Trolls перевод на английский
545 параллельный перевод
Güneş doğup da oltalara ışık vuruncaya kadar.
Until the sun rises and the trolls combust.
- Deniz devleri, şeytanları vardır!
- There are trolls and devils from the sea!
Ragnath'ı deniz canavarları tam burada yakalamışlardı...
This is where Ragnath was taken by the sea trolls and...
Devler ve deniz şeytanları seni cehenneme göndersin.
May the trolls and sea devils drag you down to hell.
İhtiyacımız olan şey biraz sis ve Troll tanrılarının bizim safımızda olması.
All we need now is a little fog and the trolls on our side.
Senin gibi koca bir adamın Troll tanrılarına inandığını söyleme bana?
Don't tell me a big boy like you believes in trolls?
- Troll tanrılarına inanır mısın?
- Do you believe in trolls?
Troller!
Trolls!
Berbat, kötü soyguncu troller.
Miserable, no good robbing trolls.
Fakat trollerde soyulacak ne olabilir ki?
- What have trolls to do with burgling?
Trollerin yaptığı kılıçlar.
Considering they were made by trolls.
Burada troller var.
There are trolls here.
- Köstebekler ve troller.
- Moles and trolls. - What?
Köstebekler ve troller.
Moles and trolls.
Utgard diyarında insanların dev adını verdikleri troll ırkı karanlığın ve kaosun efendileri yaşardı... Utgard'ın ardında Midgard yatardı, insanların diyarı ;
Beyond the land of Utgard home of the race of trolls whom men called giants the lords of darkness and chaos... land of humankind.
Seni bir gün troll avına götürebilirim.
I might take you out hunting trolls one day.
- Troll'lar?
- Trolls?
Canlı canlı derini yüzüp, suratını parçalayacak Troll'ler?
Trolls that'll skin you alive and take your face off?
Troll'lardan nefret ettiğimi biliyorsun
Ranon! You know I hate trolls.
Troll'ler!
Trolls.
Troll'lerden nefret ederim
I hate trolls.
Çılgın bir adamdım. Ben sürerdim ve yolun kenarında cüceler ve cinler görürdüm.
I "m driving and I" m seeing trolls and leprechauns alongside the road.
Tadını biraz yükselt, adamım.
Elevate your taste in trolls, man.
Aslında bizim apartmanın altında da mağara cücesi var mıdır diye düşünüyordum.
Actually, I was wondering if we had trolls under my building.
Nihayetinde yer cüceleri tarafından kapımıza bırakıldın.
I mean, after all, you were left on our doorstep by trolls.
Onlar açgözlü, kadın düşmanı, güvenilmez küçük troller.
They're greedy, untrustworthy trolls.
Evimizden olacağız ve sonumuz köprü altında yaşayan cüceler gibi olacak
We're gonna lose our house and end up living under a bridge like common trolls.
Matematik Bölümünün kötü cüceleri evliydi.
The evil trolls from the Math Department were actually married.
Şu senin heykelciklere, bütün ofis yerlere yatarak gülüyorduk.
We all used to laugh at you round the office for those trolls.
-... heykelcik koleksiyonundan yapıyorum.
-... plastic trolls things.
Belki, ama neden bana yapacağı iyiliği o iki yer cücesi için kullanayım?
Maybe, but why waste a favour on those little trolls?
Şşş, trollerin kokusunu alabiliyorum. Trollerin kokusunu alabiliyormuş.
- Surely the trolls are not strong enough to seize the entire kingdom.
Troll de ister misin?
Trolls with that?
Troll istemiyorum.
No trolls.
- Evet, boyu 25 santim olan biriyle rekabet edemezdin.
Except for the trolls with five-foot dicks.
İnandığımız elflere, ruhlara hayaletlere baksana.
Look at all that belief in elves and spirits, ghosts and trolls.
Korkuyla uyandığımda o günün Dano günü olduğunu öğrendim. Seni salıncağa gönderdim, oysa sen evde kalmak istemiştin.
The governor is a drunken devil his confidant is an old zombie, the chiefs are gambling trolls and we're all grumbling ghosts.
- Cücelerin olduğu yer.
- Where the trolls are.
Haydi, Phoebe, cüceler ve periler?
Come on, Phoebe, trolls and fairies?
Periler ve cüceler var olsa bile annesinin ne söylediğini duydun.
Even if fairies and trolls do exist, you heard what her mom said.
Periler, elfler ve cüceler mistik yaratıklar bizimkine paralel, kalın bir perdeyle ayrılmış bir evrende yaşarlar.
Fairies, elves and trolls are mystical creatures that live in a realm parallel to ours, but separated by a thin veil.
Ayrıca bu tam olarak Kate'in söylediği şey, cüceler aralıklarda yaşarlar.
And It's exactly what Kate said, trolls live in the in-between.
- Cüceler.
- Trolls.
Şey, periler büyülüler krallığının patronları ama cüceler patron olmak istiyorlar.
See, the fairies are the bosses of the enchanted kingdom, but the trolls wish they were the bosses.
Eğer onun ebeveynleri krallığı devretmezse, cüceler onu öldürecekler.
But the trolls are gonna kill her unless her parents hand over the kingdom.
Fakat cüceler benden nefret ediyor çünkü onu geri vermeyeceğim.
But now the trolls hate me because I won't give her back.
Cücelere dikkat edin.
Watch out for trolls.
Gece yarısı Kate'in yanına dönmemiz gerek böylece cüceler saldırdığında...
And we have to be back with Kate at midnight - so when the trolls attack... - No.
Cüceler.
The trolls.
Sence cüceler kapı zillerini biliyorlar mı?
Do you think trolls know about doorbells?
Cücelerin anahtarın bizde olduğunu bildiklerini söylemek için seni aradık.
That's what we called to tell you. Because the trolls know that we have the key now.