Turkey перевод на английский
5,248 параллельный перевод
Hindili gölge oyunu yapmak mı?
Making turkey shadow puppets?
Kurbanın mide içeriği hindi, ördek ve tavuk.
It's the contents of the victim's stomach. That's ground Turkey, duck, and chicken.
- Hindi eti mi servis etmeye başladın?
Have you started serving Turkey?
Pam Grier beni tekmeledi ve bana "atıp tutan" dedi.
Pam Grier kicked me in the nuts and called me a "jive turkey."
Türkiyenin kürtleri silah için buraya gelir.
Kurds from Turkey are getting their weapons here.
Türklerle savaşacaksanız Türkiyeye gidin.
If you want to fight against Turks, go to Turkey.
Türkiyenin kürtleri Irak'ın kürtleri hepsi kürttür.
We're all Kurds, it doesn't matter if we're from Turkey of Iraq!
Türkiye'de Kürt ve kadın olduğunda. Özgür değilsindir.
When you're a Kurd and a woman, in Turkey it's a resistance of freedom.
Ama türkleri ve kürtleri evinde ağırlıyorsun.
You didn't tell me she was hiding Kurds from Turkey.
Hindinin içini temizlerken çıkardığın bir torba sakatat olduğunu düşün.
Pretend it's that bag of giblets you pull out of a turkey before you cook it.
İnsanın sakatatı mı?
Inside your turkey?
Hindinin tüm içi mi?
Every turkey?
Biraz ara verip sakin olmam gerekiyordu.
I just needed to quit cold turkey.
Şurada da bozulmuş tavuk gövdesi.
Over there's a... rancid turkey carcass.
Annen bu akşam dev bir hindi tetrazzini getirdi.
Your mother did bring by a huge dish of turkey tetrazzini this evening.
Dünden kalan hindi tetrazzini var biraz.
There's still some turkey tetrazzini left over from last night.
Yoksunluk sendromuna girmiş bu yüzden ona biraz votka vermişler.
He started going cold turkey on the flight, so they knocked him out - with a half pint of vodka. - Idiots.
Vücudu uyuşturucudan arınmalı.
Has to be cold turkey.
Afganistan mı Türkiye mi?
Afghanistan or Turkey?
O dev hindinin eve dönüp tünemesi lazım.
That Butterball turkey was bound to come home to roost.
O da hindi ve böğürtlen.
That's turkey and loganberry.
Hindi alacağım.
I'll buy a turkey.
- Hindiye hazır mısın?
- You ready for some turkey?
Neyse ki bizim pederin kamyoneti ağzına kadar çubuk makarna hindi yahnisi ve çubuklu şeker doluydu.
Lucky for us, the old man's truck was pretty much stocked floor to ceiling with sketti rings, turkey chili, and these little suckers.
Ölü ve parçalanmış halde ama hindi olunca Noeller böyle oluyor.
Well, dead and decapitated, but that's Christmas when you're a turkey.
Kesinlikle olmaz. Hindilerde işe yaramıyor.
Most certainly not, it doesn't do turkey.
Hiçbir şey hindilerde işe yaramaz. Zaman makinesi lazım.
Nothing does turkey, you'd need a time machine.
- Hindi harika kokuyor!
Turkey smells good!
- Hindili sandviç.
- Turkey sandwiches.
Biraz hindili sandviç aşırdım.
I lifted some turkey sandwiches.
Her gün gidip aynı şeyi sipariş ediyorum. Hindi ve avokado...
I go in there and I order the same thing every day, turkey and avocado...
Servis edeceğimiz şeyler hindi, kızılcık sosu patates püresi ve meze.
All we're gonna serve is turkey, cranberry sauce, mashed potatoes and stuffing.
Eğer yapamazsam Jen'i hindi kamyonuyla birlikte içeri tıkacaklar.
If I don't, Jen's gonna get dragged off to jail in a turkey truck.
Kore mahallesinde park halinde hindi satıyor.
It's parked at the edge of Koreatown selling turkey.
Satılık hindi.
Turkey dinner for sale.
Satılık hindim var.
Turkey dinner for sale.
Satılık hindi kamyonu.
Turkey truck for sale.
Satılık hindi kamyonum var.
Turkey truck for sale.
Hindi sandviçimi ekmeksiz istemiştim.
I told them a turkey club with no bread.
İlaçlarımı bırakmamam gerekirdi.
I shouldn't have gone off my meds cold turkey.
- Hindi mi istersin jambon mu?
- You want turkey or ham?
- Hindi ve avokadolu.
Turkey and avocado.
Hindi ya da avokado olduğunu sanmıyorum ama bir şeyler hazırlayabilirim.
I don't know if I got turkey and avocado, but I could make you something.
Yani hindi, avokado, Jaws seviyorum ve müzik zevkim de doksanlardan kalma mı?
So I like turkey, avocado, Jaws, and my musical tastes were stuck in the'90s?
Anam, yıllar bu hindili sandviçe hiç nazik davranmamış!
Oh, the years have not been kind to this turkey salad sandwich.
Silah seslerini duyduğunda... -... hindi sandviçi yiyip dışarı bakınıyormuş.
Carlin was there eating a turkey club, glancing out the window when he heard the shots.
- Şükran Günü meselesi.
What's wrong with Turkey?
Birisi baya fırında kalmış.
Somebody overcooked the Thanksgiving turkey.
- Hindi nasıl?
- How's the turkey doing?
Hindi hala olmamış.
The turkey isn't done yet.
- Hindin. Ya da uyandı.
Your turkey.