Unsatisfied перевод на английский
123 параллельный перевод
Memnun olmadın mı?
Are you unsatisfied?
İçin için yanan arzuları olan azgın küçük bir tavşan değilim.
I am no trembling'little rabbit full of smoldering', unsatisfied desires.
Neye kızıyor ki sonuçta?
But what is she unsatisfied for?
Tatmin olmamış bir kadın ne hisseder, iyi bilirim.
I know what a woman feels when she's left unsatisfied.
Bak, ben milyonlarca tatmin olmamış Amerikan kadınını temsil ediyorum.
Look, I represent millions of unsatisfied American women.
Sana doyamadan mı bırakacaksın beni?
Would thou leave me so unsatisfied?
Beni dinle, buraya sana benim devrimci kanıtlarımı göstermek için gelmedim ama sokaklarda kavga eden sürüyle beyaz öğrenci var, tıpkı senin varoşlarda yaptığın gibi, ve ayrıca yine sürüyle tatmin olmamış potansiyel devrimci beyaz var.
Listen, I'm not here to show you my revolutionary credentials, but there are plenty of white students fighting on the street, just as you in the ghetto. And there are plenty of unsatisfied whites who are potential revolutionaries.
Hoşnutsuz kalmak istemiyorum ama.
But I don't want to remain unsatisfied.
Bir nesil 20 yıldan beridir karıştırdığınız pislikleri sorgulamaya başladı.
A whole questioning generation unsatisfied with the swill you've been dishing up for 20 years.
Tatmin olmadın mı?
Are you unsatisfied?
Ve bunu kimse yapmazsa, buradan boş... hayal kırıklığına uğramış olarak... işimin amacı ne gibi bir hisle ayrılacaklar.
And if nobody does, they are going to leave here... with an empty, unsatisfied... what-is-the-point-of-my-job kind of feeling.
Senin için üzülüyorum.
You're a sexually unsatisfied woman living in a dream world! I feel sorry for you!
Söz çocuklardan açılmışken... hostes hanım kendisini tatmin edilmemiş hissediyor olmalı.
Speaking of boys our stewardess friend must be feeling particularly unsatisfied.
İki şeyden biri olabilir... Gail ya sinirli ya da tatminsiz.
It could be one of two things, either Gail is nervous or unsatisfied.
O, çiçek solurmuşçasına beni terk edişiniz öyle memnuniyetsizce değil mi?
O, wilt thou leave me so unsatisfied?
- Başka bir memnun olmamış müşteri mi?
Another unsatisfied customer?
Hiçbir kadın şimdiye dek kollarımdan memnuniyetsiz ayrılmamıştır.
No woman has ever left my arms unsatisfied.
Aslında baba, bu olay beni garip bir şekilde memnun etmedi.
Actually, the incident has left me strangely unsatisfied.
Bazı radikal unsurlar Federasyon Antlaşmasından hoşnut değillerdi. Bu yüzden anlaşmayı bozmak için bir yol arıyorlar.
Certain hard-line elements were unsatisfied with the Federation treaty and are doing whatever they can to scrap it.
Beni ve amcamı merak edenlere olduğu gibi anlat.
Report me and my cause aright to the unsatisfied.
Doyamadan mı bırakacaksın beni?
O wilt thou leave me so unsatisfied?
Alkol ve amfetaminden tarumar olmuş libidosunun doyumsuz arzuları sanki acımasızca onunla kafa buluyordu.
His post-junk libido, fuelled by alcohol and amphetamine taunted him remorselessly with his own unsatisfied desire.
- Kronik tatminsiz karına.
Your chronically unsatisfied wife.
Ayrıca, Juliet'im sana doyamadan mı bırakacaksın beni böyle?
Besides, myJuliet... wilt thou leave me so unsatisfied?
Hapis ve içki devresinden önceki... seni, hayal meyal hatırlıyorlar.
Thou hast always left unsatisfied. Sometimes you went to jail.
Böyle bir şey hiç olmadı, asla tatminsiz bir müşterimiz olmadı.
That's never happened, we've never had an unsatisfied customer.
Biraz önce memnun kalmamış bir müşteriden telefon aldım.
Ljust got offthe phone with a very unsatisfied customer.
Ben hiç de tatmin olmadım.
I feel so unsatisfied.
Ah, sana doyamadan mı bırakacaksın beni böyle? "
Oh, wilt thou leave me so unsatisfied? "
Ah, sana doyamadan mı bırakacaksın beni böyle?
Oh, wilt thou leave me so unsatisfied?
O bakış- - meraklı, araştırmacı, doymamış, biraz kızgın.
That look... curious, searching, unsatisfied, slightly pissed off.
Hiç memnun kalmadım.
I am an unsatisfied customer.
Görevlerimi yapma şeklimden memnun değil misiniz?
Are you unsatisfied with the way I've performed my duties?
Mutsuz bir müşteriden kurtularak bir diğerini memnun edeceğim.
I'll get rid of an unsatisfied customer and satisfy another at the same time.
Sen yaşayacaksın ama, davamın devamını anlatacaksın Meraklılarına tam-tekmil!
Thou livest, guy, Report me and my cause aright to the unsatisfied.
İnsanlar tatmin olamamış durumdalar
People are very, very unsatisfied at the moment.
Küçük tatminsiz?
Little unsatisfied?
Sakın söyleme. Bir mutsuz müşteri daha.
Don't tell me, another unsatisfied customer.
Anlayamadığım bir şeyden dolayı memnun değil.
She's unsatisfied with something I can't understand.
Seni tatmin etmeyen nedir?
What are you unsatisfied with?
Genç Usta Yukimura bizden memnun değil.
Young Master Yukimura is unsatisfied with us
Satoko-san'ın hoşnut olmadığı nedir?
What is Satoko-san unsatisfied with?
Yapılan işten memnun kalmamıştı, ancak bu aylar önceydi.
She was unsatisfied with the work, but that was months ago.
Michael bir kez daha Donna'yı yatakta şaşkın ve tatminsiz bıraktı.
Once again, Michael left Donna in bed confused and unsatisfied.
Bazen dünyadaki tek mücadele eden, hayal kırıklığına uğrayan... hayatından mutlu olmayan ve zar zor yaşayan... tek insan olduğunuzu düşünmeniz mümkündür.
Sometimes it's easy to feel like you're the only one in the world who's struggling, who's frustrated, or unsatisfied, or barely getting by.
- Sana doymadan mı gideceksin?
Do a bit for them. It was brilliant. O, wilt thou leave me so unsatisfied?
Müşterilerim memnun değil.
I've got unsatisfied customers.
- Baskı seni tatmin etmedi mi?
Oh, are you unsatisfied with that hem? Very unsatisfied with the hem.
hayallerimi gerçekleştirmek için ayrılıyorum.
I'm leaving to fulfill my unsatisfied dreams.
Belki de tatmin olmadığım için... ve de hayal kırıklığım giderilmediği için?
Maybe because I'm left unsatisfied and need to take my frustrations out somewhere?
Ancak sevgi, en azından karşılıksız olanı... bu türden bir mantıkla ilgilidir.
But love, or at least unsatisfied love is concerned as much with understanding.