Ucaga перевод на английский
5,341 параллельный перевод
Bak, adamın uçağa bindiğini görsem gider paramı isterdim.
Look, if I'd seen him get on the plane, I would've gone and asked him for my money.
Uçağa ne olduğunu öğrenme hakkımız var!
Why this plane almost went down!
Uçağa bindiğinden beri bana yalan söylüyorsun.
You've been lying to me since the second you boarded this plane.
"... Bill Marks'ın uçağa bindiğinden beri... " "... içinde bulunduğu ruhsal durumu... "
Bill Marks and his state of mind as he boarded the flight...
Bombayı uçağa sokan adam bir şeyler deneyebilir.
The man who brought this bomb on the plane may try something.
Bu uçağa binen herkes ülkeleri tarafından korunacağına inanıyordu.
Every one of these people boarded this plane believing their country would protect them.
- Uçağa atlayıp gelmek istiyor.
She wanted to get a plane and come down here.
97 sefer sayılı uçuş için son çağrı. Uçağa üçüncü kapıdan giriş yapınız.
Last call for departure flight 2901 to London, immediately boarding at Gate 3.
# Millet için kaşlarını al Uçağa atla #
♪ Pluck your eyebrows for the crowd ♪ ♪ Get on the airplane ♪
Uçağa binmeni istiyorum. İşleri bu şekilde yoluna sokabilirsin.
I want you to get on a plane, that would be true amends.
O uçağa binmeliyiz.
As in get on a plane.
Artık uçağa binmeliyim sanırım.
I should probably board.
Uçağa binerken ayakkabılarını çıkarıyorsun.
It's taking your shoes off to get on the plane.
İşi hallet, uçağa atla gel.
Get it done, get your ass on a plane.
Uçağa Gogo.
On the plane, Gogo.
Uçağa, tamam ama Gogo, Gogo değil, Galgo.
On the plane, yes. But Gogo no Gogo, Galgo.
Bak, bununla uçağa binip buraya geldiğin için minnettarım.
Look, I really appreciate you flying down here with this.
İlk kez uçağa biniyor da.
- She's a first-time flyer.
Bak bu uçağa kırmızı göz derler.
This flight's called a red eye.
Uçağa bindin, düğünde dans ettin.
You danced at a wedding.
Uçağa binip bir pinot grigio içmek için can atıyorum.
Can't wait to get on the plane and have a pinot grigio.
Seçilir seçilmez, giden ilk uçağa atladım.
And soon as I got in I was on the first plane out.
Uçağa binmedim.
I DIDN'T GET ON THE PLANE.
Kanatların yok, senin bir uçağa binmen lazım.
Ha ha. You don't have wings, you got to get in a plane.
Uçağa bindim ve havalimanını gördüğümü hatırlıyorum.
I get into the plane, and I remember I saw the...
Bu orospu çocuğu bir ay önceden otel odası tutmuş ve uçağa atlayıp o kadar yol gelmiş.
That son of a bitch booked a hotel room a month ago and flew all the way over here.
O da yıkılmış durumda ama uçağa binip bu gece... burada olmayı kabul etti.
He's devastated as well, but he agreed to hop on a plane to be with us tonight.
1 saat sırada bekledim ve uçağa son gelen sendin.
Come on... I saw you two at the lounge about an hour ago and you happened to be the last person to get on the plane.
Biletimi aldım uçağa atlayıp geldim işte.
I bought the ticket, I got on on the flight.
Öteki uçağa ne oldu? Oradakiler yaşıyor mu?
That other plane, did it lose people?
Uçağa bir bomba soksam kimsenin ruhu bile duymaz.
I could have brought a bomb on board and no one would have minded.
Florida'dan uçağa bindi.
She's on a plane from Florida.
Uçağa yetişebilecek misin?
Are you gonna make the flight?
Uçağa bindiğimizde paran cebinde kalsın diye.
save money on flights.
Uçağa binmemeliydim.
I never should have gotten on that plane.
Hayır, uçağa binmenizin düşükle hiç ilgisi yok.
No, flying didn't cause your miscarriage.
Kocanız uçağa binmiş.
Your husband's on a plane now.
Uçağa veya personele dair iz bulunamadı.
No trace of aircraft or personnel was found.
Uçağa ihtiyacın yok.
You don't need the plane.
Hiç uçağa binmedin mi?
Have you never been on a plane before?
Uçağa bindiğinde yardımcı kişi seni koltuğuna götürecek.
When you get on the plane, a helpful person will take you to your seat.
Kendine bir iyilik yap, Londra'ya gidecek bir sonraki uçağa bin.
Do yourself a favour, get on the next plane back to London.
- Uçağa hiç binmedim.
- I've never been on a plane.
Uçağa yetişmeliyiz.
We gotta get up and catch this plane.
Keşke aynı hislerin bugün uçağa binmeni sağlasaydı.
I wish that same feeling made you get on the plane today.
Üç gün içinde, New York'tan ticari bir uçağa transfer edileceğiniz, Beijing'e uçacaksınız,
In three days, you will fly from New York to Beijing, where you will transfer to a commercial airline that takes you directly to Pyongyang.
Bizi denetlemek ve yarın uçağa bindiğimize emin olmak için burada.
He's here to supervise us, make sure we get on the plane tomorrow.
Uçağa geri dön hemen.
Get your arse back to the plane, now.
- Peki ama daha önce hiç uçağa binmemiştim!
- Well, I've never been on a plane before!
- her bir uçağa bak.
- Look at each plane.
Yarın şu uçağa bin, buraya geri dön, bunu birlikte atlatacağız.
Get on that flight tomorrow, come back here, and we'll get through this.