Uğraşıyorsun перевод на английский
1,585 параллельный перевод
Benim yaşımda buraya düşmek için uğraşıyorsun zaten.
You try being in here at my age.
Beni kızdırmak için çok fazla uğraşıyorsun.
You're working way too hard to try to piss me off.
Bu kadın için neden bu kadar uğraşıyorsun?
Why are you fighting so hard for this woman?
- Bir saattir uğraşıyorsun.
- You've been at this almost an hour.
Yani bu kadın işini ya başka yerde yapıyorsun ya da devasa bir etek kılı yarışmaları için uğraşıyorsun.
So either you're taking your lady business elsewhere or you're sporting a ginormous hippie bush.
Niye uğraşıyorsun benim dövmemle küpemle?
Why are you giving me a hard time about my tattoos and earring?
Carter, uğraşıyorsun biliyorum ama bence kendini hazırlaman gerek.
I know that you're trying, but I think you need to prepare yourself.
Neyle uğraşıyorsun Kevin?
What are you working on?
Beni kızdırmak için fazla uğraşıyorsun.
You're working way too hard to try to piss me off.
Benim kafamla mı uğraşıyorsun, Bay Büyük Korkutucu Adam?
Messing with my head now, Mr Big Scary Man?
Boş işlerle uğraşıyorsun Bunu kabul et!
You're the trivia king. Figure it out!
Memlekette ne işle uğraşıyorsun?
HERZOG : What do you do when you are back home?
Sen uğraşıyorsun ama bunu yapması için bir neden yok hiçbir şey bulamayacaksın.
You're poking around... but there's no point to it'cause you're not gonna find anything.
Hâlâ o notla mı uğraşıyorsun?
Still obsessed with that note, huh?
Sürekli o şeyle uğraşıyorsun.
You're working that thing all the time.
Neyle uğraşıyorsun?
- What are you doing?
Ee nelerle uğraşıyorsun?
So, what you been up to, then?
- Geldiğimden beri benimle uğraşıyorsun.
- You've been on me since I got here.
Bu pislik için niye uğraşıyorsun?
Why do you even care about that scumbag?
Niye uğraşıyorsun ki?
Why bother?
Benimle neden sürekli uğraşıyorsun?
Why are you picking on me?
Bokla vurulmak için çok uğraşıyorsun.
You're trying hard to get hit by shit
Anne, neden her sene bununla uğraşıyorsun?
Because for some unbelievable reason, your father likes it.
Archie, neden benimle uğraşıyorsun?
Archie, why are you picking on me?
İşte bunlarla mı uğraşıyorsun?
Is that what you do at work?
- Ne işle uğraşıyorsun?
- What do you do?
Boşuna uğraşıyorsun Jean Michele.
You're wasting your time, Jean-Michele She doesn't drink alcohol
Neden uğraşıyorsun?
Why mess with them?
Senle neyle uğraşıyorsun?
Are you trying anything?
yani... Sahiden ne işle uğraşıyorsun?
So... what- - what do you really do, huh?
Şu an orada 600 kişiyle birlikte bu işle uğraşıyorsun.
I know you're up there with 600 people jamming this thing through.
Şu demek ki partinin tadını çıkarmaya uğraşıyorsun, git eğlen.
I'm saying, if you're trying to enjoy your party, enjoy your party.
- Evet, çok uğraşıyorsun gerçekten.
What's that supposed to mean?
İşi bitirmeye uğraşıyorsun.
Getting the job done.
Kadınımla mı uğraşıyorsun?
You mess with my woman?
Kadınımla uğraşıyorsun.
You messed with my woman.
Yani niye bağımlılarla ve pedofillerle uğraşıyorsun ki.
What do you need with the crackheads and the pedophiles.
Neden bu işle uğraşıyorsun?
Why is your business?
Ne işle uğraşıyorsun?
What's your line of work?
Etrafta suçlular cirit atarken neden bizimle uğraşıyorsun?
Instead of catching criminals, you're harassing us?
Şu ana kadar gördüğüm üzere,... zor idare edilen bir kadınla uğraşıyorsun.
From what I've seen so far, you are dealing with one high-maintenance woman.
Bütün bu olan bitenden sonra,... bu deli kız ve onun sorunlarıyla uğraşıyorsun.
After everything you've been through, now you gotta deal with a crazy girl and her problems.
Beni elde etmek için epey uğraşıyorsun.
You really try hard to win me.
Nelerle uğraşıyorsun?
What have you been up to?
Ayrıca onun kız kardeşinin eviyle uğraşıyorsun.
And you are working on her sister's house.
Aklının çok ötesindeki güçlerle uğraşıyorsun.
Dealing with powers way beyond your means.
Ne uğraşıyorsun?
Why bother trying to fight?
10 dakikadır uğraşıyorsun.
You've been at it for ten minutes.
Benimle cidden uğraşıyorsun.
You're really onto me.
Hâlâ o bikiniye uygun hale gelmeye mi uğraşıyorsun?
Still trying to fill out that bikini?
Eroin kaçakçılığıyla uğraşıyorsan Epey küçük bir dünya da yaşıyorsun demektir.
- Well, it's a pretty small world... when you're importing heroin at that level.