Totally перевод на английский
30,891 параллельный перевод
Bence internette onun hakkında çok pis ve haksızca şeyler söylendi.
I totally identify with Lee, who I feel has had some really nasty and unfair things said about her online.
Bunu hiç beklemiyorduk ama süperdi.
That was totally unexpected, but so awesome.
Kendi vücudunu herkesten iyi tanıyorsun.
I totally understand. You know your own body better than anyone.
Tamam, anlıyorum.
Okay. Totally fine. It can wait.
Hayır, önemli değil.
No, it's totally fine.
Evet.Kalktığımda hiçbir şey hatırlamıyordum.
Yeah. When I woke up, I totally forgot.
- Tabii.
- Totally.
Aynen.
Totally.
Çünkü sarsıldıysan bu normal.
Because it's totally fine if you're shaken.
Apayrı bir diyardan geliyorum.
I'm from a totally different place.
- Çok mantıklı.
Totally reasonable series of logical decisions.
Karısı Catherine öldürüldükten sonra Springsborough'la ilgili her şeyi bıraktı.
After his wife, Catherine, was murdered, he totally removed himself from anything having to do with Springsborough.
- Lafı çevirdi!
She totally flipped it!
Kabullenmesen bile bana bir arkadaş gibi davranan ilk kişi sensin. Dürüst olmak gerekirse...
You're the first person who's actually acted like a friend, whether you acknowledge it or not, and to be totally candid,
Hayır, aslında tamamen doğru.
No. Actually, it, um... it totally checks out. I, uh...
Kesinlikle deli!
Totally nuts!
Daha sonra düşününce fark ediyorsunuz ki... sizi allak bullak edecekler.
But in retrospect, it's also this thing where you realize... they're totally gonna mess with you.
Beyninizle oynayacaklar.
They're totally gonna screw with your brain.
Kesinlikle.
Totally. Totally.
Tamamen sıra dışı kombinasyonları var.
She'll have these totally off-the-wall combinations of things.
Ana ile Valter çok hoş insanlar.
Ana and Valter, they are totally cool people.
Devrim yaptı.
It's totally revolutionary.
Kör kütük sarhoş oldum.
Drunk, drunk, drunk. Totally drunk.
Bu, hepsi birbirinin aynı... yüzlerce Hint lokantasının olduğu bir ortamda... yepyeni bir şeydi.
I mean, it was something totally new in an environment where we have hundreds of Indian restaurants and all of them more or less the same.
Gayet iyi görünüyor.
She looks totally fine.
- Kesinlikle.
- Totally.
- Evet, kesinlikle göreceğiz.
Yeah, we totally will.
İlle de bilmek istiyorsan erkek arkadaşımla birlikteydim, çok seksi ve süper ve bana da çok aşık.
If you must know, I hung out with my boyfriend, who is super hot and awesome and totally in love with me.
Tamamen gerçek olan Kanadalı erkek arkadaşınla mı takılacaksın?
Hang out with your Canadian boyfriend that totally exists?
Bir kere gerçekten var.
Ok, he does totally exist.
Tahani kendini beğenmişin teki.
Tahani is totally condescending.
- Evet ölüm sonrasını düşündüğümde kendimi hep uçamayan, maaşsız çalışan bir hademe olarak hayal ederdim.
- Um, yeah. When I thought of the afterlife, I totally pictured being an unpaid, non-flying janitor.
Hayır.
No. I was totally wrong.
Ve tamamen mantıklı.
And it totally makes sense.
Ön yargısız konuşuyorum.
I'm totally not prejudiced.
Tipiniz hep böyle miydi yoksa insan gibi görünmek için uzaylı şeklinizi değiştirdiniz mi?
Do you always look like this or were you totally all alien and had to modify your appearance to look human?
Buradaki asıl mesele de bu zaten.
Because that's totally the issue here, Tanya.
- Bu tamamen yersizdi.
That was... totally inappropriate.
Kıyafetlerin hazır olmasına çok az kaldı.
Those suits are very nearly totally ready.
Bunu ikimiz başardık.
We totally did it.
Freddy, sana Harper'la evleneceğim yalanını söylemiş.
Freddy totally lied about me getting married to Harper.
- Tamamen aklını kaçırmış.
Totally out of his mind.
Tam anlamıyla deli değilsin.
I'm crazy. You're not... like, totally crazy.
Bir insan görmeyeli çok uzun zaman oldu.
I totally get it. It was just like it's been so long since I've seen someone.
Sen çıldırmışsın.
Come on. You're totally nuts.
DJ'e çok âşığım.
I am totally in love with DJ.
Jesse ve Becky didişmeden duramıyor Joey'in ailesi kontrolden çıkmış durumda.
Jesse and Becky won't stop bickering and Joey's family is totally out of control.
Biliyorum, öyle yapıyoruz.
We are, totally.
Tamamen kopuktum.
I was totally disconnected.
Kesinlikle anlıyorum.
I didn't want him to feel uncomfortable. I totally understand.
Kesinlikle.
Totally.