Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ U ] / Uzat

Uzat перевод на английский

5,908 параллельный перевод
- Elini uzat.
- Give me your hand.
Uzat ve streç!
Stretch and stretch!
Kulaklarını biraz uzat.
Make her ears stick out.
Dostum Bridaux'un, kendisine tütün kesesi uzatılır uzatılmaz konvülsif nöbetler geçiren köpeği vardı.
Well, you know, my friend Bridaux has a dog that... goes into convulsions every time you hold a snuff box up to him.
Elini uzat.
Hold out your hand.
Uzat şu siktiğim elini de nasıl olduğuna bakayım!
Hold your fucking hand out and let me see how old you are.
Elini uzat.
Give me your hands.
Sağ elini uzat.
Give me your right hand.
Elinde pipo, üstünde hırka ayaklarını masaya uzatıp, oturmak isteyeceksin. "
You wanna sit there with a pipe, and a cardigan sweater with your feet up on the desk. "
Bana tavayı uzat.
Give me that skillet.
Ayağını uzat.
Gimmie the foot.
Şunları uzatır mısın? Biraz geç kaldım.
Can you pass me those, I'm a little late.
Evlat, millete saçmalıklarını anlatmayı bırak da bezelyeyi uzat.
Boy. Pass them beans before you get your bullshit all over them.
Sadece elini uzat.
Just give me a hand.
Sadece elini uzat.
Just stick out your hand.
Sana gelirim arkadaşım Bana yardım eli uzatırsın
I call on you, my friend A helping hand you lend
Ellerini uzat.
- Put your hand out.
Ellerinizi uzatın.
Reach hands.
Uzat bakayım.
Okay. Let me take a look.
Yardım eli uzatıyorsun.
Helping hand.
Uzat bakayım.
Pass it over.
Şunu arkaya uzat.
Pass this back.
2 güzel çocuklarıyla beraber masaya oturmuşlar ve adam karısına " Şu Lanet Olası Eti uzatır mısın?
So they sit down at the table with their two beautiful children and the husband asks the wife, "Can you please pass some of that Damn Ham?"
Kıza tabağını uzatın.
Offer the girl her plate.
Avucunu uzat da falına bakayım.
I will study your palm.
Havlu uzatır mısın?
Can you hand me a towel?
İngiliz anahtarını uzatır mısın?
Hand me that wrench, will you?
Sizi buraya sürükleyen çaresizliği anlayabiliyorum. Ancak belki de artık uzatılan bir eli tutup medeniyete geri dönme vaktiniz gelmiştir.
I understand how desperation may have driven you here, but perhaps it's time you were offered a hand and a return to civilization.
Bana gözlüğümü uzatır mısın?
Can you hand me my glasses?
- Ya uza ya da ben seni uzatırım.
Move along now or I'll move you along.
Teddy, sosu uzatır mısın?
Hey, Teddy, can you pass the syrup?
- Kolunu uzat.
- Keep the arm outstretched.
- Uzat bakalım sen şunu.
- Pass the man the shit.
Uzat.
Stretch.
Lütfen hikayeyi uzatıp durma, olur mu?
Please don't run the story, OK?
Şu kıskaçları bana uzat.
Grab me those clamps.
Şu bıçağı bana uzat.
Pass me that knife.
Kavgadan dolayı süren uzatılacak mı?
You getting any more time for it?
Elini uzat.
Give me your hand.
Sana bira uzatır mıyım ben? Cerveza o.
I would never hand you beer, that's cerveza.
- Tavayı uzatır mısın?
- Can you pass me the pan?
Şunu bana uzat, olur mu?
Pass me that, would you?
Postu, komple yandı ve köpek oracığa yığılıverdi. Koç da dizlerinin üstüne çöküp elini uzatıp köpeğin postunu okşadı.
All his fur just went up and the dog fell fell to the side and coach just bent down on his knees just put his hand out, and just patted out the fur.
Yangın çıktığında elini uzatıp avucunu alev topunun içine daldırıp gözlerini de bana dikerek "Mutlu yıllar" dedi ve üfledi.
The fire goes right out and he takes his hand up and there's a flame shooting'up from his palm, and he just looks me in the eyes and goes... "Happy birthday."
Sağ kolunu uzat.
Hold out your right arm.
Kolunu uzat.
Hold out your arm.
Bak, baban tehlikeli bir durumda olmasaydı bile bu icarın uzatılması için parlamentoyu ikna etmeye çalışmak aptalca bir iş olurdu.
Look, even if your father wasn't in a... compromised state, it would be a fool's errand to try to convince Parliament to extend that lease.
- Masanın üstünde cırcır var, rica etsem onu bana uzatır mısın?
Hey, would you mind? There's a ratchet over there on the table. - Could you pass it to me'!
Sol elini uzat.
The left one.
Elini uzat.
This hand.
- Ekmeği uzat. - Tamam.
Pass me that bread.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]