Tub перевод на английский
3,128 параллельный перевод
Biz çocukken, bir keresinde bir çuval dolusu tavuğu onunla birlikte bir fıçıya fırlatmıştım.
When we were kids, I once shook a bag of chickens And threw'em in the tub with her.
Şimdi benimle gelin ve kendinizi E720 mobil jakuzinin içinde bulun.
Now come join me and let's all take a dip in the e720 mobile hot tub!
Tom, aptal limuzin jakuzinden hemen çıkıyorsun ya da arkadaşlığımız sona eriyor.
Tom, get out of your stupid limousine hot tub right now, or we are no longer friends.
Belki de jakuziden artık çıkmalıyız.
Well, maybe we should get out of this hot tub.
Gran Torino'da, Eastwood. Tam küvete birlikte girmek istediğin bir adam.
Eastwood in Gran Torino- - there's a guy you want to hop in the tub with.
Jakuziyi düşünmeye başladım.
I started thinking about the hot tub.
Neyse, o dişi bulup satarsak sonunda jakuziyi tamir edebiliriz.
Anyway, I was thinking, if we got that tooth and sold it, we could finally fix the hot tub.
Ayrıca jakuzide kaka ayıklayan bir kadınla oturmak istemiyorum.
Plus, I don't want to sit in a hot tub with a woman who's sifted through poo.
Küveti Noel ışıkları ile süslemek gibi?
The Christmas lights in the tub?
Kevin ve eski karısı sıcak küvette sevişmiyorlar.
Kevin and his ex are not making love in the hot tub.
Max, kendi havuzumuz var ayrıca jakuzi ve harika oyuncaklar da.
Max, we have our own swimming pool and we have a hot tub and a lot of super fun toys to play with.
- Yok, ben... Jakuzide fazla kaldım galiba.
I think I was in the hot tub too long.
Bu sarhoş küvetinden kurtulmanın bir yolunu bulmalıyım.
Try and find my way off this drunken tub.
Küvet mi?
"Tub"?
Küvet mi?
Tub?
Küvet mi? Küvet mi?
Tub?
Bir de çok büyük bir mayo. Başka ne olacak.
A super big tub of mayo, and what else?
Bir küvette çıplaksın ve titriyorsun. Beni açığa çıkarma kapasitesi yok sende, Plum.
You're naked and shivering in a tub, you're not capable of drawing me out, Plum.
- Bir ay önce küvette kaymış ve kafanı bir yere çarpmamana rağmen bilgisayarlı tomografi konusunda ısrar etmiştin.
- A month ago you slipped in the tub and you insisted that we have a CAT scan done even though you never hit your head.
Bir dostum ile sıcak küvet bulunmaktadır.
You're in the hot tub with another dude.
Michael bebek küvette!
Baby Michael in the tub!
Jakuzideydik, telefon yanımda değildi.
We were out in the hot tub, so I didn't have it on me.
Seni aşk fıçısı, kamyonetin arkasında... arkana asılacağım.
You tub of love I'm gonna put you in the back of the truck And give you a back tug Yeah
10 dakika önce küvette olması gerekiyordu.
He was supposed to be in the tub 10 minutes ago!
- Banyodayım.
- I'm in the tub.
Burada yaşarken Oppenheimer'ın kullandığı küvete oturduğunu biliyorsun, değil mi?
You know you're sitting in the same tub Oppenheimer used when he live here?
Pekala, mutfak, odam, jakuzi, siz yukarıda kalabilirsiniz, ortadaki oda ofisim, çocuklar giremez.
Okay, kitchen, my quarters, hot tub, you lot can park it upstairs, middle room's my office, no kids allowed.
Sıcak küvet için!
To the hot tub!
Bu konuşmaya sıcak bir küvette devam etmeye ne dersin?
So what do you say we continue this conversation in the hot tub, huh?
Belki bir gün o şiirlerden bazılarını yayınlar da bize bir küvet satın alabilir.
And maybe one day, he will publish some of those poems, and he can buy us a hot tub.
Sanki bir kadın bana sarılıp küvete atmış ve beni ılık suyla keseliyormuş gibi, sonra...
It's like a woman hugged me, threw me in a tub, sponged me down with warm water, then...
Onu küvetten al.
Get her out of the tub.
Zohra, gel küveti doldur.
Zohra, come and empty the tub.
Uzun bir süre suda kalmak ve dergilerimi okumak istiyorum.
I want a long soak in the tub and catch up on my reading.
Bu yaramazlardan birkaç tanesi de senin küvetinin etrafında koşuyor.
There's a few more of these rascals running around that tub of yours.
Mesela bir jakuzide olabilir.
Like a hot tub.
Aslında jakuzide olsa daha havalı olabilir diye düşünüyordum.
Or I was thinking it might be cool if it was in a hot tub.
Bir Brownie Tozumuzu Attırdığı, Veya Bir Morragh Seni Küvette Boğmaya Çalıştığı Zamanlarda Ne Olacak?
Even when a Brownie is dusting our cobwebs, or a Morragh is trying to drown you in the tub?
Şu an yoldayım, jakuziyi çalıştır.
And I'm headed your way, so, uh... Fire up that hot tub.
İşten sonra sıcak bir jakuzi istersin.
Uh, you want a nice hot tub after a day at the office.
Amerika'nın en rezil bira firmasının CEO'sunu jakuziye mi bağladın?
You have the C.E.O. of the douchiest microbrew in the U.S. gagged in your hot tub?
Hiç küvette gibi değildiniz.
I just felt like you weren't in the tub.
Neden küvette yalnız olduğunu kendine hiç sordun mu?
Do you ever wonder why you're alone in the tub?
Küvette yalnız olmak çok kötü, değil mi?
It's so lonely when you're in the tub alone, isn't it?
Savurgan suitindeki spa küvetini kullanabilirsin.
U can use the spa tub in the high-roller suite.
Hızlı bir banyodan sonra canlarım hemen kurutucuya.
A quick thrash in the tub for you, my lovelies, then into the drier.
O küvetle uzun vadeli bir cinsel geçmişimiz var.
Don't worry. I get it. I have a long-standing sexual history with that tub.
Ben Jessica Tandy'ysem, o da Hume Cronyn.
It's like I'm Jessica Tandy, and that tub is hume cronyn.
Jakuzi bile var.
It's a hot tub.
.. yatak odan.. yatak..
The bed in the corner is the tub and shower.
Jakuzi fikrine bayıldılar.
They loved the hot tub.