
So, I was thinking : if we're gonna do this, we have to do it right.
Düşünüyorum da bugün okulu asmak yerine isyankâr bir şekilde derse gitsek nasıl olur?
Hey, I was thinking, uh, maybe instead of ditching again today, we could go to class as an act of rebellion?
Düşünüyordum da...
I've been thinking.
Fitz'in söylediği bir şey beni düşünürdü.
Something Fitz said got me thinking.
- Bize milyonlar kazandıracak.
I was just thinking that.
- Satmamız gereken bir votka şirketi olduğunu.
What are you thinking?
- Eğlenmek istediğini de söylemiştin zaten.
- I'm thinking we've got a vodka company to sell.