Uzaklarda перевод на английский
1,054 параллельный перевод
- O zamana dek çoktan uzaklarda olurum, tabi inekte yürürse.
By then I'll be far away if she'll walk.
Tanrıyı çok yükseklerde, çok uzaklarda aradı çünkü.
But Matt Brady got lost because he looked for God too high up and too far away.
Yarasalar genellikle insanlardan uzaklarda uçar.
Usually bats fly away from human beings.
Senin için uzaklarda 3 yıl hasret çekti.
Pinin'away for three years for you.
Bir zamanlar, çok uzaklarda bir prenses varmış.
Once upon a time, there was a princess from far away.
Kuzeyde, çok uzaklarda, o mağarada genç bir tanrı uyur.
Far to the north, a young god sleeps in that cave.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
Evinden çok uzaklarda arkadaşsız ve yardımsız kalan siz değilsiniz, Madam.
You are not far from home, ma'am. Without help, without friends.
Bir iş için uzaklarda olacağım. Cumartesi günü, Cherbourg kıyıları açıklarında olacağım.
I'm going away on a job again... and Saturday, I'll be off the coast of Cherbourg.
Yanı başındaki varken uzaklarda aramak niye?
Why look elsewhere for what's on your own doorstep?
Güney Denizi Adaları'nda, çok uzaklarda bir erkek, ağladığını başkalarının görmesini istemiyorsa, ne yapar biliyor musun?
Far away in the South Sea Islands when a man doesn't want people to see him cry, know what he does?
Oysa şimdi uzaklarda bazı insanlar.
I'm no longer like them.
Dinlermisiniz, Samantha evinden çok uzaklarda ve buraya alışması için yardım edeceğimize dair söz verdim.
Everybody, I said that since Samantha is a stranger here that we're all going to help her and make her feel at home.
Yaşarken bile çok uzaklarda yaşadığımı hissediyorum.
While I live I already feel the moments I'm living are far away.
- Biraz uzaklarda bıraktım.
- I left it some distance away.
Güneyden çok uzaklarda.
Many leagues to the south.
Birgün bu züppelerden biriyle evlenip uzaklarda bir yere kapatılacağını düşünmek! .
Time will come when you will be locked in a cage with someone handsome like that one
Evinden bu kadar uzaklarda dolaşmak pek akıllıca değil
It's not smart to go wandering so far from home.
O uzaklarda yorucu işler yapıyor ve bende telgraf işleri!
He's away in the tires business and I am in the wires business!
O çok uzaklarda.
She's far away.
Onlar senin yokluğunu fark edene kadar, biz çok uzaklarda olmuş olacağız.
Before anyone even notices that you are gone. We'll be far away.
Birçok galakside ulaşabileceğinizden çok çok uzaklarda.
In many galaxies far beyond your reach.
Bütün bu ejderha ve hazine sorunlarından çok uzaklarda bir hobbit yaşıyordu.
Far away from all the troubles of dragons and treasure lived a certain hobbit.
Gelecek yiI bu zaman hatta belki yarin uzaklarda olacaksin.
Next year, this time maybe even tomorrow you'll be far away.
Uzakta çok uzaklarda, yaşlı adam.
Far away way too far away, old man.
Size bir özür borçlu olduğumu düşünüyorum ve çok uzaklarda bir yer olduğu için burada misafirperverliğin unutulduğunu düşünmenizi istemem.
I rather think, I owe you an apology. But, I don't want you to believe that this place is so backward and so barren that the rules of hospitality have been forgotten.
Uzaklarda olsam da sana duyduğum sevgi Eldorado'ya duyduğum nefretten büyüktü.
Although I was far away, I loved you more than I hated Eldorado.
Hayatınızın geri kalanını uzaklarda geçireceksiniz.
I'll have you sent away for the rest of your lives.
Ayrıca çok uzaklarda, Amerika'dalar.
And it was far away, in America.
- Senden çok uzaklarda hayatım.
- Much too far from you, darling.
Hayır. Uzaklarda olmak istesem bile olamam.
Oh, no, even if I wanted to, I couldn't be far away.
Köylüler hiç kimseyi bu kadar uzaklarda aramaz.
The rurales will never chase anyone this far.
ÇAVUŞ DUCKIE'NİN ŞARKISI Bebeğim uzaklarda
Now my baby's gone away
Bugün üzgün ve yalnız Çünkü bebeği uzaklarda
He's a little bit sad and lonely Now his baby's gone away
Biraz yalnız ve üzgünüm Bebeğim uzaklarda
I'm a little bit sad and lonely Well, my baby's gone away
"Hem iyi para kazanıyor, hem de uzaklarda sürekli!"
"Big pay and always away!"
Uzaklarda mı?
Is she away?
Çok uzaklarda.
Terribly far.
" Evimizin ateşini yanık tutalım... kalplerimiz arzularken... uzaklardaki çocuklarımızı... çocuklarımız uzaklarda olsa bile... evlerinin... hayalini kuruyorlar.
♪ Keep the home fires burning ♪ ♪ While our hearts are yearning ♪ ♪ Though your lads ♪
Adamlarımın seni çok uzaklarda bir bataklığa götürmeleri ve kafana bir kurşun sıkmaları.
My boys will take you out in the swamp and put a bullet through your thick head.
Sevdiklerinden uzakta, aniden ve trajik bir şekilde yaşama veda etti. Uzaklarda, zihnini dinlendirip vücudunu tedavi ettiği bir yerde.
He died suddenly and tragically... far away from his loved ones... alone in a distant land where he used to go... to rest his mind and heal his body.
Sevdiklerinden uzakta, aniden ve trajik bir şekilde yaşama veda etti. Uzaklarda, zihnini dinlendirip vücudunu tedavi ettiği bir yerde.
He died suddenly and tragically... far from his loved ones... alone in a distant land where he used to go... to rest his mind and heal his body.
Londra... Dünya şimdi çok uzaklarda, bana bile yabancı.
London... the world it's all so far away, useless and strange.
Ben eski yakalayıcımla günlerce oynamak zorundayım ta ki o kendisinin icabına bakana kadar. Ve siyah yakalayıcımla günlerce oynamak zorundayım, isabet sağlayamasa da. Ve motorcu yakalayıcımla günlerce oynayacağım onun aklı çok uzaklarda olsa da.
I must play my old catcher on days when he gets himself sorted out and play my Black catcher on days when my hitting is hitting and play my motorcycle catcher on days he ever comes to his senses... which so far, he's given me no sign of really having any.
Birkaç yıl uzaklarda olacaksın, sen gitmeden bunu bir sonuca bağlamamız iyi olur.
If you're emigrating, we'd better do it now.
Sevgilim, sen bu mektubu okuduğunda ben çok uzaklarda olacağım.
My dear, when you read this letter I'll already be far away.
Şey gibi... Çok uzaklarda olmak gibi.
LIKE...
Çok uzaklarda. Pekala, hazırlanalım.
I'LL BACK THE CAR OUT OF THE GARAGE.
- Çok uzaklarda henüz keşfedilmemiş bir ada.
- An island way off somewhere
Katili uzaklarda aramakla, hata ettim, değil mi?
I sure didn't have to look far, did I?
Hofburg'dan, bir hapishaneymiş gibi nefret ettiğimi, her zaman savaşta ve uzaklarda olan bir koca istemediğimi farkettiklerinde... Ne yapsam ya da söylesem, eleştiriliyorum.
Everyone has always spoken to me about you with great admiration.
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş buradan 43
uzaklaş ondan 16
uzaklaş 262
uzaklık 23
uzaklaşma 31
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzaklaş oradan 25
uzaklaşıyorlar 24
uzaklaş buradan 43
uzaklaş ondan 16