Union перевод на английский
7,160 параллельный перевод
Bu birlikteliğe akıl sağlığım yerinde olarak ve kendi rızamla adım atıyorum.
I enter into this union being of sound mind and of my own volition.
Birleşik Devletler, Sovyetler Birliği ile anlaşma yapmayacak çünkü komünistlerin siyasi ve ekonomik sistemlerini başkalarına dayatması bugün dünyada gerilimin başlıca nedenidir.
The United States will make no deal with the Soviet Union because the communist drive to impose their political and economic system on others is the primary cause of world tension today.
O, Sovyetler'in kahramanlarına tatil beldesi tasarlayan bir mimar.
He's an architect designing a resort for heroes of the Soviet Union by the Black Sea.
Polis sendikasından bir kart. Üzerinde adın yazılı. Aile olduğumuz yazıyor.
It's a card from the police union, got your name on it, it says we're family.
Polis Sendikası Dedektif Hester'e oda arkadaşına emeklilik maaşını haklarını sağlamıyor, nokta.
The contract we negotiated with the police union doesn't give Detective Hester the right to assign her benefits to her roommate, end of story.
Sendikanın içindeki bağlantılarımızı kullanırız baba.
We use our contacts in the union, pop.
Union Express tam buradan geçiyor.
Union Express runs right through here.
Amcam Sal Union City'de yaşıyor ve dediğine göre orası geceleri baya tehlikeli oluyormuş.
My uncle Sal lives in Union City and he claims it's pretty dangerous there at night.
Orası Union City değil.
It's not Union City.
Aile Birliği'nin şu anda sorun yaşadığı konu şu, bizim gerçek bir okula gitmemizi istiyorlar.
Our family union has a problem with now is that they want us to go to a real school.
Bu yüzden Aile Birliği hiçbir şey yapamıyor.
So that family union can't do crap or anything.
" Hem'Birlik'hem de'Konfedasyon'saldırı planlarını yaptılar.
" Both the Union and the Confederate planned their attack strategically.
Benim hatam senin hatan. Ve Birlik işin sonunda seni ipe götürmek için "sana söylememiş miydim?" der.
It's my fault, it's your fault, and from the Union gallows next to you, I'll surely remark... that I told you so.
Efendim, Süvari Birliği tepenin öbür tarafından doğudan yaklaşıyor.
Sir, Union Cavalry in force approaching from the east just on the other side of that hill.
Albay Wharton, tugayınızı en hızlı şekilde şu anki pozisyonunuzdan tepenin aşağısındaki Birlik topçuları altındaki alana gönderin.
Colonel Wharton, you move your brigade from your current position down the hill at best speed into that depression below the Union artillery.
Union birlikleri toplanıp taarruza kalkarsa o hat ikiye bölünür.
When the Union forces regroup and counterattack, that line will divide in two.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Estonya sırasıyla Almanya ve Sovyetler Birliği tarafından istila edildi.
During the Second World War Estonia was in turns occupied by Germany and the Soviet Union.
Savaşın sonunda Joseph Stalin önderliğindeki Sovyetler Birliği Estonya'yı işgal etti.
At the end of the war, the Soviet Union invaded Estonia, starting an occupation under the rule of Joseph Stalin.
Burası Sovyetler Birliği, büyük bir ülke.
It's the Soviet Union, a big country.
Endel Nelis, Sovyetler Birliği'nin dağılıp Estonya'nın bağımsızlığını kazanmasından 2 yıl sonra, 1993 yılında hayatını kaybetti.
Endel Nelis died in 1993, two years after Estonia's independence and the fall of the Soviet Union.
Ya bütün orospularla konuşup birlik olsak ve elimizi masaya vurup "Yeter!" desek?
What if I speak to all the bitches and we organize... form a union, and we put our feet down and say, "Enough!"
Başka bir bedende şekil almakla alakalı.
It's about inhabiting the body of another to form a union.
Birisi yeni bir medikal koğuş ya da yeni öğrenci birliği mi bağışladı?
Did somebody donate a medical wing or a new student union?
- Budmouth'a gidip cemiyette kal.
Go to Budmouth. Stay at the Union.
Sendikalı olan?
From the Union?
Sendikadaki?
From the Union?
Onun sendikadan olduğunu sanmıyorum.
I don't think she's from the Union.
Sheffield Dokumacılar Birliği, hazırlanın.
Sheffield Weavers Union please be ready.
Sheffield Dokumacılar Birliği içeri buyursun, lütfen.
( Now, we please have...? Union )
Birlik öder.
The union will pay.
Birlik sana haber gönderecek.
The Union will send you word.
Bangladeş'te kolektif haklar yok, sendikal haklar yok, Çok, çok düşük asgari ücret var, doğum yardımları, emekli aylıkları yok, moda endüstrisinin Bangladeş'te bulunmasının nedeni bu, çünkü, en çok faydayı giyim işi yapan bu insanlardan elde edebilirsiniz.
There's no collective rights in Bangladesh, there's no trade union rights, there's a very, very low minimum wage, there's no, like, maternity benefits, there's no pensions, that is why the fashion industry is in Bangladesh
Birlikten işe almamamı mı istersin?
- You wanna keep me from hiring union? - Frank! Frank!
1940'da Sovyetler Birliği Estonya'yı topraklarına kattı.
1940, the Soviet Union annexed Estonia.
PVC bağlantısının erkek tarafı O-halkası ile onu önyüzde tutuyor ve dişi tarafı da...
The male side of the PVC union holds it with the O-ring in the face plate, and the female side is the
Bu kavram totaliter devletlerde kullanılıyor mesela eski Sovyetler Birliği muhaliflerine Sovyet karşıtı denirdi.
In totalitarian states the notion's used, so in the old Soviet union dissidents were called anti-Soviet.
Mesela, Sovyetler Birliğinde Vaclav Havel gibi biri hapse atılırdı.
Like in the Soviet union, say Vaclav Havel would be imprisoned.
Şunu söylemeliyim, Birleşik Devletlerde seçkinler arasında sendika karşıtlığı o kadar güçlüdür ki işçi haklarının temel damarı Uluslararası Çalışma Örgütünün temel prensibi serbest birlik hakkıdır bu da sendikalaşma hakkı anlamına gelir.
I should say that anti-union sentiment in the United States among elites is so strong that the fundamental core of labor rights, the basic principle in the international labor organization, is the right of free association, which would mean the right to form unions.
Şehrin sokaklarında açık bir savaş var, üç bin grev gözcüsü 700 polisle çatışıyor.
Open warfare rages through the streets of the city as 3,000 union pickets battle 700 police.
Eski Sovyet Birliği'nden bir kadındı.
She was a woman from the former Soviet Union.
Bugün Moskova'daki heyetimiz Sovyetler Birliği ve Birleşik Krallık ile bir ateşkes antlaşması imzaladı.
Today, our delegation in Moscow - signed an agreement on the armistice - with the Soviet Union and the United Kingdom.
Union Allied İnşaat.
Union Allied Construction.
Union Allied'ta finansal işler departmanında çalışıyordum.
Worked in the financial department at Union Allied.
Her dolar da Union Allied'in cebine gitti.
And Union Allied benefited from every dollar of it.
Ben de bunun ne olabileceği hakkında kafa yormaya başladım ve aklıma gelen tek şey Union Allied emeklilik dosyası oldu.
So, I've been trying to think about what that could be, and the only thing I've come up with... is the Union Allied pension file.
Elimizde başka bir Union Allied durumu olmasını istemeyiz, değil mi?
We would not want another Union Allied situation, would we?
Sanırım burada Anatoly'nin demek istediği Union Allied için olabilecek en iyi şeyin durumun olabildiğince hızlı bir şekilde toparlanmasıdır.
I think what Anatoly's trying to say is that it would be in our best interests for Union Allied to be tidied up as expeditiously as possible.
Leland mali yöndeki ifşayı halledecek, McClintock da Union Allied suçunu üstlendi.
Leland's to cover our exposure on the financials and McClintock takes the fall for Union Allied.
Tapınakta olanlar sadece ruhani bir birliktelik.
It's more of a spiritual union thing at the temple.
Doğrulama ; bu Sovyet Birliğinden ve artık onlar yok.
Correction. It's from the Soviet Union, which no longer exists.
Bir insan için küçük, Demokratik Birlik için büyük bir adım.
One small step for man, but one giant leap for the Democratic Union!