Trompe перевод на английский
24 параллельный перевод
Bu, göz aldanmasıyla oluşmuş bir gerçeklikti ve orada gerçekten bulunan şeylerin açığa çıkmamış zenginliklerini onun vasıtasıyla keşfetmemiz gerekiyordu.
It was a trompe-l'oeil reality... through which we had to discover... the potential richness of what was really there.
Parmaklar kilit vurma, gözler seni görme derdindeydi... ama başka bir çağdan kalma bu duvarlara baktırılmaktaydı... lambri, kesme cam aynalar... eski moda tablolar... ustuka, trompe l'oeil sütun başları... sahte kapılar, sahte sütunlar... sahte perspektifler.
Fingers meant to entwine, eyes meant to see you... but forced to turn to these walls of another age... paneling, cut-glass mirrors... old-fashioned paintings... stucco, trompe l'oeil capitals... false doors, false columns... false perspectives.
Bu trompe l'oeil tarzına tahammül edemezdin sen... bu aynalar ve kolonlar arasında... bu her daim aralık kapılar, devasa merdivenler... bu her daim açık oda.
You couldn't have endured this trompe l'oeil style... among these mirrors and columns... these doors ever ajar, stairways too immense... this ever open room.
Suyun yamacındaki kırılgan yapılar, posta kartlarındaki masalsı Şark, gösterişli bina cepheleri, gerçekmişçesine nakşedilmiş süslemeler odanın her tarafına gerilen tuvallere resmedilmiş.
Fragile constructions by the water's edge, the mythical East of postcards, plaster facades, trompe l'oeil decorations painted on stretched canvas all around your room.
Karanlıkta sahte "dekor" a çarpmak her gün olmaz.
Fancy banging into a trompe I'oeil in the dark.
Sadece yarılmıştı. Elektrik arızasında. "Dekor" a çarptı.
He hurt it in the blackout on the trompe I'oeil.
"Dekor" larla sorun oluyor, onlara çarpılıyor.
Trompe I'oeils are trouble. You can walk right into them.
Gelecek hafta Paris'ten bir nakkaş gelip balo salonunu boyayacak.
And next week a muralist from Paris arrives to paint a trompe l'oeil in the ballroom.
Masalı bitirdi, beni yatırdı, mumları söndürdü. Annem mum ışığının duvar resmini gösterdiğini düşünürdü.
She finished the story, tucked me in, blew out the candles - my mother thought that candlelight enhanced the trompe l'oeil.
Cibinlikli yataklar, duvar resimleri, mumlar. "Bete noir" ının bir vampir olması normal tabii.
Canopy beds, trompe l'oeil, flickering candles... no wonder your bete noire was a vampire. Bete noire, cute.
Bir göz aldatıcı nakışın farklı bir yorumuna benziyordu.
Appears to be a re-imagining of a trompe l'oeil fresco.
Buradaki sulu kısım ilüzyon etkisi yaratacak bir duygu verecek.
So, this part here, the water, would have kind of a trompe-l'oeil type feel.
Buradaki sulu kısım ilüzyon etkisi yaratacak bir duygu verecek.
This part over here, the water, would have kind of a trompe l' il-type feel.
Al bakalım orospunun çocuğu!
Trompe this, bastard!
Bir yanlışlık yaptım.
Je me suis trompe.
Artık masalara resim çizmek yerine gerçek tuzlu kraker koyabiliriz.
Now we can afford real bowls of pretzels instead of trompe l'oeiling them on the bar.
Kuşlar, gökyüzü,.. -... bulutlar, orman... - Trompe l'oeil.
The birds, sky, clouds, wood...
- Trompe l'oeil.
Trompe I'oeil.
"Un éléphant, ça trompe, ça trompe."
- Ah! Un éléphant, ca trompe! Ca trompe!
Resimdeki göz aldatımlarını da çok beğeniyordum.
I like his trompe I'oeil work too.
"Dekor" un çok etki yaptı.
They liked your trompe I'oeil.
Trompe, "fil hortumu" demektir.
Trompe means "an elephant's trunk,"