Tipik перевод на английский
2,577 параллельный перевод
Belki fark etmişsindir tipik lise dansçılarından değilimdir.
I'm not exactly the typical high school school dance type, as you may have noticed.
Bilirsin, tipik bir balıkçıydı.
You know, typical crabber.
İlk bakışta, tipik bir Doğu Avrupa kasabası gibi duruyor.
At first glance, this looks like your typical Eastern European town.
Sıradan orta sınıf bir aile. Çocuk kaçıranların tipik hedeflerinden değiller.
They were a regular middle-class family, not typical targets for kidnappers.
Düşünürsen, tipik bir insan tepkisi...
Which is a typical human reaction, if you think about it.
Ateşli tutkularımızın haricinde tipik birer korkağız.
Apart from our torrid passion, of course. Craven self-preservation.
Ayni zamanda Gizli Servis'ten cevre edinmek yerine tipik bir zenci sohretler muhitinin olmasi beni daha cok rahatlatir.
I also would feel a lot better if instead of the Secret Service, he had a typical black celebrity's entourage.
Bence burada uğraştığın olay, tipik bir anne-kız meselesi.
I think what you're dealing with here is a typical mother-daughter situation.
Kanında midazolam ve sakinleştirici olmasaydı tipik bir kansızlık olduğunu söyleyebilirdim.
If it wasn't for the midazolam, the tranquilliser, I would have said ischaemia. I presume that that was the idea, make it look like a stroke.
Tipik Amerikan erkeği.
The all-American boy.
Tipik politikacı.
Typical politician.
Tipik bir, ortalığın içine etme durumu.
Typical clusterfuck.
Tipik Stokholm Sendromu.
It's classic Stockholm syndrome.
Sana tipik bir kayınpederden daha fazlası olduğumu sanıyorum.
I'd like to think I'm more to you than a typical father-in-law.
Benim için her boka atlayan... tipik Amerikan kerizi demedin mi yani?
You didn't call me an All-American idiot who fell into everything?
Tipik bir hikaye. Baskıcı babası Wyoming'de büyüdüğü halde onunla yalnızca Fransızca konuşurmuş.
Typical story... domineering father, only spoke to him in French even though they grew up in Wyoming.
Tipik liberal medya.
Typical liberal media.
Böyle organize bir suçlu için tipik bir davranış.
It's typical in an organized offender like this.
Güçlü kasırgaların tipik özelliği Lousiana sahilinin güneydoğusuna doğru bir hat çiziyor.
- Thank you, Daddy. ... typical of very strong hurricanes, generally on a line toward the southeast Louisiana coastline.
Benim de biraz isteyebileceğimi unutmuşsun. Tipik sen!
Just like you to forget that I might want some.
Bu tipik bir ışıklandırmadır : Aydınlık, karanlık, aydınlık, karanlık.
That's a typical type of lighting, of light, dark, light, dark, you see.
Bu tipik bir savunma yarası değil, ayrıca boğma senaryomuzu da destekleyen bir etken gibi görünmüyor.
That's not a typical defensive wound, nor does it seem to factor into our suffocation scenario. I'll make sure to tell Dr. Brennan.
Evet, vücudunda, başının arkasında küçük bir morluk harici hiç bir iz bırakmaksızın- - bana tipik bir kıskançlık sonucu öfke gibi geldi
Yeah, no visible marks on her body other than a small bruise on the back of her neck- - that sounds like a jealous rage to me.
Bu yıl gerçekten kostüm giymeyeceğim dede. - Bildiğin tipik,... ergen genç hikayesi.
But I'm not doing a costume this year, Gramp.
Tipik sosyal saldırıların yüzünden çiftçiler yerlerinden oldu. Ben ise o topraktan meteor taşı çıkarıyorum.
You know, just your typical, multi-pronged social kamikaze I evict farmers from their land, and I mine that land for meteor rock.
Tipik bir baltalı manyaktı.
It's just your typical ax-wielding maniac.
Michael Dupree tipik bir
Michael Dupree... Not your typical gangbanger.
Tipik Külkedisi hikayesi.
Typical Cinderella story.
Bağımlının evi diye tipik bir ev olduğunu sanmıyorum.
I don't think there is a look to an addict's house.
Bu Mars yüzeyinden çekilmiş bir resim ve şu tipik kıvrımlı at nalı şekillerini görüyorsunuz.
This is a picture taken of the surface of Mars, and you see those typical horseshoe shapes of the folds.
Tipik İngiliz...
So typically British...
Tipik liberal basın işte.
Typical liberal media.
Bu tipik iyi, işler kötüleştiğinde korkutucu olabiliyor, ve belki ben bazı şeylerin olmayacağını kabul etmeliyim.
That's typical. Uh, well, things were threatening to get nasty, and I agreed to some things that maybe I shouldn't have.
Tipik hareketleri.
This is so typical. My God!
Oh, ne kadar tipik.
Oh, this is typical.
Bilirsiniz, şu tipik aktris lafları...
Oh, you know, the archetypal actress...
Tipik Rus taktiği. Çıkışları tutup... hedeftekini bulana kadar yol alırlar.
Looks like the typical Russian tactics - - they block off the exits and advance about as fast as a glacier until they find the target.
Tipik asilik.
General waywardness.
Ne kadar tipik.
This is so typical.
Tipik Crosby işte.
It was... Typical Crosby.
Tipik bir terörist değil.
Not exactly your typical terrorist.
Tipik bir pasaklı karı örneği
That's a typical slut.
Evet, tipik bir seri katil vakası.
Yes, a typical serial killer case.
Tipik Hanna davranışı.
You know, this is typical Hanna.
Bu tipik Hanna.
You know, this is typical Hanna.
Tipik bir kadın örneği.
Typical of a woman.
İşte o "tipik" her şeyi mahvediyor.
That "typical" is what ruins everything.
Tipik.
Typical.
Tipik eko-sersemler!
Puh!
Tipik erkekti.
Oh, that guy was like a walking cliché.
Boku yedin. Tipik işte.
Typical.