Utandırıcı перевод на английский
545 параллельный перевод
Onunla kıyaslandığında bu hiç utandırıcı değil.
So, something like this doesn't embarrass me at all.
- Utandırıcı.
- It is embarrassing.
Görünüşe göre Laura ile olan ilişkiniz utandırıcı bir iz bırakmış.
It seems your relations with Laura left an embarrassing trace -
Bundan hoşlanmasam da utandırıcı diye düşündüğünüz her şeyi bana anlatmanızı öneririm.
Well, as much as I dislike it, I must advise you to convey to me, at least, anything that you think might be embarrassing.
Çok utandırıcı olurdu.
- Could be very embarrassing.
Erken ve utandırıcı olabileceğini söylemişti.
He said he might be early and it might be embarrassing.
Biraz utandırıcı ama...
This is a little embarrassing, but...
Ama biraz utandırıcıydı.
But it was embarrassing.
Biraz kişisel, ve de utandırıcı.
It's kind of personal, and embarrassing too.
Tatilimizin bitişine yakın çok utandırıcı bir yola başvurduk.
As our vacation neared the end we resorted to a very shabby method
Saadetleri, bize utandırıcı bir fikir vermişti.
Their happiness gave us an embarrassing idea
Ve bana olağandışı, hatta utandırıcı sorular sordu.
He was asking too the most extraordinary not to say embarrassing, questions.
Yani, polisler oldukça utandırıcı sorular sorabilirler.
I mean, the cops can ask some pretty embarrassing questions.
Bu o kadar utandırıcı ki...
This is so humiliating...
İmparatorun sözcüsü olarak size vergiler vesaire hakkında bir sürü utandırıcı soru sorulur.
Now then, as spokesman for the emperor you will be asked many embarrassing questions about taxes and things.
Yöntemlerin yoksulluğu, ana konunun utandırıcı yoksulluğunu... açığa vurma eğilimdedir.
The poverty of means is intended to reveal... the scandalous poverty of the subject matter.
Utandırıcı bir hikaye..... fakat bir oyunda mücadele kavgaya dönüşmüş.
It's an embarrassing story, but a friendly wager somehow turned sour.
# Sorun benim göbek adım çok utandırıcı olsa da
Though it's such a crying shame
İçine düştüğümüz bu utandırıcı duruma Lucentio ne diyor?
What says Lucentio to this shame of ours?
Bu çok utandırıcı.
This is very embarrassing.
Bu çok utandırıcı.
Oh, it's embarrassing!
Kocam beni utandırıcı bir duruma soktu... bir kez daha.
My husband has put me in an embarrassing situation once again.
Sıcak... ve utandırıcı.
It's hot... and embarrassing.
Bu berbat bir şekilde utandırıcı... böyle yaşamak ve içmek, tamamen anlamsız.
It's awfully shameful... to live and drink like that, all in vain.
Bu çok utandırıcı.
It's fucking embarrassing.
Bu gerçekten utandırıcı.
This is really embarrassing.
Ofiste elinde gördüğüm parayla ilgili... soru sormamın utandırıcı birşey olduğunu düşünüyor.
He thinks it's embarrassing for me to ask you about that money I saw you with earlier on in the office.
Utandırıcı olabilir.
I'm here with my collective, they'll be talking.
Dümdüz gitmek korkunç, geri dönmek de utandırıcı.
To go straight ahead is scary, to go back is embarrassing.
Benim için sabit bir azap, acı dolu, utandırıcı bir uğraş bir tür hemoroit sıkma ise...
If it's constant torment for me, a painful, shameful occupation, sort of squeezing out a hemorrhoids.
Aslına bakarsan, aşırı derecede utandırıcı.
Well, actually profoundly embarrassing.
Gerçekten iyi bir nedeni var ama bu benim için biraz utandırıcı.
There's a real good reason but it's a little embarrassing to me.
Utandırıcı adeta.
It's embarrassing.
Bu biraz utandırıcı.
Oh, dear, this could be sort of embarrassing.
Çok utandırıcı, tamam mı?
It's extremely embarrassing, okay?
Utandırıcı olan ne?
What's embarrassing?
10 yaşındayken çok utandırıcıydı.
It was embarrassing when you were 10.
Ama eğer istemezse hiç kimsenin utandırıcı sorular sormasını istemiyorum.
But if she doesn't, I don't want anybody asking any embarrassing questions.
Bu bana yaptığın en utandırıcı şey!
This is the most humiliating thing you've ever done to me!
Larry, bir arkadaşınla randevuya gitmenin neden utandırıcı olacağını anlamıyorum.
Larry, I don't see how going on a date with a friend can be embarrassing.
".... kendilerini bütün kasabada utandırıcı duruma düşürmelerine engel ol. "
"from embarrassing themselves all over town."
Bu çok utandırıcı.
This is terribly embarrassing.
Konuşmak senin için utandırıcı mı?
Is it awkward for you to talk?
Evleneceğin kişiyi seçememen çok utandırıcı.
It is humiliating not to choose whom you marry
Bu utandırıcı birşey değil.
This isn't at all embarrassing.
Bu yüzden bu utandırıcı durumun içindeyim.
That's why I'm in this mess.
- Hayır, çok... çok utandırıcı.
- No, it's... It's too embarrassing.
Bu benim ve arkadaşlar için biraz utandırıcı...
It's a little embarrassing for all and for me...
Hayır, şu kişisel ilan veren adamlardan olacağım. Çok utandırıcı olur.
It would be very embarrassing.
- Az önce oradaydım. bu çok utandırıcı.
- I was just in there. It's embarrassing.
Her şeyi çok utandırıcı bulmuştum.
I find the whole thing embarrassing.