Unto перевод на английский
1,710 параллельный перевод
"Öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a verin." "Tanrı'nın hakkını da Tanrı'ya."
"Render therefore unto Caesar the things which are Caesar's... and unto God the things which are God's."
"O halde Sezar'ın hakkını Sezar'a verin."
"Render, therefore unto Caesar the things that are Caesar's."
Kız benim olduğuna göre karar verme hakkımı Demetrius'tan yana kullanıyorum.
And she is mine! And all my right of her I do estate unto Demetrius.
Varsın, olsun! Yaşadığım gibi ölürüm, efendim. Genç kızlığımı istemediğim bir erkeğe ve evliliğe vermekten ise ölmeyi yeğlerim, efendim.
So will I grow so live, so die, my lord ere I will yield my virgin patent up unto his lordship whose unwished yoke my soul consents not to give sovereignty.
Bu ormana kaçacaklarını söylemiştin. İşte, ben de geldim. Her yere baktık, ama Hermia'mı hala göremedik.
Thou told'st me they were stolen unto this wood and here am I, and wood within this wood, because I cannot meet my Hermia!
Demek istediğim kalbim, senin kalbine hapis. İki yürek, tek yürekte buluştu.
I mean that my heart unto yours is knit, so that but one heart we can make of it.
Güneş bile onun kadar sadık olmamıştır bana.
The sun was not so true unto the day as he to me!
Şimdi hepinize, iyi geceler dilerim.
And so, good night unto you all.
" Kuyruklu yıdız gibi doğudan çıkacak, ve parlayarak batıya doğru yükselecek.
" For as the lightning cometh out of the east, and shineth even unto the west.
Akıtacağız sana doğru ruhlarla dolu olan nehirleri.
"We will flow a river forth unto Thee... and teeming with souls shall it ever be."
" Ona sadece'olan'diyen ulaşabilir.
" He alone attains unto it who exclaims'lt is! It is! '
Ve kehanetteki gibi simyager taşı ellerine aldı kalbi temiz bir kadın Tanrı'nın ışığını ruhuna aldı ve kelimeleri söyledi :
"And as it was prophesied, the alchemist took the stone unto his hand, " as a woman pure of heart takes the light of god unto her soul, " and spoke the words nib sugaroth baheim,
Ve kehanetteki gibi Simyager taşı ellerine Tanrı'nın ışığınıysa saf kalpli bir kadın olarak ruhuna aldı ve kelimeleri söyledi :
And as it was prophesied, "the alchemist took the stone unto his hand, " as a woman pure of heart takes the light of god unto her soul,
- Öyleyse Sezar'ın hakkı Sezar'a Tanrı'nın hakkını da Tanrı'ya verin dedi.
"Render therefore unto Caesar the things which are Caesar's... and unto God the things which are God's."
Öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a verin.
"Render, therefore unto Caesar the things that are Caesar's."
Çoğu insan şuna inanır bir kadınla bir erkeğin paylaşacağı ilişki kendi aralarında kutsal olmalıdır.
Well, most of the world believes that... a man and a woman should share a relationship which is sacred only unto themselves.
Eğer bana bir oğlan çocuk verirsen, hayatım boyunca, onu Tanrı'ya vakfedeceğim. "
If thou will give me a son, I will give him unto the Lord all the days of his life. "
# ŞU BOZULAN ÇAĞA KADAR... #
# Unto this rotting age #
Eğer bana bir erkek evlat vereceksen, tüm hayatım boyunca, onu Tanrı'ya vakfedeceğim. "
If thou wilt give me a son, I will give him unto the Lord all the days of his life. "
Yüce İsa'nın içindeki Tanrı O'nun üzerinden dünyaya barış dağıtıyordu.
For God was in Christ Jesus, reconciling the world unto himself.
Ey Rabbim, ona ebedi istirahat bahşet.
Eternal rest, grant unto him, O Lord.
Kendi kendine yetiyorsun.
You are a country unto yourself.
Burada Bender Birader'i Şeytan'ın soğuk çelik pençelerinden cemaatimizin soğuk çelik kucağına taşımak için toplandık.
We are gathered here today to deliver Brother Bender... from the cold, steel grip of the robot devil... unto the cold, steel bosom of our congregation.
Barış seninle olsun.
Peace be unto you.
Bir gün Mekke'deyken, peygamberimizin sözleri, övgümüz onun için... içimi Allah'ın inayeti ve şerefiyle doldurdu.
One day I'm in Mecca, and the words of the Prophet, praise be unto him... filled me with the grace and the glory of Allah.
Barış seninle olsun kardeşim.
Peace be unto you, my brother.
Ve Sara, İbrahim'e dedi ki...
And Sarai said unto Abraham,
"... çarmıhta ve ecelde merhametini lütfet, şeytana teslim edilmek üzere olana. "
"In thy crucifixion and death, show mercy to those who are..... about to be delivered unto the devil."
Kız kardeşim- - Zeyna tarından katledildi, sizin dünyanızda öldü, ama benimkine doğdu- - artık benim bir parçam oldu, ve sizinle paylaşacak bir sırrı var.
My sister, murdered by Xena Dead to your world, but reborn unto mine...,... is now part of me. And she has a secret to share with you.
Zeyna'ya bana yaptıklarını ödetme şansı için 10 yıldır bekliyorum.
I've waited ten years for the chance to do unto Xena what she did to me.
"Başkalarına, kendine yapılmasını istediğin şeyleri yap."
"Do unto others" "as you would have them do unto you."
Buralardan çok uzaktayız.
Shoot her! Mim! No! I deliver you unto... him. We're faraway from here.
Kendinize bir ülke kurarsınız.
You will be a country unto yourself.
Ben diğer yolcular hakkında diyorum ne?
What I say unto about the other passengers?
Yol kalplerinizi, yorgun düşürse de kurtuluşa erene kadar devam etmelisiniz.
Though the road may wind... yea, your hearts grow weary... still shall ye follow them... even unto your salvation.
Bu sorunun gerçek yüzünü açığa çıkarmanın ve bir kerede çözüme ulaştırmanın vakti gelmiştir!
The time has come... to unmask the monster and... as the apostle did unto the dragon... behead it with a single stroke!
Kardeşimizin vücudunu toprağa veriyoruz senden diliyoruz ki onu iyi karşıla
We commit our brother's body unto the earth and we ask You, oh lord, welcome him into the light.
Bu ekmeği kim verdi meyveleri elleri Sana sunduğumuz
You who give us this bread, fruit of the earth and human hands, which we now offer unto You.
Dünyaya dönüyorum
We return unto the earth he who has left us.
Çünkü Şeytan'ın en fena günahkarlarını bana yollamış. Tanrı'ya şükredin.
For he has delivered unto me... the worst of Satan's sinners.
Ve o gün, deniz onların karşısında gürleyerek belirdi. Karaya doğru baktıklarında görecekleri karanlık, hüzün ve çöken karanlık olurdu.
"And in that day they shall roar against them like the roaring of the sea, and if one look unto the land, behold darkness and sorrow, and the light is darkened in the heavens thereof."
Öne doğru çek.
Go unto forward.
Bunu teslim ediyorum.
Unto Thee I surrender.
Nasıl büyüdüklerini... topraktan nasıl zorlukla çıktıklarını.
They toil not, neither do they spin. And yet I say unto you, that even
Herkes için aynı şey geçerliydi.
... unto us bring
Bu anda onları seyrederim.
And I look unto them at this hour.
Ondan sonra insanlarını topladı ve özgürlüklerine kavuşturdu.
He gathered his people unto him and delivered them to freedom.
Ve o insanlarını topladı... ve özgürlüklerine kavuşturdu.
"And he gathered his people unto him and delivered them to freedom."
Ölümsüz hayat ona verildi, ve ışık onun üstünde daimi parlasın.
Eternal life grant unto her, and may perpetual light shine upon her.
Sonsuz hayat onlara bağışlansın, ve ebedi ışık üstlerinde parlasın.
Eternal life grant unto them, and may perpetual light shine upon them.
Güzel kadınlar, doğuştan şanslıdırlar, haksız mıyım güzel kadınlar rahat bir yaşam sürerler, istedikleri her şey onlara verilir önce babaları, sonra...
Beautiful women. They are a breed unto themselves. Wouldn't you agree?