Ufaklık перевод на английский
7,184 параллельный перевод
"Güle güle" mi yoksa "ufaklık" mı!
"Sayonara" or "short stuff"!
Ben olsam "güle güle" kötü derdim, ufaklık.
I would go with "sayonara," short stuff.
Senin okuyan ufaklık nasıl?
How is your younger one studying?
Dinle beni seni 19 yaş altı ufaklık.
Listen, kid.
Bunu düşünmesi gereken kişi sensin, ufaklık.
You need to think about it Junior.
Biliyor musun, Ufaklık... ben köyde büyüdüm.
You know what, Junior, I grew up in a village.
Amma da tarzın varmış senin, ufaklık!
That's some style you got kid!
Evet, 19 yaş altı ufaklık.
The kid.
Umarım beraat edersin ufaklık.
Hope you beat the rap, buddy, all right?
Selam ufaklık.
Oh, hey, bubby.
Seni seviyorum ufaklık.
I love you, little one.
Anlıyorum, ama eğer o ufaklık doktor onu nasıl iyileştireceğini bilmiyorsa, ben ne yapabilirim?
- I understand but if this munchkin doctor doesn't know how to heal him what can I do?
- Bu fırsatı kaçırma ufaklık.
Seize this opportunity, little man.
Selam ufaklık.
[Whispers] Hello, munchkin.
Merhaba ufaklık...
Hi! Hi...
- Ufaklık, n'aber?
- Hey, kiddo. How are you?
- Üç tane ufaklık yolda.
I got three little ones on the way.
- Ufaklık, eğleniyor musun?
- Hey, kiddo, you doing okay?
Bence bu ufaklık ayakkabılarını nasıl giyeceğini biliyor.
I guess the little guy knows how to put on his own shoes.
İyi şanslar, ufaklık.
Good luck, kid.
Sen daha çocuk bezi takmamışken ben bu sektördeydim, ufaklık.
I've been in this business since before you were in diapers, kid.
Daha sonra görüşürüz ufaklık.
See you around, kid.
Teknik olarak söylersek, iflas ettin, ufaklık.
Technically speaking, you're bankrupt, kiddo.
Ben sadece darbeyi yumuşatmak için "ufaklık" derim, ufaklık.
I only said "kiddo" to soften the blow, kiddo.
Burada ne arıyorsunuz, ufaklık?
What are you doing in here, miss?
Ufaklık, yapacak işlerim var!
Miss, I've got work to do!
Bak ufaklık, 40 dakika sonra midendeki kanıyla nasıl oraya geldiğini ne yapman gerektiğini anlamayarak yatak odası zeminine çökeceksin.
You're gonna find yourself crumpled on her bedroom floor, Every drop of her blood in your belly, No idea how you got there, no idea what to do next.
Selam, ufaklık.
Hey, fella.
O ufaklık nereye gidiyor?
Where's that little guy going?
Haydi ama, ufaklık.
Come on, kid.
Bridget, Patrick, John, Mary ve sen ufaklık, buraya gelin.
Bridget, Patrick, John, Mary, and you, the little one, come over here.
Selam, ufaklık!
Hey, half-pint!
- Benim ufaklık.
- Kid, it's me.
Ufaklık, insanların mücâdele etmesine gülmek hiç hoş değil.
Little girl, laughing at people as they struggle is not nice.
Sorun yok, ufaklık.
It's all right, little one.
Ama genelde kabız ve midesi şişkin olduğundan ufaklık muhtemelen elini kaybedecek.
But since he's most likely costive or flatulent, the lad will probably lose his hand.
Sonunda gelebilmişsin ufaklık.
Oh, there you are, you little punk.
Ufaklık istediğini yaptı mı?
That little fella give you what you needed?
Nasıl gidiyor ufaklık?
Hey, how you doing, kiddo?
İyi iş çıkardın ufaklık.
You did well, little one.
Bizim ufaklık şöminenin kenarında bekliyor ama hediye yok çünkü babası yan odada birleştiriyor.
Our little guy waiting by the fireplace, but there's no gift. 'Cause Daddy's in the other room putting it together.
Ufaklık, babaannen ne diyorsa yap.
- Boy, do as your grandmother says.
Bir gün ben ve ufaklık bahçede oynuyoruz çocuğun topu caddeye kaçtığı sırada... ben... ben birden bir halüsinasyonla konuşmaya başlıyorum.
M-m-me and Junior are playing catch in the yard one day and... and suddenly I start talking to a figment of my imagination while my child chases a ball into the street.
Seneye sadece ikimiz olacağız, tamam mı ufaklık?
Next year I promise it's just you and me, kiddo, okay?
Uzun boylu bir adamı "ufaklık" diye çağırmak gibi bir şey bu!
Nah. 'tis like calling a tall man "wee".
Bu ufaklık kütüğe başka bir yerden gelmiş.
This little guy got introduced to the log from someplace else.
Ufaklık.
Kid.
Sakin ol ufaklık.
Whoa. Hey, buddy.
Selam ufaklık.
Hey, buddy.
Ufaklık!
Miss!
Selam ufaklık.
( Whimpers ) Hey, little guy.