Uzay перевод на английский
12,199 параллельный перевод
Tüylü uzay kuklasını oynardı.
He played Fluffy the space puppy.
Uzay, zaman, hayatın kendisi.
Space, time, life itself.
Yarı çıplak, vampir, uzay prensesi haklı.
Scantily-clad vampire space princess is right.
Sadece "vampir uzay prensesi."
It's just "vampire space princess."
Uzay prensesine göre, bende Cadılar Bayramı ruhu yokmuş.
Space princess doesn't think I have Halloween spirit.
Uzay prensesi, uzay rock yıldızını sevmiyor.
The space princess doesn't like the space rock star.
Tamam, uzay prensesiyim ama azı dişlerim var.
Okay, I'm a space princess, but I have fangs.
Uzay keşfi ve Savunma Bakanlığı artık o kadar da ayrı şeyler değil.
Space exploration and the defense department no longer eat at separate tables.
Uzay-zaman'ı bükebilir.
It can warp space-time. It...
Uzay zaman, hayatın ta kendisi.
SPACE, TIME, LIFE ITSELF.
3 boyutlu uzay programlamanın... bizlerin şu anda yapabileceklerimizin... çok daha ötesinde bulunduğunu biliyoruz.
SO PROGRAMMING 3D SPACE AS WE KNOW IT WOULD BE MANY, MANY ORDERS OF MAGNITUDE MORE DIFFICULT THAN ANYTHING WE KNOW HOW TO DO RIGHT NOW.
Uzay küplerden oluşuyor olamaz.
SPACE DOESN'T APPEAR TO COME IN CUBES.
Eğer bir simülasyonda yaşıyorsak, bu uzay-zamanın benzediği bir şey olmalı.
IF WE'RE LIVING IN A SIMULATION, THEN THIS IS WHAT SPACETIME COULD LOOK LIKE.
Uzay süreklilik değil kesintilerden oluşan bir yapıda olmalı.
SPACE WILL ALWAYS BE IN DISCRETE PIECES RATHER THAN CONTINUOUS.
Bu demektir ki enerji çok güçlü olmalı, ve bu evreni oluşturmak için... kendi evimizden ayrılacağız... böylece yeni bir uzay-zaman yapısı oluşturacağız.
SO THE ENERGIES WOULD BE VERY HIGH, AND TO MAKE THIS NEW UNIVERSE, WE'D BE DISCONNECTED FROM OUR OWN,
Muhtemelen yeni bir evren yaratmak... uzay-zamanın dokusunu değiştirmekle mümkün olur.
WELL, TO CREATE A NEW UNIVERSE, PRESUMABLY, YOU WOULD HAVE TO MANIPULATE THE STRUCTURE OF SPACETIME.
Bu uzay-zaman bazı teorilere göre... çok yüksek oranda hassas olacaktır.
AND THIS SPACETIME BECOMES, IN SOME THEORIES, MALLEABLE AT VERY HIGH DENSITIES.
Bir gün uzay-zamanı yöneterek kendi büyük patlamamızı... oluşturma imkânımız olacak mı?
Freeman : COULD WE SOMEDAY HARNESS THE ENERGY OF SUPER DENSE STARS TO MANIPULATE SPACETIME AND CREATE OUR OWN BIG BANG?
Uzay teknolojisi sağ olsun bu taşınabilir yıkım kalesi istediğiniz ülkeyi dizlerinin üzerine çöktürebilecek kadar güçlü.
Thanks to space-age technology, this mobile fortress of destruction is powerful enough to bring any country of your own choosing to its knees!
Uzay, zaman hayatın kendisi.
SPACE, TIME, LIFE ITSELF.
Bütün dilimlerdeki olaylar uzay-zaman kavramında kendi sınırındadır.
AND THOSE SLICES WILL GRAB DIFFERENT EVENTS IN THE SPACE TIME MANIFOLD.
Uzay-zaman boyunca kimliğiniz oluşuyor.
YOU HAVE THIS THREAD OF IDENTITY RUNNING THROUGH SPACE TIME.
Böylece 3 güvercin 2 boşluğa girer ve asla aynı uzayı kullanmazlar.
AND THEN THREE PIGEONS COULD FIT INTO TWO SPACES AND NEVER SHARE THE SAME SPACE.
Gerçekleşen, gerçekleşecek ve her olay uzay-zamanın 4. boyutta gizli.
SPACE TIME IS THE ENTIRE FOUR DIMENSIONAL BACKGROUND FOR EVERYTHING THAT HAPPENS AND EVER HAS HAPPENED AND EVER WILL HAPPEN IN THE UNIVERSE.
Bunlara zaman-ışık kıvrımları deniliyor ve bizlere uzay-zaman dokusunda delik açabilecek garip saptırmalar ortaya çıkarabiliyor.
THEY'RE CALLED CLOSED TIME LIGHT CURVES, STRANGE DISTORTIONS OF THE FABRIC OF SPACE TIME THAT COULD GIVE YOU A SHORTCUT TO A DIFFERENT MOMENT IN TIME.
Uzay-zaman dokusunda açılacak bazı yırtıklar bu kıvrımın çok kavisli olmasını sağlayabilir,... ve tamamen etrafımızdan dolanabilir.
SOME VERY EXOTIC ARRANGEMENTS OF MATTER IN SPACE TIME CAN CAUSE THESE PATHS TO ACTUALLY CURVE SO MUCH, THEY CURVE ALL THE WAY AROUND BACK UPON THEMSELVES.
Uzay-zaman dokusunda ileri gidince kendini geriye taşıyarak ve ve daha önceki bir zamana gidebilir.
AS HE MOVES FORWARD, THE FOLD IN SPACE TIME WOULD CARRY HIM BACKWARD TO THE SAME POINT IN SPACE BUT AT AN EARLIER TIME.
Hissg Bozonunun özelliklerini daha iyi anlamak için bu oyuncak yolun uzayın boyutlarını temsil ettiğini düşünelim.
TO UNDERSTAND THE SPECIAL ABILITIES OF THE HIGGS SINGLET MORE CLEARLY, IMAGINE THAT THIS TOY RACETRACK
Zaman yolculuğu solucan deliği dediğimiz uzay-zamandaki kestirme yollarla mümkün.
TIME TRAVEL COULD BE POSSIBLE WITH THE HELP OF A WORMHOLE A COSMIC SHORTCUT THROUGH SPACE AND TIME.
Enerjinin uzay-zaman dokusunda oluşturduğu sapmalar üzerine çalışıyor.
HE STUDIES DISTORTIONS OF SPACE TIME, HOW ENERGY WARPS THE FABRIC OF THE UNIVERSE. Butcher :
Solucan delikleri uzay-zaman dokusunda kaviler oluşturur.
WORMHOLES ARE EXTREME DISTORTIONS IN SPACE TIME.
Uzay-zaman dokusu ile ilgili bir şey yazarsanız onu Einstein'ın denklemine koyabilirsiniz.
IF YOU WRITE DOWN THE SHAPE YOU THINK SPACE TIME MIGHT BE, THEN YOU CAN PUT THEM INTO EINSTEIN'S EQUATIONS.
Bu denklemin yaptığı açıklamaya göre ihtiyacınız olan enerji uzay-zaman dokusunda mevcuttur ve sabittir.
AND WHAT THOSE EQUATIONS WILL SPIT OUT IS THE SORTS OF ENERGY YOU NEED FOR THAT SPACE TIME TO EXIST AND TO BE STABLE.
Luke, uzay-zaman dokusunda meydana gelecek bu eğrilikte solucan deliğinde, zaman yolculuğu ihtimalini hesaplıyor.
Freeman : LUKE STARTED CALCULATING WHAT IT WOULD TAKE TO WARP A PATCH OF SPACE TIME INTO A WORMHOLE
Bu med kiti tutun, Uzay revire dönüşür.
When you hold this med kit, that space transforms into the sickbay.
Tüm zaman ve uzayın en güzel ikinci bahçesi ama bir daha asla geri gelemeyeceğiz çünkü Bayan Oswald...
The second most beautiful garden in all of time and space, and we can never come back here because you, Miss Oswald, decided...
Uzay Glasgow'u.
Space Glasgow.
Bütün zaman ve uzayı kim tehdit ediyor?
Who threatens all of time and space?
Sırf onu özlediğin için bütün zaman ve uzayı riske atmaya gönüllüsün.
And you're willing to risk all of time and space because you miss her.
Uzay zaman makinesisin ya sen!
You are a time-space machine!
İnsanın yanında uzay gemisinde okuyacak sansasyonel bir şey bulunmalı.
One should always have something sensational to read on a spaceship.
Düşen bir uzay gemisindeyiz ve kurtarabilir miyim onu bile bilmiyorum.
We're on a crashing spaceship and I don't even know if I can save it.
- Uzay gemilerini düşürmek benim işim.
- Crashing spaceships, that's my job.
Başka bir gezegene, oldukça eski bir gezegene uzay-zaman'da çatlak oluşturup onu oraya taşıdı. Ve kumu da buraya taşıdı.
No, I'm proving that it's a portal, okay, to another planet, a-a very old planet... a crack in space-time that carried Simmons away... and carried the sand back.
Uzay-zaman'da çatlak oluşturup onu başka bir gezegene taşıdı.
A crack in space-time that carried Simmons away - to another planet.
Uzayın keşfi için ayrılan bütçe uçtu gitti. Böylece içeriden ufak bir grup herkesi daha az para gerektiren bir uzay keşfi olduğuna ikna etti.
Budgets for space exploration had vanished, so some small group on the inside convinced everyone it was the affordable future of space exploration.
Bulunduğu uzay programının simgesine bak.
So, look at the logo of the space program he's with.
Uzay programı için kullanılan sembol, bir kan ayinine bağlı.
The symbol used for his space program? Tied to ritualistic blood sacrifice.
Evet, başla bakalım uzay adamı.
Yeah, bring it, space man.
S.H.I.E.L.D. uzay mürettebatı oluşturmak için nitelikli bilim adamlarına ihtiyaç duyuyor.
S.H.I.E.L.D. needs qualified scientists to help crew their space explorations.
Artık sadece uzay taşı yığını.
Now it's a pile of space rocks.