Useful перевод на английский
5,886 параллельный перевод
Bize söyleyecek önemli bir şeyi olmadığına emin olmalıydık.
We needed to be sure she had nothing useful to tell us.
Bu nedenle faydalı bir şeyler yap.
So make yourself useful.
Belki bir sonraki ameliyatından önce gerekebilir.
It might be useful down the line... Before his next surgery.
Hawkins'in sakladıkları faydalı olabilecek bazı şeyleri attığımı fark etmemi sağladı.
Hawkins made me realize that saving something that you might have thrown away could be useful.
Çok işe yaradı.
Really useful.
- Bu oldukça faydalı olacak.
Oh, this will be useful indeed.
Sihrinin olması ve işe yarar olmak güzel bir şey olmalı.
It must be nice to have magic and be useful.
Aynı zamanda sülüklerin hasarlı dokunun iyileşmesini hızlandırdığını ispatlıyorum.
I'm also demonstrating that leeches can be useful in accelerating the repair of damaged tissue.
- Bilgi problemleri çözmek için faydalıdır.
Information is useful to solve problems.
- Neden faydalı?
Why is it useful?
Faydalı kavramını nasıl tanımladığını ve bu duruma nasıl uyarladığını bilmek istiyorum.
I would like to know how you have arrived at the concept of "useful," and how you have applied it in this instance.
Ağlarda bilgi var ve bilgi problemleri çözmek için faydalıdır.
There is information on networks. Information is useful for solving problems.
Faydalı kelimesinden ne anlıyorsun?
What is your understanding of the word "useful"?
Eğer bir veri problem çözebiliyorsa faydalıdır.
If a piece of data can help solve a given problem, it is useful.
Aşk kavramı var. İnsan yapısı olsa bile faydalı.
The concept of "love" exists, therefore it is useful even if it is a human construct.
Kaypak, işe yarar salaklar.
Flakes, useful idiots.
Mağara keşfine çıkıyorsan tabii.
It's useful. If you're going pot-holing.
Oradan yararlı bir şey almamızın imkânı yok.
There's no way we'll be able to spot anything useful from here.
Çok kötü oldu çünkü amaçlarımıza çok uygun yetenekleri vardı.
It's too bad because he had skills that were useful to our cause.
Öncelikle, çok pasaklı biri ama sen Jack'le özel görüşmendeyken işe yarar bir şeyler buldum.
Well, for starters, she's a total slob, but I did find something useful while you were engaged in your tête-à-Jack.
Çok daha çok işe yararsın burada Bay Beale.
You're much more useful to Mr. Beale in here.
Şu anda, kayıp bir görgü tanığı çok işimize yarardı.
A missing witness would prove very useful right about now.
Bazen yeni bir çift göz faydalı olabilir.
S-Sometimes it can be useful to get a set of fresh eyes.
Dramatik dakikaları gösterme de çok yararlı.
It's useful for highlighting dramatic moments.
Hayır, işe yarar bir şey yok.
No, nothing useful.
İyi... şimdi yararlı bir şey yap da sofrayı kur.
Good. Now, make yourself useful and set the table.
- Bu kez sana verebileceğim işine yarar bir bilgi yok.
I have no useful information to give you at this time.
Tehlikenin işe yaraması çok iyi.
Good job. I'm glad Danger was useful.
Hayır, mallar işe yarayabilir.
No, tools can be useful.
- Hey, gıcıklık yapmak istemem, fakat terkedilmiş bir hayalet kasaba evinize dönmenize pek de fayda sağlayacak gibi durmuyor.
- Hey, not to be obnoxious, but an abandoned ghost town doesn't seem like it's gonna be that useful getting you guys home.
Denklem, yıldızların oluşum oranıyla yola çıkıyor... 1961'de, başkalarıyla aynı galaksiyi paylaşıyor olmamız ne denli olası diye düşünerek faydalı bir bilimsel formül geliştirdi.
The equation starts out with the rate of star formation... In 1961, he devised what remains a useful scientific framework for considering how likely it is, that we share the galaxy with others.
Senin iki eleman ayak parmağımdaki nasır kadar faydalıydılar.
Your two bruisers were about as useful As the bunion on my big toe.
Tüm bilinenlere uyan bir hipotez.
A useful hypothetical fits all the facts.
Ölüm sebebini bulmak konusunda bazen işe yarayabiliyor.
I find it's sometimes useful in determining the cause of death.
Kayda değer bir şey bulduğunda gel ve bana anlat.
Come back when you've got something useful to tell me.
Düşündüm, belki bunlar sizin işinize yarar.
I just thought, you know, they might be useful.
Kullanışlı olabilecek her şeyi orada geride bıraktım, şu suyu uzat.
I left anything that might be useful back there. Pass me that water.
Ama zamanla ne kadar faydalı olduğunu gördüm.
But over time, I saw how useful it could be.
İşe yarayacağından bile şüpheliyim.
I doubt it'll even be useful.
Bunda işe yarar bir şey bulacağını düşünüyorum, tıpkı 13 yıl önceki gibi.
I think you'll find that quite useful, just like you did 13 years ago.
Bu fenomenin ne kadar absürd olduğunu tam olarak kavramak için dalgaların suda nasıl bir davranış sergilediğini incelemek faydalı olabilir.
To truly grasp how absurd this phenomenon was, it might be useful to consider how waves in water behave.
Bir işe yara.
Make yourself useful.
Bu çok kullanışlıymış.
That's useful.
Eğer sonrasında aranızda geçenleri de bana bildirebilirsen bunun terapilerimiz için yararlı olacağını düşünüyorum.
And afterwards, I think it would be... therapeutically useful... if you report to me everything that happened.
Ayrıca kayıt yapmak için faydalı bir eşya.
You know paper's the past. It's also a useful object on which to record it.
Teşekkür ederim. Faydalı tüyonuz için sağ olun.
Thank you, thank you for the useful tip.
Adamın veya sevgilisinin adresi. İşe yarar bir şeyler yaz.
His address, his girlfriend's address, something useful.
Ben Mal.
You sound useful. I'm Mal.
- Faydalı.
Hmm, useful.
şu İmparator Silahı'n çok kullanışlı.
but your Imperial Arms is actually pretty useful.
Epey kullanışlıyımdır.
I'm pretty useful.