Uyarısı перевод на английский
4,489 параллельный перевод
Mortgage uyarısını görmesi yeter de artar.
It's bad enough she saw my mortgage notice.
Niye karnında'tuvalete git'uyarısı hisseden benim?
What do you think I am?
Bu Bay Go'nun akıllı olun uyarısıydı!
That was a warning shot by Mr. Go!
Bu, bulunma uyarısı.
That's the detection warning.
Sen söylemesen Miranda Uyarısı hiç aklıma gelmezdi.
If you hadn't told me, I would've completely forgotten about the Miranda warning.
Spoiler uyarısı... - Konak kötü yönetiliyor.
Oh, well, spoiler alert... the estate is being mismanaged.
Bir bip sesi oldu. iNews uyarısıydı.
There was a beep. It was an iNews alert.
Bunu kabul etmeye senden daha istekli değilim, fakat eğer Katrina'nın uyarısı gerçekse... ve yakında öğreneceksek... bu demek oluyor ki kötülük kendine Sleepy Hollow'da... yeni bir yuva buldu.
Now I'm no more eager to accept it than you, but if Katrina's warning is real... and we shall soon find out... then it appears evil has found a new home... in Sleepy Hollow.
Millet, Alicia'ya telefon uyarısı için teşekkür edin.
Oh, hey, everyone, thank Alicia for the heads-up on the phones.
"Yıkım Uyarısı"
Demolition Notice
Algının doğal olarak sınırlı bir süreç olduğunu ve algımızı oluşturan zihinsel kaynaklarda hedefimiz olan şeye ilgimiz arttıkça, beynin hedef olmayan çevresel uyarıları fark etmesi için daha az kapasitesi kaldığını söyledi mi?
Did he explain that perception is an inherently limited process, and the more attentional demands placed on... On the cognitive resources that allow for perception, the less capacity the brain has to notice non-target stimuli in the environment?
Eğer böyle olsun diyorsan, bize uyar.
If that's how you want it, fine by us.
Böylece, deneğin uyarılma şiddeti arttıkça ne aradığımızı daha kolay görürüz.
That way, as the subject's arousal increases, at least we'll know what we're looking for.
Bana iki türlü de uyar o yüzden onun dinine geçmekte sıkıntı yok.
I could really go either way, so... I'm fine about converting to her faith.
Yatak bana uyar.
Bed's cool with me.
Uyarı bizzat yapıldı, resmi kanallar dışında.
The warning was delivered personally, outside of official channels.
Bu benim tren uyarım, sen de fotoğrafının keyfini çıkar.
Well, there's my train, so, uh, enjoy the photo.
Cinsel uyarım anında erkekler ve kadınlar fizyolojik tepki açısından dört farklı evreden geçiyor. Uyarılma, plato, orgazm ve çözülme.
When sexually stimulated... both men and women pass through what are essentially four separate stages of physiological response- - excitement, plateau, orgasm, and resolution.
Cinsel uyarılma sırasında vajina kanalının içini görüyorsunuz.
This is the vaginal canal during sexual stimulation.
Daha iyi uyar. Bunun gücü kesmeye yeteceğini sanmıyorum.
Don't think that's enough stopping power.
Biraz hassasiyet gösterin, Çocuk filmlerinde görülen şiddeti Sansürlemek için uyarıldık
Due to modern sensitivity, we've been asked to block any violent images that appear in this children's cartoon.
- Doktor S'e uyar mı dersin?
Think that'll work for Dr. S?
Bekle... bu uyarı ne ile ilgiliydi?
Wait... what's this about a warning?
Bunu kurbanın dizine yerleştirirdi ve bir uyarı aracı olarak kullanırdı.
He, uh, would place it on the man's knee and... and use it as a warning device.
Uyarıcıdan elektrotlara giden yalıtılmış tungsten kablolar sayesinde hastalığa ve semptomlara göre beynin özel bölgelerini hedef alabiliyor.
Insulated tungsten extension wires travel from the stimulator to the electrodes, which target specific regions of the brain depending on the diagnosis and symptoms.
Demin Paul'e sözlü uyarıda bulundum ve Angela'nın masasına bir kadın kendini yapıştırdı.
I've just given Paul a verbal warning and a woman's glued herself to Angela's desk.
Vücut sıcaklığındaki artış cinsel uyarılmanın işaretlerinden biri.
- Why were you doing it? - Signs of sexual arousal - include a rise in temperature.
Cinsel uyarılmanın bir işareti.
It's a subtle sign of sexual arousal.
Hayır. Bana uyar. Sana güveniyorum.
No, that's OK, I trust you.
Her ne yemek istersen olur, bana uyar.
Whatever you want to eat, that's fine by me.
Ne yemek istersen seç, bana uyar.
Whatever you want to eat - that's fine by me.
Uyarılmış olmam gerekiyordu.
I would have been alerted.
Doktorunuz olacak tam 15 dakika, ama sizi uyarır... o bir doktor değilse, Bir cenaze gerekir.
Your doctor will have precisely 15 minutes, but I warn you... if he's not a doctor, you'll need a mortician.
Oradaki şey uyarı ışığı.
Oh, my God.
Ben gidip şu uyarı ışığını kontrol edeyim.
I'm gonna go check out the beacon.
Belki de bir yerine uyarı asmalısın "Girdiysen, sorumluluk almam".
Wow. Maybe you should post a warning... "Enter at your own risk."
Uyarıyorum.
It's a warning.
Bizi apar topar buraya istedin, ne bir haber, ne bir uyarı olmaksızın.
You ask us here without a moment's notice, no communication, no warning.
Hiçbir şey istemesek bile bana uyar.
It's okay with me if we don't order anything.
Şoför ilk başta dediğime uyar gibiydi.
Driver's giving me some lip.
Eğer bir şey için dövüşüp ölmek istiyorsan bana uyar.
- If you want to fight and die for something, That's fine with me,
Bana uyar.
That's fine.
Yani öyle görünüyor ki, avukatının yapmaya çalıştığı doldurduğu evraklarla, bankadan mortage ödemelerinin geciktiğine dair bankadan bir uyarı gelmediğini iddia ediyor.
So it seems like what his attorney Martin Coughlin is trying to do, What he has filed... He's claiming that Mr. Hayes never received the notice of default on the house payments.
Başka sıkıntılar olursa beni uyarırsın, değil mi?
Well, if there is more trouble to come, you will warn me, yes?
Uluslararası Sağlık Örgütü yayılmanın sınırlı olduğunu düşünüyor. Ancak insanları da belirtileri araştırmaları için uyarıyor.
SMI believes that the disease has not spread far and wide.
Bu bir uyarıdır. Geçiş yolundan ayrıldınız ve sığ sulara girmiş bulunuyorsunuz.
You have left the fairway and are headed for shallow water.
2009'da serserilik yaparken yakalanıp uyarılmış.
Was arrested under the vagrancy act and cautioned in 2009.
Uyarı : polar karışımı ceketim bir hayli yanıcıdır.
Warning : My poly-blend jacket is highly flammable.
Bir dahaki sefere hastalarımı çalmak isterken beni uyarır mısın?
How about a little heads-up next time you wanna steal one of my patients?
Hadlerini aşmamaları için diğerlerine bir uyarıymış.
A warning to others not to step out of line.
Bu bir uyarı.
That's a warning.