Upon перевод на английский
18,168 параллельный перевод
Evvel zaman içinde Paddy isminde tatlı bir prenses varmış.
Uh, once upon a time, there was a pretty princess called Patty.
Binlerce tanrı üzerinize ışıldasın...
May a thousand Gods shine upon you...
Bunu açıklamak ister misiniz, bayım?
Would you care to expound upon that, sir?
Bu büyük huzursuzluk döneminde gösterdiğin bağlılık ışığında ve Hanlar Hanı'nın bana verdiği
In light of your dedication to service in these times of great unrest, and by the powers bestowed upon me by the Khan of Khans, as Vice Regent and Left Chancellor,
Naip Vekilliği ve İkinci Başvezir yetkisiyle sana orlok unvanı veriyorum.
I confer upon you the title of Orlok.
Eger birinin kocası şehit olursa, karısına ne tür hediyeler verilir?
If one's husband becomes shahid, what are the gifts bestowed upon his wife?
Vulkan'ın Kolinahr disiplinini tamamlamayı tercih eder ve tüm duygularımdan arınırsam bunun seni yargıladığım anlamına geldiğini düşünmeyeceğine inanıyorum.
Should I choose to complete the Vulcan discipline of Kolinahr and purge all emotion... I trust you will not feel it reflects judgment upon you.
Bilimi ve kendimi utandırdım.
I put shame upon myself and all of science. Why did you do it if you hate it so much?
Bir saldırı hâlinde sürücülerimiz belirlendi ve tahliye, dikkat dağıtma olayı ve buluşma yerimiz de konuştuğumuz gibi ayarlandı.
In the case that we're incurred upon, we have drivers assigned, evacuation and distraction, and the rendezvous we discussed.
Kefalet ücretiniz 100 pound olacak. Umarım Tanrı size merhamet eder çünkü kendim olsam kesinlikle etmem.
Bail will be set at £ 100 and may God have mercy upon you, for I most assuredly would not.
Gün geldi neredeyse, kendini nasıl savunacak?
It's almost upon him, how will he defend himself?
Duruşma kapımızı çalmışken dostça sohbete memnun olurum.
With the trial nigh upon us, maybe I'll be glad of the friendship.
"Ünlü bir Jakoben ve devrimci, huzursuzluk ve arbede tahrikçisi..." "... bir zamanlar kralın şilinlerini çalma suçundan sıvışan... " "... sayısızca piçin babası, düşüp kalktığı hizmetçisiyle evlenerek... "
'A known Jacobin and revolutionary, fomenter of unrest and affray,'once escaped justice by taking the king's shilling,'fathered numerous bastards, bedded and wedded his scullery maid'upon whom he got his latest brat - - this creature being a notorious doxy
Axelrod-Danzig olayına tesadüfen rastlamadın.
You didn't... stumble upon this Danzig-Axelrod thing.
O zaman Rab babanın günahını çocuğa yükledi çünkü O merhametli olsa da, erdemliler bile günaha doğar ve babalarının günahlarının cezasını çeker.
"And then the Lord laid the sins of the father upon the child. For though he is merciful, even the righteous are born in sin and must bear the iniquities of their fathers."
Evvel zaman içinde Yakın bir geçmişte
♪ Once upon a time Not long ago ♪
Bir sürü köpeğin içinden hangisinin o olduğunu anlayamaz bile.
¶ And the sun upon my wall ¶
Büyük bir sorumluluk veriyorsun.
You would be placing a huge burden upon me...
Şimdi, gözlerini aç da bölgene bir bak.
Now, look upon your domain with your eyes wide open.
- Neden üstüne alindi ki?
Why would he take that upon him...
Gerçek kötülüğün yüzüne bakarsın ve unutma ihtimalin hiç yoktur.
You look upon the face of true evil, you ain't liable to forget.
Mahkemeye o adamların asılması istendiğinde cezaevinde kaç gündür çalışmakta olduğunuzu hatırlatın.
Remind the court as to how many days you'd been working at maximum when you were called upon to hang these men.
Bu nedenle, devletin atayacağı psikoloğun gözetiminde katılacağınız psikiyatrik tedavi programında göstereceğiniz ilerlemeye göre daha önce şartlı tahliye ihtimaliniz olacak şekilde 20 yıl hapis cezasına mahkum edildiniz.
You are therefore sentenced to 20 years imprisonment with the possibility of early parole, based upon your progress in a program of psychiatric treatment, supervised by a state appointed psychologist.
Arkadaşı olarak, ona yardım etmek için kendimi feda ettim.
As his friend, I took it upon myself to help him out.
Dünya üzerinde seni etkileyenin sistemin pataklama tarzının kendine daha fazla acı verdiğini söylemek için koşmayı kullanabilirsin.
You used to say if you could inflict more pain on yourself than the world was inflicting upon you, it was a way of beating the system.
Yukarıdaki merhametle dolu Tanrım,... ilahi varlığınla, kutsal alanlarında bize huzur ver,... kötülükten uzak ve görkemli...
God full of mercy who dwells in the heights, provide a sure rest upon the Divine Presence's wings, in the realm of the holy, pure and glorious...
Keder tanrısına sesleniyorum, günlerinizi, aylarınızı senelerinizi, geçmişinizi ve geleceğinizi lanetlemesi için.
I call upon the king of sorrow to curse your days, your months, your years, both yesterday and tomorrow.
Bu yükü omuzlarına alırsan altından kalkamazsın.
Take this burden upon yourself, and it will never lift.
Şimdi onu sana bahşediyorum.
And now I bestow it upon you.
Kimberlina, güzel kızımız için yaptırdığım güzel dondurmalı pasta ile gözlerini bayram ettir.
Kimberlina, feast your eyes upon the most beautiful ice cream cake for our most beautiful daughter.
Mahkeme söz konusu hükmü, her iki sanığın da yirmi beş yıllığına Virginia Eyaleti, Caroline Bölgesi'ni derhal terk etmesi karşılığında tecil eder.
The court does suspend said sentence for the period of 25 years, upon the provision that both the accused leave Caroline County and the State of Virginia at once.
Dünyada sırf anarşi serbest bırakılmış
"Mere anarchy is loosed upon the world."
# İzinsiz girdiniz krallığıma #
♪ You trespassed upon my kingdom ♪
O halde ben o kişi olmaya gönüllüyüm.
I'll take it upon myself to be that man
Ona bel bağlamaya başlamışsın gibi duruyor.
Well, you've come to rely upon him.
Beğen ya da beğenme Harry ama tarih senin ellerinle yazılacak.
And like it or not, Harry, history is upon you.
İstek üzerine yeni bir ortak ve yeni bir masa.
New partner, new desk upon request.
Sonra, büyürsün ve sonunda evden ayrılarak gururla kendi ayakların üzerinde durursun. Hayallerindeki iş olmasa bile bir iş bulursun.
Then you grow older, and eventually you leave home and stand proudly upon your own two feet, taking any job you can, even if it's not your dream.
- Shieldlands'in geleceği buna bağlı.
- The future of the Shieldlands depends upon it.
Ancak o zaman birbirinize bakıp evliliğinizi simgeleyen ateşi yakabilirsiniz.
Only then can you look upon one another and light the fire signifying your union.
Tanrı, çoğalın diye buyurdu.
He asked upon them to be fruitful.
- tanık olduğunu düşünürsek.
- and just upon arrival.
Medeniyete döner dönmez, onlar ver sizin aranızda bağlantı kurmaktan memnuniyet duyarım.
I could easily connect you to them upon my return to civilization, of course.
Purk'un bu fikre olumlu yaklaşacağını hiç sanmıyorum.
And I do not think Purk would look upon this in a friendly way at all.
- Neredeyse dibimize girecekler.
They're almost upon us. And... now!
Bunlar olmadan önce bile Isodyne sadece Sıfır Madde'ye odaklanmıştı.
Even before all this happened, all of Isodyne's resources were focused upon zero matter.
Direniş mucizevi bir şekilde iz bırakacak bir şey yapmayı başarabilirse insanların üzerimize öfkelerini nasıl kusacağına dair bir fikrin var mı?
I mean, if this resistance miraculously managed to do something meaningful, do you have any idea the kind of retribution that would rain down upon us?
Biraz daha önemli meselelere gelince sen taburcu olunca Pasifik sahiline gideriz düşünüyordum beraber.
It's going very well. Now, on to more important matters... Upon your discharge, I was thinking that you and I might motor up the pacific coast highway.
belki, şöyle bir şey yardım için ölüyü çağırabilir
Uh, maybe they could, like, call upon the dead for help?
Biliyor musun, aslında, O ölü çağırma olayını gelecek sezon için düşünüyordum.
You know, actually, I was thinking about that whole... - call-upon-the-dead thing for next season. - Mmm-hmm.
Bana verilen emirlerde Ulaştığımda rapor vermemdi.
My orders were to report upon arrival.