Trende перевод на английский
1,855 параллельный перевод
Katil hâlâ trende midir?
Do you suppose the murderer's on it?
Bir arkadaşı, trende bir kadının öldürüldüğünü görmüş.
A friend of hers saw the woman murdered on a train.
Kurbanla aynı trende miymiş?
- Was he on the same train of the victim?
Aslında trende de kurdeşen oldum ama otobüste olduğu kadar değil.
To be honest, even on the train I still get rash, but not as much as when I take the bus.
Ben trende kitap okuyan kızdan hoşlandım.
I like, like a girl who reads books on the train
Hayır, hayır. Bir trende 8 tekerlek var.
No, no, there's, uh... eight wheels per train.
Hız treni operatörü, trende beş kişi olduğunu söyledi. Çalışanlardan biri yokmuş.
According the ride operator, there were only five passengers on the roller coaster, and no employees.
Bazen trende oturuyorum ve farkına varmadan, işte Nottingham.
Sometimes I'm just sitting on a train, and before you know it, Nottingham.
- Sanki trende üç hafta geçirmiş gibi.
Like he spent three weeks on a wagon.
- Trende yerim.
- I'll eat on the train.
Denklemleri trende yapacağız.
We are doing equation's on the train.
Michael, güven iki insanın trende ya da, Paris'te tanışmasıdır. Molly Hatchet konserinin tuvaletinde değil.
Michael, faith is when two people meet on a train or in Paris, not in a bathroom at a Molly Hatchet concert.
Bu, trende yaptıklarına teşekkür etmek için.
This is to thank you for what you did on the train.
Sanırım çoğunlukla trende olanlarla ilgiliydi.
I think it was mostly about what happened on the train.
O zaman insanların trende olanı görmezden geleceğini düşünmüştüm.
Usually, I think people would ignore what happened on the train.
Trende sana yardım eden kişi mi?
The person who helped you on the train?
Sanki trende gidebilecekmişiz gibi.
Like we're going to get a train.
Trende sigara içmek yasak.
No smoking on the train.
1987 leopar desenli çantam, minik oyuncak kaktüsüyle. Trende biri saldırır diye. Ne olur bilirsin.
My 1987 leopard-print fanny pack, complete inside with a baby pet cactus, in case a brother wanna get rowdy on the train, because you know how they can act up.
- Trende olduğumuzu biliyorlar mı?
- They know we're on here?
Bütün hafta boyunca seni trende göremedim.
I haven't seen you on the train all week.
Trende tanıştınız, değil mi?
You met on the train, did you?
Biliyor musun, trende hesapladım da... 10 yaşımdan beri seninle beraber arka arkaya 4 gün geçirmemişim.
You know, I was calculating it on the train. I haven't spent more than four straight days with you since I was 10.
Trendeydik, trende... yatak vardı.
We were in a train with... a bed.
Ailen trende değil miydi yani?
So your parents weren't on the train?
Onu trende görmüş gibiyim.
I think I saw him in the train.
Ve trende...
And in the train...
Trende aşık olabileceğimi mi?
That I fell in love on the train. Look at you!
Trende iyi seçim yapmışım.
I chose well on the train.
Bu kokunun içinde bu trende oturamam.
I'm not sitting on a train with that pishy smell!
Trende, bebekle tam 200 mil yolculuk yaptım Sadece seninle sevişebilmek için.
I have traveled 200 miles by train with a baby just to have sex with you.
Quebec'ten bindiğim trende bu uçsuz bucaksız topraklarda ilerlerken çan kulelerinin inanç ve cesaretimize tanıklık ettiğini keşfettim. Hissettiğim duygu gururdu.
On the train from Quebec City, crossing this immense land, its many steeples testifying to our faith and courage, I felt a sense of... pride.
Bir yıl boyunca o trende seni arasam olurdu yani.
I must have looked for you on that train for over a year.
Trende biraz uyuyabildin mi?
Did you get some sleep on the train?
- Bu adam bana trende tecavüze yeltendi.
That's the man that tried to rape me on the train!
- Bu adam bana trende tecavüze yeltendi.
This man tried to rape me on the train!
Trende ki fiyatlar daha ucuz!
Railway prices are cheaper!
- Trende!
- In the train!
Onunla trende mi tanıştın?
You met her in the train?
Ama ben bavulumu trende unuttum!
But I missed my luggage in the train!
Sen neden kendine trende, kompartıman almıyorsun?
Why don't you book a compartment in the train?
Trende tanıştık.
We met on the train.
Biz tesadüfen trende karşılaştık.
We met by chance in a train.
Neden doğum günümde trende çalışmayı seçtiğimi sormuştun.
You asked me why I picked my birthday to work on this train?
Bu trende kaza yapan vagonlardan bazılarının olduğunu söylemiştin.
You said that this train has some of the cars from the one in the accident
Trende bir şey var.
Something's in the train.
Trende kız tavlayacağız diye şu düştüğümüz hale bak.
You wanted to pick up chicks on the train! Now look at us!
Belki de bu trende değildi.
Maybe he didn't board this train.
Bana trende anlattıklarını hatırladım da.
I could remember each and everything you said on the train.
Lütfen eşyalarınızı trende unutmayınız.
Please take all your belongings with you.
Trende bir kızla mı tanışmış?
He met a girl on the train?