Uçuna перевод на английский
1,869 параллельный перевод
Forvetler ve pivotlar sahanın diğer ucuna geçsin.
Forwards and centers, other end of the court.
Bane bunu aldı ve galaksinin diğer ucuna getirdi.
The Bane get hold of this and take it over the galaxy.
Bane bunu aldı ve galaksinin diğer ucuna getirdi.
The Bane get hold of this and they take over the galaxy.
Kendini güzelleştirmek için bu kadar zahmete girip sonra da dünyanın bir ucuna taşınmak niye?
Why go to this much trouble to make yourself look beautiful and then move to the end of the world?
Sıska ayaklarının altından, gagasının ucuna kadar!
He felt it from the bottom of his skinny feet to the tip of his beak!
Polonya'nın diğer ucuna gidip, bir dağın doruklarındaki kır evinde yaşarız.
We will go and live at the other end of Poland, high in the mountains in a little cottage.
Ali Çavuş, Paşa'nın baş ucuna bir gaz lambası yerleştirdi.
Sergeant Ali brought a gas lamp and placed it on his Pasha's bedside table.
Ucu ucuna kurtardık.
We were barely out of there before the bill turned up.
Dünyanın öteki ucuna gitsen de seninle gelirim.
I will follow you to the end of the earth.
Ama geçen aydan bugüne Burma'nın bir ucundan diğer ucuna tüm insanlar dünyanın en baskıcı rejimlerinden birine meydan okumaya cesaret ettiler.
But for today and for the past month people across Burma dared to challenge one of the world's most oppressive regimes.
Ucuna takılı bir mıknatıs var.
There's a magnet at the end of it!
Ayak ucuna ilerle.
Move down to the toe.
Belki de yatak ucuna 20 dolar bırakmalıydım.
Maybe I should just leave $ 20 on the bed stand.
- Tamam. Topu sahanın ucuna atalım.
- All right, let's throw the ball down the field.
Ve o olduğunda da, bir telefon beni dünyanın öbür ucuna götürecek.
And when that happens, one phone call could take me to the other side of the world.
Aklımın ucuna bile gelmedi.
Nothing could be further from my thoughts.
Böylece kırbaçlarımızı şakırdatmaya başlamış ve sürüyü bölgenin bir ucundan diğer ucuna sürüp, Darwin denen o yere götürmek üzere yola koyulmuştuk.
So we start cracking them whips... and driving them cheeky bulls all the way across the land... to that place they call'em Darwin.
"Efsanesi katsa da rüzgârı önüne Broome'dan Darwin'e" "Kıta'nın bir ucundan diğer ucuna seveni de oldu nefret edeni de."
# Though his legend rode the winds from Broome to Darwin # # They loved and loathed him right from end to end #
Saatte 15 bin kilometre hızla bir solucan deliğinden evrenin diğer ucuna çıktık ve frenler yok.
You will only but through a wormhole... on the other side of the universe with nine thousand miles per hour... and no brakes.
Bu sandalyeleri şehrin diğer ucuna götürmek için üç bin dolar alacağız.
What this is, is us getting paid $ 3000 to deliver these wheelchairs across town.
Üst kata çıkıp annene bile bakmıyorsun kasabanın öbür ucuna mı gideceksin?
Wait, you can't even go upstairs to check on your own mother, and now you want to go all the way across town?
O adamı odanın ta öteki ucuna fırlattın.
I mean, you totally threw that guy across the room.
Vay be, tam ucuna gelmişiz, değil mi?
Wow, we're really going up to the edge of this, huh?
İ'nin noktasını meme ucuna koyayım.
- I'll just use your nipple to dot the I. - Nice.
İpten birazını söküp halatın ucuna bağlayabilir misin?
Can you unravel a piece of rope... and tie the strands together?
Bağım ipin ucuna gelmişti.
My vineyard was on the ropes.
... krallığımın bir ucundan diğer ucuna kadar müzik yeniden serbestçe çalınabilir.
I hereby decree that music will once again ring clear from one end of my kingdom to the other!
- Parmak ucuna mı?
- Like, on your toes?
Sonra da patlayıcının herhangi bir ucuna yerleştirip...
Insert the entire device into either end of the plastic W.
Ve ucu ucuna olacak.
And that's cutting it really damn close.
Bir köpek varmış, sahibi onun burnunun ucuna biraz yemek koyarmış köpek de izin verilene kadar yemeğe dokunamazmış.
There was this dog, see, and the master had... placed a bit of food on the edge of its snout. And the dog had to wait until he was told he could eat it.
Tam ucuna.
Right up there.
Dünyanın öbür ucuna gidiyorsun ve ben bunu, yabancıların arabasında öğreniyorum.
You will travel the world I need to ¿ y Know for a extraña?
Dünyanın öbür ucuna, tek bir uçuşla.
To the ends of the Earth ( zoom ) in one flight
Rüzgar ve bulutların ardı sıra, dünyanın öbür ucuna.
Chasing the wind and the clouds, to the ends of the ends of the Earth
Bu dünyada kötülük var olduğu sürece,... dünyanın diğer ucuna giderim!
As long as there is evil in this world, I'll push on to the ends of the Earth!
Ucu ucuna yetiştin.
- Corinne.
Biraz ok ucuna ihtiyacımız var.
We're gonna need some arrowheads.
Bu muazzam zeplinin dizaynı bizzat Muntz tarafından gerçekleştirildi ve ucu ucuna eklenmiş 22 ufak vagondan daha uzun.
This mighty aircraft was designed by Charles Muntz himself and is longer than 22 throw edition petty wagons placed end to end.
Onları evlerinden koparıp ülkenin öbür ucuna götüren ben değilim.
i'm not the one who keeps pulling up their roots and taking them across country.
Çatının kuzey ucuna gidin, Jack.
Geo to the north end, jack.
Platformun doğu ucuna 300 metre kala.
Nine-hundred feet from the east end of the platform.
- Aklının ucuna bile getirme.
- Don't even think about it.
Ucuna bir şey koymaları lazım!
It's barbed! They gotta fletch it.
Geminin öteki ucuna gitmeyi nasıl becerdin?
How the hell did you get all the way to the other side of the ship?
Uçaktan kaçtım, Tam ucu ucuna yaptım.
I ran off the plane, I barely made it.
iki devriye aracını şehrin diğer ucuna çekebiliriz.
- We can draw the two patrol cars to the far edge oftown.
Gökbilimciler, bir galaksideki milyarlarca yıldızın birleşmiş ışığını incelediklerinde, galaksinin ışığı, spektrumunun kırmızı ucuna doğru bir kayma açığa çıkarır.
WHEN ASTRONOMERS STUDY THE COMBINED LIGHT FROM BILLONS OF STARS IN A GALAXY, A SHIFT
Büyük ihtimalle hastalıkları tedavi ettiği dünyanın öbür ucuna doğru yolu yarılamıştır.
Curing disease where he belongs. Which is why I didn't tell him I was pregnant
İki eyalette ucu ucuna önde gidiyoruz.
We lead in 2 states and are neck and neck in the others.
Kılıcın ucuna sadece metal zarar verebilirdi.
Only metal would damage the blade like this.