Upgrade перевод на английский
1,052 параллельный перевод
Entegre olduğu her sisteme anında aşama kaydettiriyor.
Imagine it can be used to instantly upgrade any system it's plugged into.
Sattığın malların kalitesini yükseltmeye çalışıyorum.
I'm trying to upgrade the level of your merchandise.
İyileşmekte olduğumu hissediyorum.
I feel I'm on the upgrade.
ışıklar geri geliyor... bir takım şeyler değişti.
Well, the lights are coming on again... After the C62-48 upgrade, some things changed.
- Gelişim.
- Upgrade.
Yeni doktorlar bulup makineleri yenilediğimizde, tekrar açılacak.
Soon as we get new docs and upgrade equipment, she'll be back up.
Bana gerekli olan tek şey imar kanunu geliştirme teminatı hakkındaki kararınız.
Well, actually, all I need now is your decision on the building code upgrade coverage.
Atalet sönümleyicilerinizi gün sonuna kadar yenileyebiliriz, ama büküm çekirdeğinizi elden geçirmeye başlamak en az bir hafta sürer.
We can upgrade your inertial dampers by the end of the day but to begin to overhaul your warp core would take at least a week.
Yıldızfilosu'na, tıbbi konferanslara katılmalarını önerdim, ama onlar benim kibirli bir Kardasyalı olarak üstünlük sağlamaya çalıştığımı... veya belki de casus olduğumu zannettiler.
I suggested an upgrade to the Starfleet people at a joint medical conference, but they assumed I was just an arrogant Cardassian trying to prove his superiority... or maybe they thought I was a spy.
Yenilenmiş Antenna 15 almaya param yetmedi. Bu metodu buldum -
I couldn't afford the Antenna 15 upgrade.I figured out this method...
Elimdeki raporları siz güncelleme isteyene dek rafa mı kaldırayım yani?
You want me to deprioritize my reports until you advise of a status upgrade?
Robot 1-X'in yeni teknolojisi ile rekabet edebilmen için seviyeni yükseltmeliyiz.
You need an upgrade to make you compatible with Robot 1-X's new technology.
Yani buna ihtiyacım olduğunu düşünüyorsun?
So you do think I need an upgrade.
Şartlı tahliye memuru seviyemi yükselttirmezsem bana bıçağımı vermeyeceğini söyledi.
Parole officer says I gotta upgrade, or he won't give me back my stabbing knife. But it's no big.
Seviyemi yükselttirmeye çok korkuyorum ama yaptırmazsam arkadaşlarımın bir daha karşısına çıkamam.
I'm too scared to get the upgrade but I can't face my friends again without it.
A tarafı. Yükseltilmeyi reddedip buraya gelen demode robotlarız. B tarafı.
Side A. We're a community of outdated robots who refused to upgrade and came here...
Neden seviyemi yükselttirmedim?
Oh, why didn't I get that upgrade?
Belki de bu seviye yükseltme olayı o kadar da iyi bir fikir değildir.
Oh, maybe this upgrade isn't such a good idea.
- Seviye yükseltme tamamlandı.
- Your upgrade is complete.
Herkesin seviye yükseltme deneyimi farklıdır.
Everyone experiences the upgrade differently.
Şunu belirteyim, bu sadece dış görünüşle ilgili bir değişiklik.
I want to make it very clear this is an external physical upgrade only.
Yeniden elden geçirildim.
I've had an upgrade.
Bakımdan geçmiş.
He's had an upgrade.
Bu bir yenileme değil.
This is another upgrade.
Bu yenilemeden de öte.
It's considerably more than an upgrade.
Senin de gözlerini yenilemen lazım.
You need to upgrade your eyes.
Bu, nakil için öngörülen kriterlere sahip olduğunu göstermez mi?
Doesn't that meet the criteria to upgrade her for transplant?
Bir upgrade kaldı, ondan sonra benim gibisini rüyanda bile göremezsin.
One more upgrade and I'll be more lady than you can handle.
Evet, sanırım programı güncelleştirmeliyiz.
Well, I guess we need to upgrade our software.
Modifiye.
It's an upgrade.
- Yükseltilmiş olarak.
- It was an upgrade.
Önce, yürüyen bandı yenileyeceğim.
First, I wanna upgrade the assembly line.
Yenileme hakkında herhangi bir şey?
And something about an upgrade?
Hayır, şu an bir gold'um var ; ama eşim ikna olmadı, yani platinum'a yükseltmek istiyorum.
No, I already have a gold, but uh... my wife wasn't impressed, so I wanted to upgrade to a platinum.
Bunu halletmemi ister misin?
You want me to upgrade it?
Yanlış anlamış olabilirim. Ama üç kere çıkmıştık ve bir çeşit ödül kazandığımı düşünüyordum. Sık uçanlara verilen, bedava uçuşlar gibi.
But it was the third time, a-and I thought maybe I was getting an upgrade or something - - like frequent flyer miles.
Ben olsam berbat olduğunu söyleyerek başlardım, sonra harika olmadığı şeklinde değiştirirdim.
I'd start by saying he's terrible, then upgrade him to not great.
Zaman değiştirildi.
Time for an upgrade.
Sadece arkadaşın olduğuma göre, biletini geri alıp şansını başkasında denemek ister misin?
Right. Now, since I'm only a friend date, do you want to take this ticket back, and get an upgrade?
Sadece örtüyü çekme bu benim için bir yenilik olacak.
Just don't hog the covers and it'll be an upgrade for me.
Güvenliği arttıracağım.
I will upgrade security.
Biz yolcu vagonundayız ama benimle konuşma ihtiyacı hissedersen, biletimi değiştirebilirim.
We're going coach. But if you feel the need to talk to me, I'm willing to upgrade.
bir üst seviye.
Upgrade.
Zaten güncelleme zamanı gelmişti.
It was time to upgrade anyway.
Neden bu berbat şeyden vazgeçip pilotluk dereceni yükseltip jet kullanmıyorsun?
Why don't you stop flyin this bottom feeder... upgrade your pilot's rating to Jets?
Güçlendirilmiş bir TR7 var elimizde.
Got a TR7 here, with a ball-bearing upgrade.
Biyometri taramalar için Operasyon'dan Carl Dreyer buraya gelecek.
Carl Dreyer is coming in from op comm to upgrade the biometric scanners.
Hangar 19 daki havalandırma sistemi yeniden yapılanmalı.
The, uh, ventilation system on deck 19 could definitely use an upgrade.
Yapmam gereken bazı ses aktivasyonları ile çalışan sensörler ile ses telaffuzu algılayan bir, uh, Onun için yaşıyorum, alınmak yok, ama senin hologram imajındaki pikseller küçük bir ayar için faydalı olur.
Why not! All I have to do is downsize and upgrade some, uh, voice activation sensors so they can correlate with the proper pronunciation and vibrato and, uh, while I'm at it, no offense, but the pixelation in your holo-imaging matrix could use a little fine-tuning.
Şey, son üç ayını onun gemisini yenilemesine yardım ettin.
Well, you've spent the last three months helping her upgrade her ship.
Yükseltmek mi?
An upgrade?