Understanding перевод на английский
6,420 параллельный перевод
Ben verdim, ayrıca Ajan'la benim farklı birer dürüstlük anlayışımız var.
I did, and the Suit and I have our own understanding about truth.
Bay Thorpe, biz sadece bu bu yıkılmış çocuğun sanatsal ifadesine bakıp cezalandırmak yerine kılavuzluk edip anlayış göstersek?
Mr. Thorpe, can we just look at this as an artistic expression of a frustrated child who would benefit more from guidance and understanding rather than punishment?
Küçücük bir kız, kaçırılıyor, esir alınıyor, bir başına, anlaşılmayı bekliyor, huzuru, aşkı arıyor.
Just a little girl, kidnapped, enslaved, alone, seeking understanding, comfort... Seeking love.
Olacak bir anlayış yok.
No understanding to be had.
Ya da yerçekimini anlamak için bir yanlış adım daha atmış oluruz.
Or it could be another false step on the road to understanding gravity.
Sanırım anlayışımızda eksiklikler var.
I think that our understanding is incomplete.
Ama bizim karadelik hakkında bildiklerimize göre olay ufkundaki partiküllerin döndüğü birden fazla karmaşık partikülü vardır.
But our understanding of the physics of black holes seemed to imply that particles at the event horizon needed to have more than one entangled partner.
anlayışınız için teşekkür ederiz.
I appreciate your understanding.
- Anlayışın için teşekkürler.
Thank you for understanding. Of course I understand.
Ekibimle beraber yaptığımız çalışma fiziğe bakış açımızı değiştirecek.
The work my team and I will do here Will change our understanding of physics,
- Daha çok anlayış göstermeydi.
It was more like an understanding.
- Ama anlıyorum. - Neyi?
~ But I'm understanding. ~ What is it?
Neyi anlıyorsun?
What are you understanding?
Anlayışın için teşekkürler.
Thank you... for understanding.
Bir anlaşmamız vardı!
We had an understanding!
Onlar ülkeyi ya da halkı çok anlamıyorlar.
They have little understanding of the people or of the land.
- Eminim bir orta yol buluruz.
I'm sure we can come to an understanding.
Komiksin, anlayışlısın.
You're funny, you're understanding.
Karın anlayışlı mıdır Barry?
Your wife the understanding sort, Barry?
Beni ve Becky'yi anlaman.
Understanding me and Becky.
Evren anlayışımızı kökünden değiştirdi.
REVOLUTIONIZES OUR UNDERSTANDING OF THE UNIVERSE.
Ve bu anlayış olmadan hiç bir şey mümkün değil.
AND WITHOUT THAT UNDERSTANDING, VIRTUALLY ANYTHING IS POSSIBLE. THE FUTURE IS STILL UNCERTAIN,
Nasıl tat aldığımıza neden bir şeyleri istediğimize ve yiyeceği nasıl bağımlılık yapıcı hale getirdiğine ilişkin temel özellikleri anlamak.
Understanding the sort of fundamentals of how we taste and why we crave and what makes food addictive.
Anladığınız kadarıyla Bay Roja'nın parası sağlık klübü işinden mi geldi?
Is it your understanding that Mr. Roja's money came from his health club business?
- Birbirimizi anladığımızı sanıyordum.
I thought we had an understanding.
Beyhude. Onun muhteşem hesap yeteneği düşmanın hareketlerini anlamasına imkan tanıyor ateşlerinden kaçacak mesafeyi hareketlerine göre hesaplıyor ve... önsezileriyle sıyırabiliyor. Bu da sana mermilerinin işe yaramadığı hissini verirken..... onunkilerin ise güdümlü mermiymiş gibi hissetmene neden olur değil mi?
Futile. and her firing intervals and dodges take into account everything from her understanding of almost verging on precognition. right?
İnan bana, kendi anlayışlarının ötesinde bir şey konuşmadık, tamam mı?
Believe me, we did not talk about anything beyond their own understanding, okay?
Anlayışlarının ötesinde mi?
Beyond their understanding?
Durumumuz şu an peki iyi değil, lütfen anlayış gösterin.
Our situation isn't very good right now, so please be understanding.
Patronlarımızın ortak bir noktada buluştuklarını duydum.
I hear your boss and mine have come to an understanding.
Yeni rolünü anlayıp anlamadığından emin olmak istiyordum.
I want to make sure you have a clear understanding of your new role.
Russell Thomas Beck, bugün buraya özgür iradenizle bu süreç tamamlandığında Sharon O'Dwyer Raydor'ın evlat edinme yoluyla kanunen ebeveyniniz olacağını bilerek geldiniz.
Russell Thomas Beck, you are here today by your own free will with the understanding that Sharon O'Dwyer Raydor will, at the end of these proceedings, legally be your parent through adoption - -
Sharon O'Dwyer Raydor, bu süreç tamamlandığında evlat edinme yoluyla Russell Thomas Beck'in kanunen ebeveyni olacağınızı bilerek burada bulunuyorsunuz. - Doğru mudur?
Sharon O'Dwyer Raydor, you are here with the understanding that, at the end of these proceedings, you will legally be the parent of Russell Thomas Beck through adoption - - is that correct?
Noel'in amacı bağışlamaktır ve anlamaktır.
Christmas is about forgiving, and understanding.
Babam onu, kurallara bağlı kalması şartıyla bize olan yükümlüğünden muaf kıldı.
My father released him from his obligation to us with the understanding he would abide by its code of conduct.
Ama size çok anlayışlı ve güzel insanlar olduğunuz için teşekkür ederim.
But I do wanna thank you guys for being so understanding and nice.
Tanrı'ya güven bütün yüreğinle ve kendi aklına bel bağlama.
Trust in the Lord with all your heart and lean not on your understanding.
Renee kendi kumarhanenden neden çaldığını anlamış değilim.
Renee, I'm not really understanding why you would steal from your own casino.
İnsanlar düşündüğünden daha anlayışlı olabiliyorlar.
People might be more understanding than you think.
Sizlerin çoğu, bu mucizeyi anlamak ve onurlandırmak için bana geldi.
Many of you came to me asking for my help in understanding and honoring this miracle.
Ama onlar bşka bir şeyi daha paylşırlar, karşılıklı saygı, anlayış, ve dürüstlük.
But they also share something else, mutual respect, understanding, and honesty.
- Onun maaşı için çok para.
Which is a lot given his salary. Very understanding.
Tabii, tabii. Çok iyi anlıyorum.
I have full understanding for.
Biliyorum ve sen ilginç bir şekilde anlayışlısın.
I know, and you've been surprisingly... understanding.
Böyle anlayışlı bir kadın bulduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.
I feel so fortunate to have found a woman so understanding.
Neler olduğu hakkında gerçekten derin bir anlayışa sahip olduk.
THAT WE REALLY GET A DEEPER AND GREATER UNDERSTANDING OF WHAT'S GOING ON.
Odanın ortasında durup zamanın orada nasıl durduğunu anlamadan masaya bakıyordum.
Here I was, staring at the table, not understanding how time stood still at that place there.
Anlaşılan bu meseleye bakış açılarımız farklı.
Well, clearly we had a different understanding of what this was.
Anladığım kadarıyla kızınız ve arkadaşı, kaybolalı daha 24 saat olmamış.
My understanding is your daughter and her friend have been missing less than 24 hours.
Belki sıska olduğun için ya da belki güzel olduğun için bazı şeylerden kurtulmuş olabilirsin ama davranışlarının başkalarını etkilediğini bilmeni istiyorum ve senden nefret ediyorum ve berbat birisin ve ne kadar berbat olduğunu fark etmemen seni daha az berbat biri yapmaz.
Maybe because you're skinny and maybe'cause you're pretty, you're used to getting away with things, but I want you to know that your actions have an effect on others, and I hate you, and you are a horrible person, and you not understanding that you're a horrible person doesn't make you less of a horrible person.
Zamanla Nell'in yeteneklerini daha iyi anlayacağım.
I'll have a better understanding of her abilities once it settles in.